İklim krizinin etkileri ile orman yangınları, sel gibi afetlerin sayıları her geçen gün artıyor. Denizleri, ormanları, çevreyi korumak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için toplumsal sorumluluğumuzun farkında olmamız gerek
DUR DİYECEK OLAN BİZİZ
İklim ve çevre krizinin etkilerini artıran yanlış tüketim ve atık alışkanlıkları ile insan kaynaklı ihmaller ve dikkatsizlikler, ekolojik sistemde telafisi zor kayıpları beraberinde getiriyor. Çevre sorunlarının sorumlusu ve nedeni olduğumuz gibi buna dur diyecek olanlar da bizleriz.
KURUMLAR DA ÇALIŞIYOR
Sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları edinerek, farkındalık kazanarak ve çevre için harekete geçerek bireysel sorumluluğumuzu yerine getirebiliriz. Bu bilinçle sürdürülebilir projeler gerçekleştiren kurumlar, bir yandan doğayı korumak için çalışırken, bir yanda da kamuoyunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
ORMAN YANGINLARI İÇİN FARKINDALIK
YÜZDE 88’İ İNSAN KAYNAKLI
TEMA Vakfı’nın geçen yıl başlattığı Orman Yangınları Farkındalık Projesi insanların ihmal ve dikkatsizliklerinden kaynaklanan yangınların önüne geçilmesini hedefliyor. “Ülkemizde, son 25 yıldaki orman yangınlarının çıkış sebebinin yüzde 12’sinin doğal, yüzde 88’sinin ise kasıt, ihmal ve kaza ve sebebi bilinmeyen olarak tanımlanması yangınlarda insan etkisinin büyük olduğunu kanıtlıyor. 2000-2010 yıllarında yılda ortalama yaklaşık 2 bin orman yangını çıkarken, 2010 yılından günümüze bu sayı yüzde 28 artarak 2 bin 600’ü aştı. Orman varlıklarımızın yüzde 60’ı yangın riskinin en yüksek olduğu yerlerde yer alıyor.
ÇOK DİKKATLİ OLUNMALI
Bu durum da ülkemiz için hayati olan ormanların korunması adına yangınlara karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor” diyen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Orman alanlarında kesinlikle ateş yakılmamalı, izin verilen piknik alanları dışında piknik yapılmamalı, yakılan piknik ateşlerinin tamamen söndürüldüğünden emin olunmalı, ormana çöp, plastik, cam şişe ve cam parçaları atılmamalı, ormanlık alanlarda sigara içilmemeli, anız yakmaktan vazgeçilmeli, yangın riski görülen durumlarda ise hemen Acil Çağrı Hattı 112 veya Orman Yangını İhbar Hattı 177 aranarak ihbarda bulunulmalı” diyerek orman yangınlarının önlenmesi için vatandaşlara düşen sorumlulukları hatırlatıyor.
ORMANIN GÖZLERİ 11 YANGINA ERKEN MÜDAHALE SAĞLADI
7/24 KESİNTİSİZ GÖZLENİYOR
Anadolu Sigorta’nın Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü ile birlikte hayata geçirdiği “Ormanın Gözleri” projesi kapsamında bu yıl 4 yangın gözetleme kulesi daha devreye alınıyor. Proje kapsamında yangına erken müdahalede hayati bir önemi bulunan gözetleme kulelerinin yenilenmesini ve yeni insansız yangın gözetleme kuleleri yapımını gerçekleştiren Anadolu Sigorta, Muğla, Antalya, Çanakkale ve Adana’da hayata geçirdiği yüksek teknolojik donanıma sahip 5 kule ile 245 bin hektar orman arazisinin 7/24 kesintisiz gözetlenmesini sağlayacak.
‘ÇOK FAZLA YANGIN YAŞADIK’
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan, “Özellikle son iki yıldır hem ülkemizde hem dünyada çok fazla yangın felaketi yaşadık. Bu konuda hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Anadolu Sigorta olarak geçen sene devreye aldığımız Adana kulemiz 11 adet tehlike arz eden orman yangınının erken tespit ve takibini sağladı” dedi. Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan ise proje kapsamında, bu yıl 4 yangın gözetleme kulesinin daha tamamlanarak devreye alınacağını ve toplamda 5 kuleye ulaşılacağını söyledi.
