Bazen öyle mektuplar alıyorum ki, beni bir kez daha hayatı sorgulamaya itiyor. Derin derin düşünüyorum. Yanı başımızda, biz farkında olmadan akıp giden hayatın içinde ne trajediler ne zorluklar ne yoksunluklar ne savaşlar yaşandığını öğrenince içimde derin bir sızı hissediyorum. Okuduklarım karşısında hüzünleniyorum ama aynı zamanda bir takdir duygusu da içimi kaplıyor.
Yaşanılan onca zorluğa, katlanılan acılara karşın verilen insanüstü mücadeleye şapka çıkartıyorum. İşte bunlardan biri de henüz 2 yaşındayken gözünde ve bacağında çıkan tümörlere karşı mücadele vermek zorunda kalan ve gözünü kaybeden görme engelli satranççımız Büşra Öztürk. Şu anda 18 yaşında olan, bir yandan yoksullukla boğuşup diğer yandan da satranç oynamaya ve üniversite okumaya çalışan Büşra’nın hikayesiyle sizi baş başa bırakıyorum.
ERKEN YAŞTA KANSER TEŞHİSİ
“7 Ekim 2002 yılında İstanbul Bakırköy’de dünyaya geldim. Sağlıklıymışım ve yaşıtlarıma göre erken konuşmaya başlamışım. Bir gece evde otururken, sağ gözümün parlaması annemin dikkatini çekmiş. Bir süre sonra o gözümü sürekli ovmam nedeniyle soluğu göz doktorunda almışız.
Osmaniye’deki göz doktoru, ‘Bu vaka beni aşar, mutlaka Çukurova Üniversitesi-Balcalı Hastanesi’ne gidin” deyince Balcalı Hastanesi’ne gitmişiz ve iki yaşındayken bana kanser teşhisi konulmuş. Hemen akabinde kemoterapi süreci başlamış. Kemoterapi devam ederken sol bacağımın üst kısmında yeni bir tümör oluşmuş ve ikinci kez kansere yakalanmışım. Daha sonra bu tümör alınmış ve gözümün tedavisine de devam edilmiş.
‘HAFIZAMI KAYBETMİŞİM’
Kemoterapi süreci sırasında annem bana hiç kanser olduğumu hissettirmemiş. “Nereye gidiyoruz? diye sorduğumda “Büyüme tedavisine gidiyoruz kızım” dermiş. Kemoterapi yetersiz gelince radyoterapi süreci başlamış ve bu süreçten sonra hafızamı kaybederek yeni doğan bir bebek gibi konuşmayı bile unutmuşum.
Bu şekilde haftalar haftaları, aylar ayları kovalamış. Hayal meyal hatırladığım kadarıyla annem her gün bıkmadan, usanmadan hafızamı geri kazanmam için beni konuşturmaya çalışıyor ve eski fotoğrafları gösteriyordu. Yavaş yavaş konuşmaya, derken bulmacalar çözmeye, şarkılar ezberlemeye başladım.
HEMŞİRENİN HEDİYESİ
Hemşirelerden biri bana hediye olarak satranç takımı getirmişti ve satrançla ilk kez o gün tanıştım. O satranç takımım hastanede çalınınca çok üzüldüm. Annem eve gelince üzüntümü görüp Osmaniye’de satranç takımı satan bir yer arayıp bulamayınca şurup kutularına çizerek benim için satranç taşları kesti, kağıt üzerine kareler çizdi ve birlikte satranç oynayarak çok güzel vakit geçirdik.
Bir gün doktorların karşısında bulmacalar çözdüm, sorularına cevap verdim, dediklerini yaptım. Ne olduğunu şaşırmıştım ama annem bana bunun yıllar sonra bir IQ testi olduğunu ve benim 147 puan aldığımı anlattı. Retinablastom (kanser) gözümde yayılmıştı ve doktorlar beyne ulaşmaması için son çare almaya karar verdiler.
‘HEP İL BİRİNCİSİ OLDUM’
Kanserden ve ışın tedavisinden dolayı görüşü azalan sol gözüm, hassaslaşan bünyem ve sadece fiziksel olarak koşmama engel olan bir bacağım hatıra kalmıştı. Eğitim hayatıma devam ederken yüzümle dalga geçen insanlar, uzağa oturunca tahtayı görememem, geç okuduğum için sınavlarda sürenin bitmesi gibi pek çok zorluk yaşadım ama yine de yılmadım.
