Yağ yaktıran kilo verdiren besin yoktur
Diyetisyen Pınar Demirkaya, ‘Ya Suçlu Lektinse!’ adını verdiği kitabıyla, beslenme konusunda hepimizi yeni bir farkındalığa davet ediyor. Lektin, topraktan gelen bazı besinlerde bulunan bir protein ama tüketimine dikkat edilmediğinde bedenimize çok ciddi zararlar verebiliyor.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Diyetisyen Pınar Demirkaya, ‘Ya Suçlu Lektinse!’ adını verdiği kitabıyla, beslenme konusunda hepimizi yeni bir farkındalığa davet ediyor. Lektin, topraktan gelen bazı besinlerde bulunan bir protein ama tüketimine dikkat edilmediğinde bedenimize çok ciddi zararlar verebiliyor. Bugüne kadar adını sık duymasak da Pınar Demirkaya önümüzdeki günlerin konusu kesinlikle lektin diyor.
BESLENME AÇISINDAN ÖNÜMÜZDEKİ YILLARIN KONUSU LEKTİN
İnsanların sürekli beslenme uzmanına gitmesini saçma buluyorsunuz. Bir diyetisyenden bunu duymak ilginç. Neden?
Diyetisyen süreci, belirli öğretileri içinde barındırması gereken bir süreçtir. Bu öğretiler her kişinin kendi bedeniyle ilgili ulaşması gereken ve süreç boyunca bedenine yaptığı yolculukla alakalıdır. Ben bu yolculuğun sayısız kere yapılması ve bir öğreti içermemesi durumuna karşıyım. Her başladığım yolculukta amacım yol arkadaşıma kaybettiği beden iletişimini kurdurmak ve kendi bedeninin ona sunduğu işaretleri anlar, tanır hale gelmesini sağlamak.
Lektin; gluten ya da laktoz gibi hayatımızın içinde sık karşılaştığımız bir ifade değil. Beslenme açısından bu kadar önem arz eden bir proteinin adına neden birçok insan çok yabancı?
Çok uzağa gitmenize gerek yok, bundan 3-5 yıl öncesine kadar bahsettiğiniz gluten ya da laktoz konusu da hayatımızın içinde çok sık karşılaştığımız kavramlar değildi; ancak günümüze geldiğimizde hemen herkesin bildiği kavramlar haline geldi. Aslında lektin de tam olarak böyle ve gluten de aslında bir lektin çeşidi. Bu yüzden önümüzdeki yılların konusu artık lektin. Dünya bu konuyu uzun süredir konuşuyor. Ancak bu alanda dünyada yazılmış ikinci, ülkemizde de yazılan ilk kitap ‘Ya Suçlu Lektinse!’.
Peki, lektin aslında nedir ve neden bu kadar dikkat etmeliyiz?
Lektin aslında topraktan gelen bazı besinlerde bulunan bir protein çeşidi ve bulunma amacı topraktan gelenin soyunu devam ettirme çabası üzerine. Hayatta kalma güdüsü, yani bitkilerin savunma mekanizması da diyebiliriz buna. Bizim ya da hayvanın bağırsaklarından geçse bile, toprakla buluştuğu anda yeniden hayat bulabiliyor, soyunu her koşulda sürdürmeye devam ediyor. İnsan bedenine her mevsim sürekli olarak giriyor olması da insan bedeni açısında toksik etki yaratabiliyor. Özetle, sürekli olarak lektinden zengin beslenmek bizi şişmanlatır. İşte bu yüzden lektin konusu bizim için çok önemli.
ORGANİK TERİMİ BİR PAZARLAMA YÖNTEMİ
“Tarım organik ama tohum hibrit” diyerek burada da eksik bir bilginin altını çiziyorsunuz. Organik beslenmeye çalışanlar boşa mı kürek çekiyor?
Organik terimi, pazarlamanın dahi çocukları tarafından geliştirilmiş harika bir pazarlama yöntemi. Anlamı aslında canlı demek. Bu yüzden ben de size bir soru sorayım: Tarımın inorganik olması mümkün mü? Elbette mümkün değil çünkü toprak başlı başına canlı bir organizma. Bu terim artık dünyada bu şekilde kullanılmıyor ve yerini geleneksel tarım, ilaçsız tarım gibi isimlere bıraktı ki doğru olan da zaten bu.
Tohumun hibrit olması konusu peki?
Tohum kısmına gelince evet; ne yazık ki besin, eski adıyla kullanacağım kafalar karışmasın, organik yöntemlerle üretiliyor olsa bile tohumu ata tohumu olmadığı sürece, hayalimizdeki etkiyi ne yazık ki yaratmayacak. Elbette ki temiz tarım ve geleneksel yöntemler çok kıymetli ve ulaşılabiliyorsa mutlaka tercih edilmeli ama üzerinde her organik yazanı almak sizi sağlıklı yapmaz.
