Adile ÖzdağMevsimler değişirken...

HABERİ PAYLAŞ

Mevsimler değişirken...

Haberin Devamı

Sevgili Okurlar,

Eylül ayı yaz serüveninin ardından yeni bir başlangıç ve değişimin ayı olarak geldi. Hepimiz tatillerimizi deniz, doğa, yayla veya kendi memleketlerimizde yapıp geri geldik. Mevsimler değişirken doğa da kendisini değiştiriyor. Sıcaklar yerini rüzgâra, soğuğa ve yağmura bırakıyor. Bizlere de saçlarımızla, yaşam şeklimizle ve özellikle cildimizle ilgili değişikliklerin gerekli olduğu zaman. Mevsim değişikliği ve günlük yaşam şekli değişikliğinde bizleri neler bekliyor gelin birlikte göz atalım. Sizin için en uygun ve sağlıklı destekleri doktorunuz ve eczacınızla birlikte karar verin. Doğru bilgi ve tavsiye alın.

D vitamini değerlerinizi gözden geçirin. Betaglukan, Karamürver C vitamini alın: Kapalı alanlara girdiğimiz iş ortamları, ulaşım araçları ve değişen hava koşulları bizleri hastalıklara açık hale getiriyor. Kışa en iyi hazırlanmanın yolu bu aylarda alacağınız desteklerle bağışıklığınızı kuvvetlendirmek olacaktır.

Sam-e (S-Adenozil metiyonin): Vücudumuzda doğal olarak bulunan bu aminoasit modunuzu değiştiriyor. Yaz boyunca sahilde, doğada, dışarıda iken, şimdi kapalı alanlara tıkılmanın psikolojik olarak sizi kötü hissettirmesine izin vermeyin. Aktivitelerinizi mümkün olduğunca açık alanlara taşıyın, hareket edin! Modunuzun düşmesine izin vermeyin.

Mevsimler değişirken...

Biotin, (Vitamin H): Deniz, havuz, kum, güneşle zarar görmüş, yıpranmış saçları eski sağlıklı görüntüsüne kavuşturmak için de tam zamanı. Saç bakım ürünlerinizi yaz sonrasına uygun olarak seçin. Saçların esas vitamini kabul edilen biotin destekleri alın.

Cildinizi nemlendirme ve onarma zamanı: Yaz boyunca deniz, havuz ve güneşle kuruyan cildinizi cilt bariyerinizi kuvvetlendirici lipitler ve prebiyotik içerikli kremlerle nemlendirin.

Sonbaharın tadını sağlıkla çıkarın!

ATOPiK DERMATiT

Cildimiz vücudumuzu bir örtü gibi gibi kaplayarak koruyan ve kozmetik görüntümüzü oluşturan en büyük organımız. Bu korumayı, cildin en üstünde yer alan yararlı bakteriler (probiyotikler) ve cilt bariyerimizle sağlar. Bu koruyucu bariyer zarar gördüğünde cilt su kaybeder, kuruluk ve kaşıntıya sebep olur.

Alerjik egzama olarak bilinen atopik dermatit çocuklarda daha sık görülen, tekrarlayan ve kaşıntıyla kendini gösteren kronik bir deri hastalığı. Genellikle yaşamın ilk yıllarında görülmeye başlar, çocuklarda %10-20, yetişkinlerde %1-3 oranında görülmektedir.

Deride yer alan pembe kırmızı renkli, yüzeyi pürüzlü, kaşıntılı ve tekrarlayan döküntüler olarak tanımlanıyor.
Bebek ve küçük çocuklarda, yanaklar (aileler öpülmekten olduğuna inanır), boyun, kollar ve bacakların dış yüzünde daha sık görülür.

Daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde kolların iç yüzü, dizlerin arkasında, gövdede görülebilir. Tüm vücutta kurulukla birlikte olabilir.

Atopik dermatitte cilt lipitlerinin salgılanma sürecinde ve oluşumunda düzensizlik söz konusudur. Böylelikle suyu tam olarak tutamayan, tahriş edici ve alerjik maddelere karşı dayanıksız kuru deri oluşur. Cilt koruyucu özelliğini gösteremez ve kızarıklıklar oluşmaya başlar.

Mevsimler değişirken...