Birinci sınıftayken okumayı, yazmayı ilk öğrenen öğrenci, ikinci sınıftayken de okul birincisi oldum. Belge almadığım hiçbir karnem olmadı. Yedinci sınıfa giderken okulumda bir satranç sınıfı kurulacağını ve satrancın turnuvaları olan bir spor olduğunu öğrendim.
Hemen ben de katıldım bu sınıfa. Öğretmenimin ilk götürdüğü turnuvada il üçüncüsü oldum ve bu turnuvadan sonra bulunduğumuz ilde katıldığım her turnuvada kendi yaş kategorimde il birincisi oldum. Bu süreçte annembabam boşandı ve ben kahramanım olan annemle yaşamayı istedim.
‘O ŞAMPİYONADA BENİ FARK ETTİLER’
Lise ikinci sınıfa giderken il satranç temsilcimizin annem ve bana, “Her sene Türkiye Yıldızlar Satranç Şampiyonası’na ilimizin ikincisi ve üçüncüsü gidiyor neden birincisi hiç gitmiyor? Bu yıl itiraz kabul etmiyorum siz de gidiyorsunuz. Belediye başkanımız Büşra’ya bir çeyrek de hediye etti, kaydınızı yapıyorum” demesi üzerine ilk kez Türkiye Şampiyonası’na katıldım.
Maddi olarak sıkıntılar çekiyorduk. Sadece 855 TL nafaka ile geçiniyorduk ve Antalya’da günlüğü 50 TL’ye sıcak suyu bile olmayan harabe bir otelde kaldık. Bu iki gün boyunca maçlarımı kazandıkça beni Türkiye Satranç Federasyonu fark etti ve daha sonra hep destekleyen başkanımız Gülkız Tülay Hanım ile tanıştım. Bu turnuvadan sonra diğer turnuvalara davet edildim ve konaklama masrafımı federasyon karşıladı.
‘İKİ ÜNİVERSİTEDE OKUYORUM’
2019 yılında ilk kez katıldığım Türkiye Görme Engelliler Satranç Şampiyonası’nda namağlup Türkiye İkincisi oldum. Aynı yıl aralık ayında FIDE Engelliler Konfederasyon Kupası’nda Milli Takımımızda yarıştım. 2020 Görme Engelliler Satranç Şampiyonası’nda dördüncü oldum ama üçüncü olan sporcunun diskalifiye edilmesi söz konusu. Şimdi üçüncülük madalyamı bekliyorum.
Bu yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ve Açıköğretim Fakültesi Adalet Bölümü’nü kazandım. Şu an iki üniversitede de birinci sınıf öğrencisiyim. Kasım ayında da 1. FIDE Engelliler Online Satranç Olimpiyatı’nda yedi maçta dört puan ile tüm Türkiye takımlarında kız sporcular arasında ve Türkiye D (TUR4) takımı olarak en yüksek puanı alan sporcu oldum.
‘MÜCADELE BİTMİYOR’
Amacım kaymakam ya da idari hakim olmak. Osmaniye’de yaşıyorum. Büyüdüğüm ve şimdi de yaşadığım ev şu an harap durumda. Yağmur yağdığı zaman içeriye su alan, elektrik ve su tesisatı bozuk olduğu için kabloları arada bir yanan ve doğru düzgün mobilya bile olmayan bir evde annem ve otizm hastası 7 yaşındaki kardeşim ile birlikte yaşıyorum. Maddi, manevi pek çok zorluk çekerek bu günlere geldim ve hala zorluklarla mücadele ediyorum. Bu yüzden maddi ve manevi desteğe çok ihtiyacım var.
‘BENİ BENDEN BAŞKASI ENGELLEYEMEZ’
Şimdi 18 yaşındayım ve iki kez kanseri şah-mat ettim. İlerde zamanımı ve enerjimi benim gibi engelli, imkanı olmayan insanlara ilham vermeyi ve çektikleri güçlüklere çözüm arayıp bulmaya harcamayı düşünüyorum. ‘Beni, benden başka hiçbir engel engelleyemez.’ Bu söz benim mottom ve bu herkes için geçerli bir ifade. Herkes güçlüdür ama sadece bunun farkında değiliz.”
Sevgiler
BÜŞRA ÖZTÜRK
Not: Tüm okurlarımızın yeni yılını kutlar, sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçirmelerini dilerim.