İlişkilerde deprem etkisi yaratıyor! Modern çağın en büyük yalanı
Yalan söylemek, ikili ilişkilere ve sosyal ilişkilere ciddi zarar verir. Her insan hayatının belirli döneminde yalan söyleme ihtiyacı hisseder. "Ben asla yalan söylemem" diyen bir insan bile zor durumda kaldığında yalan söyleyebilir. Yalan söylemenin altında birçok farklı sebep olabilir ya da kişi artık yalan söylemeyi bir alışkanlık haline getirmiş olabilir. İlişkilerde adeta deprem etkisi yaratan ve güven duygusunu yerle bir eden yalan neden söylenir? Yalan söylemenin ilişkiler üzerindeki etkisini ve ardında yatan sebepleri uzman isme Posta.com.tr okurları için sorduk.
Aydan Durak / Posta.com.tr | İnsanlar hatalarını gizlemek ya da gerçeklerden kaçmak için yalan söyleme girişiminde bulunur. Hiçbir insan yalancı doğmaz. Ancak çocukluktan itibaren yavaş yavaş öğrenilir.
Dürüstlükten uzak olan davranışlar insan ilişkilerini de olumsuz yönde etkiler. Özellikle ikili ilişkilerdeki güven duygusunun yara almasına sebep olur. Yalan söylemek bazen "beyaz yalan" olarak tanımlanarak zararsız gösterilmek istense de bu davranış ilişkilerin yara almasına ve çökmesine yol açar. Peki, insanlar neden yalan söyler? Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya ayrıntılarıyla Posta.com.tr okurları için anlattı.
YALAN SÖYLEMEK BİREYSEL SIRLARDA GİZLİ
Yalan ifadesinin halkın içinde ‘Kime göre neye göre yalan!’ şeklinde masum bir şeye dönüştürülmeye çalışıldığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, bu durumun ciddiyetine "Yalan ifadesi halkın içinde masum bir olaya dönüştürülmeye çalışılsa da, çok dikkat etmemiz gereken bir durum. Özellikle ‘çocuklarda yalan’ ile ‘yetişkinlerde yalan’ı birbirinden ayırt etmek gerekir" diyerek dikkat çekiyor.
"Yetişkinlerde yalanı ele alacaksak kişi kendini yetersiz hissettiğinde, alışkanlık haline getirdiğinde, korktuğunda, eleştiriden kaçmak istediğinde, çıkarları uğruna hizmet ettiğinde ve bunun gibi birçok nedenden ötürü yalana başvuruyor. Her birey ayrı bir olgudur ve bu yüzden yalan söyleyen kişinin buna neden başvurduğu bireysel sırlarında gizlidir. Kişinin kendini kandırdığı ‘kendince açıklamalarının olduğu’ öznel bir durum olarak değerlendirilmelidir."
ÇOCUK YAŞTA ÖĞRENİLİYOR
İnsanlar yalan söylemeyi daha çocuk yaşta öğreniyor. Aile bireylerinin gerçekleri birbirinden sakladığı bir evde büyüyen çocuklar, yetişkin oldukları dönemde de hayatlarını her sıkıştıkları dönemde yalan söyleyerek sürdürüyor. Uzman Klinik Psikolog Yalçınkaya, yalan ile dolu bir ailede büyüyen ve yalanı rol model alacağı ebeveyni olan bir çocuğun başka da seçeneğinin kalmadığını vurguladı.
"Yalan ile dolu bir ailede büyüyen ve yalanı rol model alacağı ebeveyni olan bir çocuğun başka da seçeneği kalmıyor maalesef. Özellikle bir çocuğun annesi ya da babası tarafından ‘Bunu sakın annene-babana söyleme!’ gibi birbirlerinden sakladığı durumların açıklaması olarak çocuğa yalanı öğrettiğinin en önemli nedenlerden biri... Ciddi bir patoloji de olabilir, arkasına sığındığı savunma mekanizması da… Her bir yalan bir nedene bağlanmak zorunda değildir. Altta yatan neden kişinin ihtiyacına göre şekillenir."
