Aile baskısı boşanmaya sebep oluyor: Eşim yatak odamıza kadar annesine anlatıyor!
Boşanma kararı kolay alınan bir karar değil. Ancak evli çiftlerde özellikle pandemi sonrası boşanmalarda artış gözlemlenmeye başladı. Birbirlerine uyum sağlamakta zorlanan, çatışmalar yaşayan ve ortak noktada buluşamayan çiftler bir süre sonra evliliğini bitirmek zorunda kalıyor. Tüm bunların dışında çiftlerin boşanmalarına aile üyeleri de sebep olabiliyor. Anne, baba, kız kardeş ya da akrabaların çok fazla müdahalede bulunduğu ve karıştığı evliliklerde krizler büyüyor. Her ağızdan başka bir laf çıkması ve ailenin çocuklarından kopmak istememesi evlilikleri derinden yaralıyor. Ailelerin boşanma üzerindeki etkilerini Posta.com.tr okurları için uzman isimlere sorduk.
Aydan Durak / Posta.com.tr | Türkiye'de evliliğe dair son istatistiklere bakıldığında boşanmalarda ciddi bir artış gözlemleniyor. Özellikle de pandemi sonrasında boşanmalar gün geçtikçe daha çok artmaya başladı. Çiftler birbirlerine duydukları aşk ve sevgiyle evlenseler bile birbirlerine uyum sağlayamadıkları için boşanabiliyor. Ancak bunda sadece çiftlerin değil, ailelerin de etkisi var!
Evlilikte kriz yönetimi yapamayan ve sorunlarını çözemeyen çiftler arasında boşanmalar daha çok artıyor. Boşanmalar çiftlerin diğer aile bireylerinin evliliklerine çok fazla dahil olmak istemesi sebebiyle de artış gösteriyor. Ailesinden kopamayan, evliliğin mahremiyetin farkında olmayan ve eşiyle olan her şeyi ailesine anlatan kişiler de evlilik hayatını başarıyla sürdüremiyor. Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya ayrıntılarıyla boşanmaların kişiler üzerindeki etkilerini ve ailelerin boşanmaya nasıl sebep olduğunu Posta.com.tr okurları için anlattı.
Boşanmanın bir ayrılık olduğundan yas sürecini de içinde barındırdığını belirten Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, sağlıklı bir yas süreci yaşanmıyorsa, psikolojik dayanıklılık konusunda uzun vadede sorunların yaşanabileceğini belirtiyor. Bir diğer önemli nokta ise ekonomik anlamda çiftlerin birbirine bağımlı olmasının getirdiği sorunlar.
"Kadın, ekonomik anlamda erkeğe bağımlıysa, boşanma sonrası erkeğe oranla daha fazla sıkıntı yaşayacağı aşikâr. Ayrıca evliliğe yüklenen anlam, sorumluluk bilinci, saygı ve sevgi oranı boşanma süreci sonrasında çiftleri etkileyen en önemli etmenlerdendir. Kadınlar daha duygusal bir yapıya sahip olduklarından genellemede erkeklere oranla boşanmadan daha çok kadınlar etkileniyor diyebiliriz. Çocuk sahibi olan çiftlerde de durum değişmiyor. Özelliklede küçük yaşta çocuğa sahipseniz durum kadınlar için daha zor hale geliyor. Toplumdaki ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ anlayışı ve çabalaması gerekenin yalnızca kadınmış gibi gösterilmesi ise kadının boşanmadan daha fazla etkileneceğine de örnektir."
Türk toplumunda kadınlar boşanma süreçlerini erkeklere oranla daha zor atlatıyor. Toplum baskısı boşanma sonrasında yeni hayatlarına adapte olmayı zorlaştırıyor. Erkekler de boşanma sonrasında yeniden bir hayata başlamak konusunda zorlanıyor.