TEMİZ ÇEVRE İÇİN ÇÖPÜNE SAHİP ÇIK
‘Dünya Yaşasın Diye çatısı altında tüm çalışmalarını doğa, insan ve ekonomi odaklı sürdüren Altınyıldız Classics ve temiz bir çevre için çalışan Çöpüne Sahip Çık Vakfı, İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı olarak temizlik ve farkındalık etkinlikleri gerçekleştirdi. İki şehirde yerel yönetimlerle iş birliği içinde düzenlenen çevre temizliği ve farkındalık etkinliği kapsamında İstanbul Maltepe Belediyesi ile Süreyyapaşa Gözlem Kulesi Koruluğu ve Ankara Yenimahalle Belediyesi ile Memlik Mesire alanı Altınyıldız Classics çalışanları tarafından temizlendi. Günün sonunda toplamda 282 kilogram çöp toplandı ve dönüştürülebilir atıklar geri dönüşüm merkezlerine gönderildi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YOL HARİTASI
Beymen, “Dünyaya Sözümüz Var” diyerek sürdürülebilirlik yol haritasını açıkladı. Beymen Group CEO’su Elif Çapçı, gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakma sorumluluğuyla hareket ettiklerini belirterek, “Sürdürülebilirlik yol haritamızı çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) stratejilerimiz çerçevesinde kapsayıcı, şeffaf ve ölçülebilir bir yaklaşımla belirledik. Modada sürdürülebilirlik kavramı; tasarımdan üretime, alışveriş alışkanlıklarımızdan kıyafet ve aksesuarlarımızın kullanım sürelerine ve geri dönüşü mlerine uzanan birçok alanı kapsıyor. Beymen Promise bizleri daha iyi bir gelecek vizyonu altında buluşturuyor. Sürdürülebilirlik yaklaşımımızı ortaya koyduğumuz manifestomuzda da ifade ettiğimiz gibi döngüsel modanın içinde, duyarlı, saygılı, adil ve eşitlikçi iş modellerimizle attığımız her adım, hayata geçirdiğimiz her proje, bu dünya için” dedi.
MARMARA’NIN SON OKSİJEN DEPOSU KORUMA ALTINDA
Türkiye İş Bankası, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı ile geliştirdiği “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesi ile Marmara Denizi’nin akciğeri niteliğindeki son deniz çayırları alanlarının korunmasını hedefliyor.
‘DÜNYA BİZİM GELECEK BİZİM’
Denizleri ve deniz kaynaklarını koruma; ekolojik dengeye ve sürdürülebilirliğe destek olma hedefiyle “Dünya bizim gelecek bizim” yaklaşımını benimseyen İş Bankası, Marmara Denizi’nin sağlığı için kritik öneme sahip son deniz çayırlarının haritalanması, üzerindeki atıklardan temizlenmesi ve korunması amacıyla “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesini gerçekleştiriyor. Projeyle ilgili olarak İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri Gamze Yalçın ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk’ten bilgi aldık.
DENİZLERİN AKCİĞERLERİ
Denizlerimizin geleceği için, deniz çayırlarının korunması için TÜDAV’la önemli bir yolculuğa çıktık diyen Gamze Yalçın, “Denizlerimizin oksijen deposu olan deniz çayırları kirlilik ve konuyla ilgili farkındalık eksikliği nedeniyle günümüzde oldukça azalmış durumda. Nasıl ki gezegenimizin akciğerleri olan ormanlarımızı korumak gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için önemliyse deniz çayırlarını yaşatmak da aynı ölçüde kritik. Deniz çayırları, oksijen üretim kapasitesine sahip oldukları için denizlerin akciğerleri konumunda bulunuyor ve denizsel organizmaya yaşam ortamı sağlıyor. Bu konuda yürütülecek çalışmalarda projenin kendisi kadar toplumda deniz çayırlarına yönelik farkındalığın ve bilincin artırılması da önem taşıyor” dedi.