GÜVEN DUYGUSUNU YERLE BİR EDİYOR
Sosyal ilişkilerin ya da ikili ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için güven duygusunun gelişmiş olması gerekiyor. İnsanlar birbirlerine güvendiğinde aralarındaki bağ daha güçlü hale geliyor. Yalçınkaya, ilişkilerde yalanın bir deprem etkisi yarattığını düşünmeniz gerektiğini söylüyor ve "Bir ilişkinin temeli güvene ve saygıya dayandığından, yalanın olduğu bir ilişkide başta güven zedeleneceği için ilişkinin zeminden çatlaklar almaya çoktan başlamış olduğunu düşünebiliriz" diyerek uyarıda bulunuyor.
Bu konuda şu soruyu çok kıymetli buluyorum: 'Sizin yaptığınız bu durum başkası tarafından size yapılsa nasıl hissedersiniz? Eskisi gibi güvenebilir misiniz? Ya da eskisi gibi saygı duyabilir misiniz?' Deprem gibi düşünebilirsiniz yalanı. Deprem olduğunda binanız zedelendi, ikinci bir deprem uyarısında olduğunuz yerde güvende hisseder misiniz? Çok mantıklı sebepleriniz de olsa ilişkilerinizde yalan söyleyerek geri dönüşü olmayan yollara girmeyin.
"ÇOK SIK YALAN SÖYLEYENLER BEDEN DİLİNDE UZMANLAŞIYOR"
Yalan söyleyen insanları anlamanın yollarını herkes merak eder. Ancak sürekli yalan söyleyenlerin yalanlarını anlamak o kadar kolay değil. Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya "yalan söylemeyi alışkanlık haline getirenler beden dilinde uzmanlaşıyor" diyor.
"Bu konuda birçok beden dili uzmanları somut detaylar veriyor olsa da, yalanı alışkanlık haline getirenlerin beden dilinde uzmanlaştığını söyleyebilirim. Dışarıdan hiçbir şekilde anlayamayacağınız bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz. Özellikle de iş yerlerinde mazeret yalanları söylenirken ya da bir ürünü satmaya çalışan bir pazarlamacının ürün detayları haricinde satışı arttırabilmek adına kendince eklediği, ürünün olmayan özellikleri şeklinde karşımıza çıkabilir. Bu kişilerin önceden çok kez kullandıkları (beklenen soru cevapları şeklinde) hazır kalıpları olduğundan dışarıdan anlayabilmek pek de mümkün değil."
YALAN SÖYLENDİĞİNİ NASIL ANLAYABİLİRSİNİZ?
"Peki karşımızda yalan konusunda uzmanlaşmış biri varsa yalan söylendiğini nasıl anlayabiliriz?" diye sorduğumuz Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, beden dilindeki ani değişimleri gözlemeyebileceğimizi söylüyor.
Siz yine de temkinli olup sorularınıza gelen cevaplar sırasında beden dilindeki ani değişimleri gözlemleyin. El hareketlerinin sorunuz karşısında burun bölgesine dokunması ile cevaplandığını gözlemlediğinizde dikkat etmeniz gerektiğini anımsayın. Eğer yalanı söyleyen kişi aileden biri ise her zamankinden daha farklı davranışlar sergileyecektir. Örneğin bir eş yalanı sonrasında size karşı daha samimi ya da daha uzak tavırlar sergileyebilir. Şüphe duyacağınız bir durum var ise uzak ya da yakın olmasının altında yalan olabilir mi? diye düşünmekte fayda var.
FİLTRE KULLANMAK VE KENDİNİ OLDUĞUNDAN DAHA FARKLI GÖSTERMEK DE BİR YALAN ÇEŞİDİ
Günümüzde her insan zamanının büyük bir kısmını sosyal medyada geçiriyor. Sosyal medyada birçok yeni insanla iletişim kurabiliyor. Sosyal medyanın etkileri insanların hayatlarına da yansıyor. Çoğu insan sosyal medya hesabından sahip olmadığı bir hayatı yaşıyormuş gibi davranıyor. Hatta görüntüsünü bile değiştirebiliyor. Uzman Klinik Psikolog Yalçınkaya, "Modern çağda sosyal medya kullanımı kişilerin eksik hissettikleri yönlerini gizleyerek hatta bedenleri ile oynayarak bambaşka biri haline geldiğinin yalan olmadığını savunsa da, bu da bir yalan çeşididir." diyor.