Boşanma psikolojisi denildiğinde akla sadece boşanma sonrası üzülen kişiler gelse de durum pek de öyle olmuyor. Sizin evliliğe ve boşanma olayına yüklediğiniz anlam boşanma sonrası psikolojinizi doğrudan etkiliyor. Boşanmada süreç sizin lehinize bile ilerlese ortada bir kopuş, alışkanlıklardan vazgeçiş ve yeni alışkanlıkları içeren bir döngü bulunuyor. Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, "Dolayısıyla alışma süreci sizin dayanma gücünüz ile hızla aşabileceğiniz bir durum olabilir. " diyor ve bu sürecin de aynı yas sürecinde olduğu gibi dört evresi olduğunu belirtiyor ve bunları şok, inkar, kabullenme ve yeniden uyum dönemleri olarak sıralıyor.
"İlk olarak şok evresi dediğimiz hızlı bir geçiş olan dönem yaşanır. Bu dönemde varlığınız başkaları tarafından yokmuş gibi algılanabilir. Dikkat dağınıklığı, sakarlıklar ve sorumluluklarınızda ihmaller yaşayabilirsiniz. Daha sonra ikinci dönem olan inkâr hayatınızda yerini alır. ‘Acaba’ larınız çoğalır. Sanki boşanma hiç olmamış gibi alışkanlıklarınızı devam ettirmek isteyebilirsiniz. Üçüncü dönem olan kabullenme ile daha sağlıklı düşünmeye başlarsınız. Artık boşanmış olduğunuz gerçeği her yerde karşınıza çıkmaya başlar ve hatta korkularınızın ‘o kadar da korkulacak bir durum yokmuş’ şekline dönüşmesini mantıksallaştırırsınız. Son dönem olan yeniden uyum dönemi ile hayatın akışına karışırsınız."
Klinik Psikolog Yalçınkaya, özellikle ilk iki evre olan şok ve inkar evrelerinin çok hassas dönemler olduğunu belirtiyor. Bu dönemde duyguların bastırılmaması ve gerçeklerle yüzleşilmesi gerekiyor.
"Bu dönemde normal akışınızdaki ‘kendinizi iyi hissetme hali’ni sürdürmeye çalışmak oldukça kıymetli. Size iyi gelen aktiviteleri hayatınıza dâhil etmeniz olumlu bir ruh halinde kalmanıza yardımcı olacaktır. Yoğun duygular yaşanan bir evre olduğu için duygu yönetimi konusunda mutlaka profesyonel bir destek alınması sürecin daha sağlıklı yaşanmasına yardımcı olur."
AİLE MÜDAHALESİ EVLİLİKLERİ BİTİRİYOR
Genellikle aileler çocukları evlendiğinde onların yeni hayatlarını kabullenmek konusunda zorlanıyor. Anne-baba içgüdüsü ile çocuklarının evliliğinde olan biten her şeyi bilmek istiyor. Özellikle bazı evliliklerde kayınvalide, görümce ya da diğer akrabalar kişilerin evliliğinde söz sahibi olmak ve çiftleri yönlendirmek istiyor.
Sosyal medyada eşinin annesinin evliliğine müdahalesinden dolayı boşanma kararı almak zorunda kaldığını anlatan Gizem M. eşinin ailesinin onu bir türlü kabullenememesinin evliliğinin sonunu getirdiğini söylüyor.