BİLİMSEL BİLGİNİN ARTIRILMASI İÇİN
İş Bankası olarak Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı sağlamak için iş planlarında sürdürülebilirliği en üst düzeyde ve stratejik öncelikler arasında ele aldıklarını belirten Gamze Yalçın, “Sudaki Yaşam” amacına yönelik bilimsel bilginin arttırılmasına ve araştırma kapasitesinin geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. İlk olarak TÜDAV tarafından 3’üncü kez düzenlenen Marmara Denizi 2022 Sempozyumu’na ev sahipliği yaptık. Savaş Karakaş yapımcılığında önce müsilajın bölgedeki canlı yaşamına etkilerinin anlatıldığı ve çözüm önerilerinin sunulduğu “Bir Umut Marmara” belgeselini, ardından ilk bölümü kısa süre önce yayımlanan “Sudaki İzler Masmavi” belgeselini hayata geçirdik.
1 METREKARESİ GÜNDE 14 LİTRE OKSİJEN ÜRETİYOR
Posidonia oceanica deniz çayırları Akdeniz’de 11 ila 29 °C arasındaki sıcaklıklarda, tuzlu ve temiz sularda 0 ila 45 metre derinlikler arasında dağılım gösteriyor. Fotosentez ile suyun oksijence zenginleşmesini sağlayan bu çiçekli bitkiler; uzun yaprakları, yatay uzanan gövde ve kökleriyle sudaki askı yüklerini ve sedimentasyonu tutup zemin hareketlerini düzenliyor. 1 metrekare alanı kaplayan deniz çayırları günde 14 litre oksijen üretebiliyor; 1 hektarı ise yılda 1024 ton karbon tutabiliyor.
30 OKULDA EĞİTİM VERİLECEK
“Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesi ile Erdek, Paşalimanı Adası’nda deniz çayırlarının bulunduğu alanın sınırlarının belirleneceğini ve haritalanacağını aktaran Prof. Dr. Öztürk ayrıca, çayırların olduğu bölgelerden başta istilacı türlerden deniz salyangozu olmak üzere yabancı türlerin yapılacak dalışlarla toplanacağını ve ekosistemin yerli sahiplerine bırakılacağını ifade etti. Projenin kamuoyunu bilinçlendirme hedefi de bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, “İlk ve orta öğretim seviyesinde 30 okulda farkındalık eğitimleri vereceğiz. Marmara’da kalan son deniz çayırlarını korumak gelecek nesillere karşı bir sorumluluğumuz ve bunu yapmak için çaba gösteriyoruz” diye konuştu.
‘DENİZLERİ KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Diğer yandan deniz kirliliğini azaltacak yatırımlara finansman sağlamak üzere “Denizleri Koruyalım Kredisi”ni hazırlayarak, denizlerimiz için önemli kirlilik kaynağı olan atıkların önlenmesine katkıda bulunduk. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesindeki Deniz Bilimleri Enstitüsü’yle iş birliği yaparak Türkiye’de ilk kez kullanılan insansız su altı planörü glider cihazı Deniz Kâşifi’ni kendilerinin kullanımlarına sunduk. Önümüzdeki dönemde de denizlerimizin ve biyoçeşitliliğin korunmasıyla ilgili sorumluluk almaya devam edeceğiz” diye konuştu.
GELECEK NESİLLERE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ
Deniz çayırlarının ekosisteme sağladığı ekonomik katkının tarımsal alanların sağladığı faydadan daha fazla olduğunu belirten TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise, “Ömrünü tamamlayan Posidonia yaprakları akıntı ve dalgalarla kıyıda banketler oluşturur. Bu yapılar kıyı çizgisini korur, erozyonu önler pek çok deniz canlısının yaşamını sürdürmesini sağlar. Ayrıca, deniz zemininde sık çayırlar oluşturarak birçok canlıyı üzerinde barındırır ve otla beslenen canlıların besin kaynağını oluşturur. Tüm bunlara ek olarak barınma, korunma, yumurtlama ve üreme noktasında da birçok canlıya ev sahipliği yapar. Karbon tutma özellikleri sayesinde ise iklim değişikliği ile mücadele eder” dedi.