Savunmasız cilt bariyeri ciltte tahrişe neden olabilecek maddelerin vücuda girişine engel olamaz. Kuruluk, atopik dermatit/egzama, alerjik cilt reaksiyonları gibi durumlarda doğru kullanılan nemlendiriciler cildin kendi lipid tabakalarını güçlendirir ve bu da kaşıntı ve kızarıklığın giderilmesini sağlarken cildin yenilenmesini sağlar.

Psikolojik stresin cilt bariyerinin yeniden yapılanmasını geciktirdiği deneylerle kanıtlanmıştır. Dengeli beslenme ve bol su tüketimi, düzenli egzersiz ve uyku, sigara ve stresten uzak bir yaşamın cilt üzerine etkileri inanılmazdır.
Dış dünya ile temasımızda ara yüzey görevi gören deri, yaşa bağlı olarak farklı aşamalarda bakım yapılması gereken bir organımızdır. Sağlıklı bir derinin üst tabakası %15-20 oranında su içerir ve elastiktir. Bu oranın %10'un altına inmesi derinin kurumasına ve pürüzlü bir görüntü oluşturmasına sebep olur. Engellemenin en iyi yolu, içerisinde cildin kendi lipidlerine benzer lipidler ve seabuckthorn (yabani iğde) gibi doğal yağlar içeren nemlendiricilerle bol bol nemlendirmek.

- Cildinizi, cilt tipinize uygun nemlendiricilerle günde en az 2 defa nemlendirin. Nemlendiriciler cildin üzerinde bir örtü oluşturduklarından, nemin cildinizden kaçmasını engeller.

- Ilık su kullanın ve banyo sayısı ve süresinde aşırıya kaçmayın.

- Sert, kurutucu sabun ve deterjanlardan kaçının.

- Banyodan hemen sonra nemlendirici sürün.

- Cildinizi kaşımaktan kaçının ve çocukların tırnaklarının kısa olduğundan emin olun.

- Cildinizi rahatsız etmeyecek kumaşlar seçin. Çamaşır deterjanlarında seçici olun ve yeni satın alınan kıyafetleri yıkayarak giyin.

- Birçok çalışmada atopik dermatitte probiyotik desteklerinin olumlu etkisi gösterilmektedir. Ayrıca prebiyotikli nemlendiriciler cildin koruyucu bakteri florasını güçlendirecektir.

SAĞLIĞIMIZ İÇİN TAVSİYELER

- Güneş yanığından bir saat sonra alınan D vitaminin, cilt kızarıklığı, şişme ve iltihaplanmayı önemli ölçüde azalttığı belirlendi.

- Prebiyotik içerikli kremler, cildin üst tabakası olan epidermiste bulunan mikroflorayı destekler ve koruyucu bariyer özellik gösterir.

- Bilim insanları, beyin hastalıklarının bağırsakta yaşayan bir bakteriden kaynaklı olabileceğini söylüyor. Geliştirilecek ilaçlarla ya da probiyotiklerle, parkinson hastalığının tedavi edilebileceği düşünülüyor.

- Her sabah alınan Co-enzyme Q10, kolesterol ilaçlarının sebep olduğu kas ağrısı ve yorgunluğu giderir.

3 YENi MESAJINIZ VAR

KANSERDE KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ DEVRİ

Onkologlar artık hastalarının kanser hücrelerinin özelliklerine göre tedavilerini düzenleyebiliyorlar. İlaçların hastada işe yarayıp yaramayacağını önceden belirleyen “moleküler profilleme” adı verilen yöntem ile en etkili tedavi şansı yakalanıyor.

JİNEKOLOJİK KANSERLER VE KADINLAR

60 yaş ve sonrasında görülmeye başlanan jinekolojik kanser türleri genellikle menopoz veya menopoza yakın dönemlerde kendini göstermeye başlıyor. Sağlığınız için düzenli kontrollerin aksatılmaması, olağan dışı kanama, ağrı veya belirtide hemen doktora danışılması kanserlerin erken tespiti ve önlenmesinde hayati önem arz ediyor.

PROSTATTA ÖNEMLİ GELİŞME

Prostat kanseri, erkeklerde deri kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür. Yeni geliştirilen tedaviler sayesinde, kemoterapi ihtiyacı ortalama yüzde 17 kadar geciktiriliyor, ölüm riski yüzde 30 oranında, kanserin ilerleme riski ise yüzde 81 oranında azaltılıyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder