Üç yıldır süren çalışmalarda, İğneada ve Sinop arasında belirlenen 83 istasyondan örnekler alındı. Bulgaristan, Romanya, Türkiye, Gürcistan ve Ukrayna'nın da yer aldığı çalışmada, Karadeniz'deki deniz salyangozları stokunun bu yıl yüzde 20 azaldığı tespit edildi. Sebeplerin başında Uzakdoğu'ua yapılan ihracat nedeniyle deniz salyangozu avcılığındaki artış geliyor.
Gökçe KARAKÖSE-Mertcan ÖZTÜRK/İSTANBUL (DHA)
Uzak Doğu'ya ihracat yapıldığı için son yıllarda avcılığında artış olduğu tespit edilen deniz salyangozlarının, Karadeniz'deki stokunun bu yıl yüzde 20 oranında azaldığı tespit edildi.
İğneada ve Sinop arasında belirlenen 83 istasyonda, deniz salyangozlarının dağılımı araştıran İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, "3 yıldır Batı Karadeniz'de çalışıyoruz. İlk çıktığımız yıl ile son sefer arasında karşılaştırırsak, yüzde 20'lik bir azalma söz konusu. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için mutlaka belli kısıtlamaların gelmesine ihtiyaç var" dedi.
1950'li yıllarda gemilerin balast sularıyla taşınan ve istilacı bir tür olan deniz salyangozlarının Karadeniz'deki dağılımı araştırıldı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi'nin, Dünya Gıda Tarım Örgütü (FAO) destekli projesi kapsamında 3 yıldır süren çalışmalarda, İğneada ve Sinop arasında belirlenen 83 istasyondan örnekler alındı. Bulgaristan, Romanya, Türkiye, Gürcistan ve Ukrayna'nın da yer aldığı çalışmada, Karadeniz'deki deniz salyangozları stokunun bu yıl yüzde 20 azaldığı tespit edildi.
KARADENİZ'DE KARA MİDYELERİN AZALMASINA YOL AÇTI
Prof. Dr. Saadet Karakulak, deniz salyangozunun ihracat ürünü olmasından dolayı son yıllarda avcılığına yönelik artış gözlemlediğini belirterek, "Deniz salyangozu dip habitattaki kabuklular dediğimiz, kara ve kum midyesiyle besleniyor. Karadeniz'de kara midyelerin ciddi olarak azalmasına da yol açtı. Fakat ihracat ürünü olması, Uzak Doğu'ya, Japonya'ya ihracat yapılması daha çok avcılığı teşvik eden mekanizma oldu. İstilacı bir tür ama, artık Karadeniz'e yerleşti. Önemli bir balıkçılık kaynağı. Bunun avcılığının da sürdürülebilir yapılmasını sağlamamız gerekir. Ancak, kara midyeler de kendi savunma mekanizması gerçekleştirmiş. Bu canlılar daha çok 5 metre ile 35 metre arasında dağılım göstermekte. Yaptığımız çalışmalarda kara midyesinin bazen 50 metre açıklarda daha yoğun olduğunu görmekteyiz. Aslında bu da canlının kendini savunmaya geçtiğini gösteriyor. Son zamanlarda midyenin yetiştiricilikle yapılması mümkün. Bu sistemle kaybolmuş stokları tekrar yenilemek mümkün" ifadelerini kullandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK İÇİN KISITLAMA GETİRİLMELİ
Prof. Dr. Karakulak, "Biz 3 yıldır Batı Karadeniz'de çalışıyoruz. İlk çıktığımız yıl ile son sefer arasında karşılaştırırsak yüzde 20'lik bir azalma söz konusu. Aşırı avcılıkla stoklar git gide azalabilir. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için mutlaka belli kısıtlamaların gelmesine ihtiyaç var. Bu araştırma sonuçlarına göre balıkçılık yönetiminin yeniden planlanmasına ihtiyaç var. Algarna (Zemine su püskürtüp, deniz zemininde yaşayan böceklerin kumdan ayrılarak yerden yükselmesini ve kepçe içinde toplanmasını sağlayan yöntem) dip habitatına verdiği zararlar söz konusu. Yavru balıkların, köpek balıklarının, kalkan gibi balık türlerinin yakalanması söz konusu. Mutlaka av aracında seçiciliğin artırılması gerekiyor" diye konuştu.
DENİZ SALYANGOZLARININ YAŞ VE BOYLARINDA KÜÇÜLME DE GÖZLEMLENDİ
İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Uğur Uzer ise, "Son zamanda deniz salyangozlarının yaşlarının giderek küçüldüğünü görmekteyiz. Daha küçük boylu ve daha küçük yaştaki bireyleri elde ediyoruz. Bu da bireyler üzerinde aşırı av baskısı olduğunu göstermektedir" dedi.
Denizlerde mikroplastik uyarısında da bulunan Uzer, "83 örnekleme istasyonumuzun yaklaşık 60 istasyonunda çöplere rastlamaktayız. Bu çöplerin çoğunu plastik materyal içeren çöpler içermektedir. Bu plastikler de deniz dibinde zamanla aşınarak mikroplastiğe dönüşmektedir. Mikroplastiklerin özellikle son yapılan çalışmalarda, anne sütünde bile çıktığı gözlemlenmiştir. İnsanların vücutlarında biriktirdiği, akciğerlerinde olduğu belirlenmiştir. Son zamanlarda hastalık sebebi olarak da yapılan çalışmalar mikroplastikleri göstermektedir" ifadelerini kullandı.