"BU KADAR YAKIŞLIKLI BİRİ BANA NASIL BAKTI?"
Sosyal medyada tanıştığı kişiyle flört eden ve daha sonra aşık olan Zeynep T. karşılaştığı gerçekler karşısında bir şok yaşamış. Hayatının aşkını bulduğunu düşünen Zeynep T., internette yazıştığı ve evlilik hayali kurduğu kişiyi karşısında görünce fotoğraftaki görüntüsüyle gerçekteki görüntüsünün bambaşka olduğu ile yüzleşmiş. Fotoğraftaki kişinin çok yakışıklığı olduğunu ve hatta bu görüntüsüyle "beni nasıl sevdi" diye düşünen Zeynep T., 1 ay sadece yazılı iletişim kurduğu kişiyle buluşunca başkasıyla konuşuyormuş gibi hissetmiş. Fotoğraftaki görüntüsü ile gerçek hali birbirine benzemeyen bu kişi sonrasında ilişkilere olan güveni sarsılmış ve hayal kırıklığı yaşamış.
DAVALIK OLANLAR VAR
Basit bir kandırmaca olarak geçiştiremeyeceğimiz bu gibi durumlar, daha önce dünya basınına da yansımıştı. Insolite TV'nin haberine göre dünyaca ünlü Arjantinli futbolcu Lionel Messi’ye benzerliği ile tanınan İranlı Rıza Paratesh, iddiaya göre, "Ben Messi’yim" diyerek 23 kadınla ilişki kurmuş; kadınlar Paratesh'in gerçek Messi olmadıklarını öğrendiklerinde Paratesh'ten şikayetçi olmuştu.
KIZLARLA SAMİMİ OLMAK İÇİN İNTERNETTE KENDİNİ KADIN OLARAK TANITAN ERKEKLER DE VAR!
Genç kızların birbiri ile dertleştiği bir platformda tanıştığı kişi ile sohbet etmeye başlayan ve samimiyeti ilerleten 19 yaşındaki R.F, "Buradan tanıştığım bir kişi yalan çıktı" diyerek sözlerine başlıyor. Kendi nişanlısının profilini kullanarak başka kızlarla samimiyet kuran ve arkadaşlık adı altında onlar hakkında özel bilgiler elde eden bir erkeğin tuzağına düşen R.F. sohbetin bir noktasında durumun farkına varıyor ancak kendi gönderdiği fotoğraflar ve mesajlar yüzünden bu sohbeti nasıl sonlandırabileceği hakkında arkadaşlarına danışmak zorunda kalıyor. Karşı tarafta cep telefonu ve fotoğrafları olduğu için en büyük endişesi de başına iş açmamak ve fotoğraflarının internette yayılmasını önlemek...
YALAN SÖYLEMENİN ALIŞKANLIK HALİNE GELMESİ: MİTOMANİ
Gerçekleri tamamen çarpıtan ve artık söylediği her yalana kendini de inanmaya başlayan kişilerde yalan söylemek bir hastalık haline gelebiliyor. Kendi yalanlarına inanma durumuna mitomani deniyor.
Hastalık nedeni ile yalan söyleme durumu "mitomani" olarak adlandırılır. Yalan söylemenin bir alışkanlık haline gelmesi durumu olan mitomani Psikiyatrik rahatsızlıkların belirtisi olarak da karşımıza çıkar. Kişilik bozukluğu derecesi arttıkça ahlaki yargı becerisinde de bozulmalar olabiliyor. Ağır kişilik bozukluklarında gerçekliği çarpıtma özelliği olduğundan yalana daha sık rastlayabiliyoruz. Narsistik bozuklukta da görebileceğimiz kişinin yanılsamaları ile ortaya çıkan yalanlar ile karşılaşmak bizleri şaşırtmıyor.