"Eşimin ailesi beni bir türlü kabullenemedi. Ailesine olan düşkünlüğü evliliğimizin sonunu getirdi. Adeta kukla gibi bir eşim vardı. Annesi, babası, kardeşi; neredeyse herkes ona dediğini yaptırabiliyordu. Sevgili olduğumuz dönemlerde bunu pek anlayamadım ama ailenin içine girdiğimde her şey benim için netleşti. Evime yeni bir bardak alsam, eşya alsam ya da evime arkadaşlarım gelse eşim bunu hemen annesine anlatıyordu. Hatta yatak odamız dahil her şeyi gizli gizli annesiyle paylaşıyordu. Özel zamanlarımızda bile bizi asla yalnız bırakmazlardı. Eşim onları her zaman benden daha çok önemsediği için ve kendi kararlarını almakta zorlandığı için mecburen boşanmak zorunda kaldım"
Eşiyle çok severek evlendiğini söyleyen Fatih Y. de evlendikten sonra eşinin ailesi tarafından baskı gördüğünü, hatta ailesindeki herkesin kendisini değiştirmeye çalıştığını söylüyor
"Ben özgür bir ailede büyüdüm. Eşim ise tam tersi onu kısıtlayan ve sınırlar koyan bir ailede.... Evlenmeden önce bu farklılık ilişkimizde bir sorun olmadı, birbirimizi hep dengeledik ancak evlendiğimizde durum tamamen değişti. Eşimin ailesi arkadaşlarımızla vakit geçirmemize, sosyalleşmemize sürekli karışır hale geldi. Hatta kendi ailemle görüşmem bile onlar için sorundu. Özellikle kız kardeşimle olan yakın ağabey-kardeş ilişkimiz bile problem olmaya başladı. Eşim de ailesinin sorun olarak gördüğü her şeyi sorun haline getirmeye başladı. Eşimin ailesi, tamamen onlarınki gibi bir hayat yaşamamı istiyordu. Bu durum bir süre sonra ilişkimizdeki çatışmaları artırdı ve 6 ay içinde boşanma kararı aldım"
Uzman Klinik Psikolog Yalçınkaya, aile üyelerinin çocuklarının evliliğine karışmasının olumsuz sonuçlandığını ve bu durumun büyük krizlere yol açtığını söylüyor.
"Evlilik toplumumuzda iki kişi arasında yaşanmıyor maalesef. Evlendiğiniz kişinin ailesiyle de evleniyorsunuz. Dolayısıyla aile çok fazla müdahalede bulunuyorsa çiftler daha fazla kriz yaşıyor. Yapıcı bir tutum değil de yıkıcı bir tutum sergileyen aileler, yeni bir krize sebep oluyor. Hali hazırda kendi krizlerini sağlıklı yönetme konusunda zorlanan bireyler de ailevi krizlerini yönetme konusunda güçlükler yaşayabiliyor."
Yalçınkaya, özellikle dikkat edilmesi gerekenin aile içinde yaşanan tartışmaların diğer aile bireylerine yansıtılmaması olduğunu belirtiyor. Çünkü, siz affetseniz de aile affetmeyebiliyor. Çünkü onlar eşinizle sizin onunla kurduğunuz bağlara sahip olmayabiliyor. Onların önceliği sizsiniz. Ek olarak aileniz de olsa her bireyin olaylara bakışı farklı.
"Yaşanılan tartışmaları aileye yansıtmamaya dikkat etmelisiniz. Kendi öfkeniz dindiğinde olayı hafifletirken, aile bireylerinin bakış açısı sizinkinden çok farklı olabiliyor. Olumlu davranış ancak olumlu düşüncelerden ürer. Her bireyin yaşam öyküsü, olaylara yüklediği anlam da farkıdır. Sizin yok saydığınız bir durum başkasının hayat sınavı olabilir. Yaşanılan olay değil, olaya yüklenen onlarca anlam türüyor. Kısaca her ağızdan bir laf çıkıyor. Bu durum da sizin yıpranmanıza neden olabiliyor. Uzun süren yorgunluğun ardından boşanmaya kapı aralanıyor."
EVLİLİKTE MAHREMİYET!