Kitapta altını en sık çizdiğiniz konu; bedenimizle doğru iletişim kurmak. Bunu nasıl sağlarız?
Son yıllarda her alanda unuttuğumuz bir özelliğimizi kullanarak aslında; o da dinlemek… Birçok insan artık bedenini duymuyor ve dinlemiyor. Beden muhteşem bir sistem ve bize hissettirdiği tüm ufak tefek rahatsızlık aslında onun kendi dilinde bize ulaşma çabası. Bu sesleri duymaya, dinlemeye başlayıp ona göre hareket ettiğimizde bu iletişim aslında kurulmaya başlıyor.
BİR BESİNİN YAĞ YAKTIĞINI SÖYLEMEK BALIKLARIN UÇABİLDİĞİNİ SÖYLEMEKLE AYNI
Beslenme konusunda ciddi kafa karışıklığı yaşayan insanlar kendileri için en doğru beslenme şeklini nasıl öğrenebilir?
Kitapta da söylediğim gibi aslında, karnınız boşuna şişmez, mideniz boşuna yanmaz, dışkınız sebepsiz yere bozulmaz…Tüm bu saydıklarım ve çok daha fazlası aslında vücudunuzun sizinle kendi dilinde iletişime geçme çabasıdır. Bu işaretleri çözmeye başlamak, kişilerin kendi doğru beslenme şekillerini keşfedebilmeleri için izlenecek adımlar.
“Üzgünüm ama yağ yakıcı çorba henüz bulunmadı ve sabah suya eklediğiniz limon suyu da sizi zayıflatmayacak” diyorsunuz. Yıllardır insanlar lahana çorbasını, limonlu suyu bu sebeple içiyor. Bu bilgiler yanlış mı?
Üzgünüm ama bir besinin yağ yaktığını iddia etmek, balıkların uçabildiklerini söylemekle aynı şey. Bu yüzden bir besin aracılığıyla yağ yakımı ve hızlı kilo verdirme iddialarının altı ne yazık ki boş. Zaten bu iddialarda doğruluk söz konusu olsaydı, biz şu an hâlâ kilo problemlerini ve yarattığı hastalıkları konuşuyor olmazdık.
VEGANLIK BİR BESLENME MODELİ DEĞİL BİR YAŞAM ŞEKLİDİR
Vegan ya da vejeteryan beslenme için ne düşünüyorsunuz?
Veganlık bir beslenme modeli değil, bir felsefe ve yaşam şekli. Bu yüzden, bu konuyu sadece beslenme olarak değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Bu şekilde beslenenler, kendi vücut sistemlerini tanıyor ve bu durumu doğru yönetiyorlarsa ne mutlu onlara.
ARALIKLI ORUÇ EN SAVUNDUĞUM BESLENME YÖNTEMİ
Sizin deyiminizle; kimse sadece çok yedi diye kilo almıyorsa, beslenmede aşırılık kavramı da abartılmış bir ifade mi?
Kimse çok yediği için kilo almaz; ancak yanlış yediği için kilo alır. Siz bedeninizi tanımıyor ve ona uygun olan besinleri bilmiyorsanız, ne kadar yediğiniz önemini kaybeder. Ben uzun yıllardır kalorisiz beslenme üzerine çalışıyorum ve hiçbir danışanımın ya da hastamın ne kadar yediğiyle ilgilenmiyorum, ne yediğiyle ilgileniyorum. Kimse çok yediği için kilo almaz. Vücudunda yakılması ve kullanılması mümkün olmayan ya da az kullanılan besinleri yediği için kilo alır.
Son yıllarda aralıklı oruç da herkesin uyguladığı bir beslenme yöntemi. Aralıklı oruç için ne söylersiniz?
En çok savunduğum beslenme modellerinin başında aralıklı oruç yöntemi geliyor. Çünkü hiçbirimizin bu kadar fazla öğüne aslında ihtiyacı yok. Ayrıca bizi sürekli öğün yapmaya zorlayan beslenme modelleri ne yazık ki beslenme konusunu hayatımızın merkezine yerleştiriyor ve biz günün büyük bir bölümünü ne yiyeceğimizi düşünerek harcıyoruz. Bu bedenimize ve zihnimize yapılan bir haksızlık.
- Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianamenin detayları ortaya çıktı! Tişört detayı dikkat çekti
- Takibi bırakıp fotoğrafları silince boşanıyorlar iddiasıyla gündeme geldiler!
- Kamuyu milyonluk zarara uğrattı! Dilan Polat'ın eski ortağına vergi suçundan 2 dava
- Icardi, Wanda Nara 'Beni taciz etti' paylaşımı yaptı sonra sildi! Büyük aşkta gelinen son nokta: Aç gelmiş şarlatan
- Özcan Deniz yıllar öncesini paylaştı! Mert Yazıcıoğlu detayı şaşkınlık yarattı