Sevgili okurlar;
Hareket etmeyi mümkün kılan eklemlerdir. Eklemler; kemik, kıkırdak, kas ve destek dokulardan oluşur. Vücudumuzun alt kısımlarında kalça, diz ve ayak bileği gibi büyük eklemler daha fazla ağırlık taşıyarak hareket etme özelliğine sahip iken; el, kol ve ayaklarımızdaki daha küçük eklemler daha ince hareketleri yapmak üzere dizayn edilmiştir. Eklemi oluşturan yapılardan herhangi birinde ortaya çıkan sorun eklemlerin çalışmasını engelleyerek hareket kısıtlamalarına ve ilerleyen dönemlerde çok daha büyük problemlere yol açabilmektedir.
Ağrısız eklem her daim hareket özgürlüğüdür!
Eklemler yaşa bağlı olarak yıpranıp aşınarak hareket kabiliyetlerini yitirebilirler. Fakat hayatın erken dönemlerinde de belli sebeplerden dolayı eklem hasarı oluşabilir. Eklem sağlığının düşmanları;
- Obezite
- Hatalı egzersiz ve ağır spor yapmak
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Yüksek topuklar ve kötü ayakkabı seçimi
- Kötü beslenme alışkanlıkları
- Sigara içimi
Artrit bir diğer ismi ile ‘kireçlenme’ en çok görülen eklem rahatsızlığıdır. En çok görülen artrit çeşiti ise osteoartrittir. Osteoartrit; tahrip edici kronik bir hastalıktır. Hareketli eklemleri tutar. En çok diz ve kalça eklemlerinde görülür. Eklem kıkırdağında; bozulma, aşınma, incelme ve kayıp görülürken; eklem kıkırdağının altındaki kemik dokuda; kemikte büyümeler, eklem kenarında çıkıntılar ile kendini gösterir. Özellikle yaşa bağlı olarak görülme sıklığı artar. 40-49 yaş arası; %8, 50-59 yaş arası; %30, ≥60 yaş; %61.1 oranında görülüyor. Yapılan çalışmalar 75 yaş üzerinde %80’in üzerinde görülme oranı olduğunu gösteriyor. Yani 75 yaş üzeri her 10 kişiden 8’i osteoartrit hastası.
Osteoartrit teşhisi konulan kişilere öncelikle kilo kaybı, istirahat, fizik tedavi ve ortezler(atel), egzersiz, diyet, sıcak-soğuk uygulaması veya TENS (Cilt üzerinden elektrik stimülasyonu) gibi temelde farmakolojik olmayan uygulamalar öneriliyor. Bu uygulamaların yeterli olmadığı durumlarda ödem çözücü ve ağrı kesici ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca besin takviyeleri de tedavi seçenekleri arasında oldukça önemli bir yere sahip. Besin takviyelerinin bazıları ağrı kesici ve ödem çözücü özelliğe sahip iken, bir kısmı ise eklemleri korumak için kullanılmaktadır. Glukozamin, kondroitin, MSM, kollajen, yumurta kabuğu zarı, zerdeçal, kuşburnu gibi etken maddelerin eklem sağlığı üzerinde etkinliği kabul görmüş olup birçok takviye edici gıda içerisinde kullanılmaktadır. Bilinen bu etken maddelere ek olarak yapılan en yeni çalışmalar ile etkinliği dikkat çeken yepyeni bir etken madde keşfedildi. Yeşil dudaklı midye!!!
Yeşil dudaklı midye yaklaşık olarak 400 milyon yıl önce ilk olarak ortaya çıkmıştır. Yeni Zelanda’da Maori yerlileri tarafından geleneksel beslenmede önemli bir yere sahiptir. 40 yıl önce yapılan araştırmada Māoris’in kıyı kesimlerinde yaşayanlarda, iç bölgelerde yaşayanlara göre artrit oluşumunun çok daha düşük olduğu gözlemlenmiş. Bunun üzerine çalışmalar devam etmiş ve özellikle artrit hastalarında, doğal bir anti-inflamatuar olan yeşil dudaklı midyenin ağrı ve enflamasyonu azaltmada ve yaşam kalitesini arttırmada etkili olduğu gösterilmiştir.
Yeşil dudaklı midye şu anda 6’sı bir arada kombinasyon şeklinde kullanıcıya sunulmakta. İçeriğinde krill yağı ve zerdeçal gibi anti-enflamatuar etkinlikleri gösterilmiş içerikler ile enflamasyonu giderirken ve c vitamini, bakır ve manganez gibi kemik, kıkırdak ve hasarlı dokularının onarım ve oluşumuna destek olan vitamin ve mineraller bulunmakta. Yeşil dudaklı midye, krill yağı ve zerdeçal enflamasyonu giderirken içeriğinde bulunan c vitamini, bakır ve manganez ise hasarlı dokuların onarımı ve yeni dokuların oluşumuna destek oluyor.
İyi bayramlar...
3 YENİ MESAJINIZ VAR
Kanseri Hedefleyen DNA Robotları Hazır
Japon araştırmacılar farelerde, kan yoluyla seyahat ederek tümörleri bulan ve kanserli hücrenin ölümünü tetikleyen ilacı bölgeye salan nanorobotlar kullandı.
Deri üzerine elektronik cihaz basabilen üç boyutlu yazıcı üretildi
Araştırmacılar, "Hareketi de algılayabilen bu yeni üç boyutlu yazıcı sayesinde savaş alanındaki bir askerin o an için gerekli olan bir güneş pili, kimyasal ya da biyolojik ajanları tespit etmek için geçici sensörler gibi elektronik cihazları direkt elinin üzerine bastırabileceğini belirtti.
Plastiği yiyen enzim geliştirildi
Japonya'da bir çöplükte keşfedilen enzim, plastik yiyerek ürettiği enerjiyle hayatta kalıyor. Bu plastik geri dönüşümünde bir devrim yaratarak plastiklerin daha verimli bir şekilde yeniden kullanılmasını sağlayabilir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
• Sarı kantaronun serotonin dengesinin korunmasında ve duygu durumu düzenlenmesinde yardımcı olduğunu
• Gingkobiloba’nın beynin daha iyi beslenmesine, baş-boyun kılcal dolaşımının düzenlenmesine ve yaşa bağlı oluşabilecek hafıza zayıflamasını azaltmaya yardımcı olabildiğini
• Hücrelerin sağlıklı çoğalması için B12 vitaminin gerekli olduğunu, kan yapımındaki önemli rolünün de buradan kaynaklandığını
• Resveratrol’ün siyah üzümün etkisinden sorumlu olan güçlü bir antioksidan olduğunu biliyor musunuz?