Evliliklerde mahremiyet kurallarının delinmesi günümüzde sıklıkla karşılaşılan bir sorun. Sadece erkeklerin değil, her iki tarafın da evlilikte olan bitenleri, kavgalarını, yatak odalarını dahi aileleriyle paylaşmaları söz konusu olabiliyor. Bu, hukukta da bir boşanma nedeni. Avukat Cansen Erdoğan, evlilikte, sadece karı-kocayı ilgilendiren özel bilgilerin üçüncü kişilere paylaşılmasının Türk Medeni Kanunu'na göre evlililk birliğinde hangi kurala uymadığını ve nasıl boşanma nedeni olabileceğini Posta.com.tr okurları için açıklıyor.
"Türk Medeni Kanunu 185. maddesinde eşlerin sadakat yükümlülüğünden bahsedilir. Bu sadakat yükümlülüğü sadece fiziksel sadakati değil, duygusal sadakati de kapsıyor. 'Aile sırlarını açıklamak, aile arasında olan bilgileri yaymak' eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış. Dolayısıyla bu da bir boşanma nedeni olarak kabul ediliyor."
EVLİLİK BİRLİĞİNİ TEMELDEN SARSIYOR OLABİLİRSİNİZ!
Boşanma sebepleri arasında 'terk, pek fena muamele ve zina' gibi sınırlı sayıda sayılmış sebepler bulunuyor. Bir de sınırlı sayıda sebeplere girmeyen, eskiden 'şiddetli geçimsizlik' olarak geçen durum var. Şiddetli geçimsizlik ifadesi günümüzde 'evlilik birliğinin temelden sarsılması' olarak adlandırılıyor. Eşlerin aile sırlarını açıklamaları da 'evlilik birliğinin temelden sarsılması' sebebiyle açılan boşanma davasında boşanma konusu davranışlarından biri olduğu için geçerli bir sebep olarak sayılıyor.
"Türk Medeni Kanunu 185. maddesine göre eşler arası gizlilik, 'sadakat yükümlülüğü' kapsamında duygusal sadakate giriyor. Duygusal sadakat de evlilik birliği içinde olanların, taraflar arasında gizli kalması gerektiğini, bunların; aile bile olsa üçüncü kişilere yayılmasının duygusal sadakati zedeleyici davranışlar olduğunu kabul ediyor."
Avukat Cansen Erdoğan, bununla ilgili olarak Yargıtay Hukuk Dairesinin ve Yargıtay'ın birçok kararının mevcut olduğunu; dolayısıyla evlilikte karı-kocayı ilgilendiren konuların üçüncü kişilerce paylaşılmasını bir boşanma sebebi olarak sunabileceğini belirtiyor.
ÇİFTLER BİRLİKTE DÖNÜŞMEZSE, ZAMANLA KOPUYOR
İnsanın zamanla değiştiğini; önceliklerinin, alışkanlıklarının ve gelişiminin hayat akışında dönüştüğünü belirten Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, birlikte dönüşebilen çiftlerin uyumlarını koruduklarını ancak gelişim alanlarında destek değil, köstek olan çiftlerin yaşanan huzursuzluklar nedeniyle zamanla koptuklarını belirtiyor.
BOŞANMA KARARI NEDENLERİNİN EN BAŞINDA ALDATMA VE ŞİDDET VAR!
Uzman Klinik Psikolog Yalçınkaya, çiftleri boşanma kararına götüren sebeplere ilişkinde dikkat çeken bir açıklamada bulunuyor. Yalçınkaya, boşanma kararı nedenlerinin en başında aldatma ve şiddet olaylarının yer aldığını ve son zamanlarda sosyal medya kullanımının da boşanmalara sebep olduğunu açıklıyor.
"Boşanma kararlarının en başında aldatma ve şiddet yatıyor. Çiftler saygı ve sınırlar konusuna dikkat etmediğinde var olan huzursuzlukları yönetemiyor. Adeta deprem etkisi diyebiliriz. Çiftler sağlıklı çözüm yolları ile uğraşmak yerine kaçmayı seçiyor. Sabrın azaldığı ve tahammülsüzlüğün arttığı evlilikler kendi sonlarını hazırlıyor. Açık bir iletişime girmek yerine birbirinden kopuk olmayı seçen çiftlerin sorunlarına yenileri ekleniyor. Yanlış sosyal medya kullanımı ‘Mükemmel görünümlü maskeli insanlar’ın artışına sebep olurken, çiftler evliliklerini sanal dünyadaki başka çiftlerin evlilikleri ile kıyaslayarak gerçekçi olmayan bir beklentiye girebiliyor ve mutsuzluk oranlarında da ciddi artışlar oluyor. Kişi yaşadığı koşullardan memnun olmama sebebini bireysel gelişiminde değil de evliliğinde arıyor. Bu nedenle evliliğini sonlandırırsa daha mutlu olacağına inanıyor."
Bu arada, aldatma ve/veya şiddetin söz konusu olduğu durumlarda boşanma sürecini sorduğumuz Av. Cansen Erdoğan da aldatma söz konusu olduğunda boşanma davası açma ile ilgili önemli bir uyarıda bulunuyor.
Avukat Cansen Erdoğan, “Örneğin bir aldatma oldu ya da şiddet oldu. Bir boşanma sebebi gerçekleşti. Bu durumda, bu boşanma sebebine dayanarak dava açma hakkınız var. Ancak 6 ay içinde bununla ilgili olarak dava açmanız lazım. Siz bu noktada dava açmıyorsanız, artık 1-2 sene sonra 'sen beni o zaman aldatmıştın' diyerek dava açamazsınız. Dolayısıyla bir olay olduysa ve bu olayı öğrendiyseniz bu sürelidir.” diyor ve bu noktada yapılması gerekenlere dair ipucunu paylaşıyor.
“Sosyolojik bir tavsiye olarak, boşanma niyetiniz yoksa aldatma konusunu yüzüne vurduğunuz takdirde süre başladığı için o noktada davayı açmaya yönelik harekette bulunun, aksi durumda yani dava açmaya niyetiniz yoksa, o sebebe yönelik bir dava tekrar açamayacağınız için öğrenmemiş gibi davranın, ileride boşanma niyetiniz varsa o zaman öğrenmiş gibi yaparak hukuki mücadeleyi başlatın.”
BOŞANMA PSİKOLOJİSİ KISA SÜREDE NASIL ATLATILIR?
Boşanan ya da boşanma aşamasında olan herkes bu süreci hasarsız bir şekilde atlatabilmenin pek çok yolunu arıyor. Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, boşanma psikolojini atlatabilmenin sırrını Posta.com.tr okurları için açıklıyor.
Sözlerine, "Boşanma psikolojisinin etkisinden kısa sürede kurtulmak kulağa biraz sorunları halının altına süpürmek gibi geliyor. İnsan duyguları olan bir varlık. Dolayısıyla duygular yaşanmalı ki sağlıklı kalınabilsin." diyerek başlayan Yalçınkaya, herkesin yaşama biçimi farklı olsa da boşanma sürecinin ciddi bir süreç olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtiyor.
"Kısa sürede atlattım’ diyen birçok kişi gelecek sorunlara davetiye çıkarıyor. Boşanma süreçlerini sadece daha iyi hissetmeye çalışarak atlatabilirsiniz. Bu süreçte psikovampir dediğimiz enerji emici bireylerden uzak kalmak işin en büyük sırrı. Toplumsal normların değiştiği günümüzde boşanma kulağa çok kolay gelse de bir yuvanın yıkılmış olması içinde yas sürecini barındırır. Kayıp ardından normale dönüş belli bir zaman ihtiyacını gerektirir. Neticede gelecek nesillere bıraktığımız en zengin mirasımız sevgi içinde büyüyen çocuklarımızdır. Boşanma ve evlilik öncesi uyum sağlama hakkında her bireyin bilinçlenmesini ve eğitilmesini oldukça önemsiyorum."