"Yürüyen Ceset Sendromu" kişinin kendi varlığını kavrayamaması olarak tanımlanıyor. Bu sendroma sahip kişiler öldüklerine ve kendilerinin var olmadıklarına inanıyor. Doç. Dr. Taha Can Tuman, Cotard Sendromu olarak bilinen hastalığın detaylarını anlattı.
Cotard sendromu, hastaların öldüklerine veya artık var olmadıklarına inandıkları, “yürüyen ceset sendromu” olarak da adlandırılan bir klinik tablodur. Kişinin kendi bedeni ile ilgili nihilistik sanrıların merkezi özellik olduğu nadir bir hastalıktır. Tipik olarak diğer altta yatan bozuklukların bir parçası olarak görüldüğü için tanı sistemlerinde belirli bir bozukluk olarak listelenmemiştir.
Cotard sendromu 1880 yılında Jules Cotard tarafından tanımlanmıştır. Cotard sendromu genellikle kişinin öldüğüne veya var olmadığına dair sanrılı bir inanç olarak tanımlanır. Cotard'ın kendisi, durum için birkaç açıklama sunarak, onun klasik zarar görme sanrılarından ayrımına odaklanmış ve bunun bir tür tersine çevrilmiş büyüklenmecilik olabileceğini öne sürmüştür. Yeni teoriler ise sağ hemisferik işlevlerde bir bozulma olduğunu ve bu bozulmanın muhakeme bozuklukları ile birleştiğinde algısal ve somatosensoriyel gerçek dışılık duygularına yol açarak var olmama inançlarını ortaya çıkardığını öne sürmektedir.
Cotard sendromu terimi, en karakteristikleri "öldüm" ve "iç organlarım yok" fikirleri olan, çoğunlukla hipokondriyak ve nihilistik sanrılar olmak üzere bir dizi klinik özelliği tanımlamak için kullanılır. Ayrıca, endişeli ve depresif duygudurum, lanetlenme ve ölümsüzlük sanrıları, dünyanın var olmadığına inanma, intihara ve kendini yaralama davranışları yer almaktadır. Hastalarda ciddi bir psikomotor retardasyon, kendisini öldürmek isteyen insanların olduğunu düşünme, gündelik ihtiyaçların inkar edilmesi ve yeme içme reddi, iç organlarının çalışmadığını düşünme görülebilir.
Literatürde bildirilen vakalarda, öldüklerini ya da ölmekte olduklarını, iç organlarının virüs, kurt ya da böcekler tarafından kemirildiği şeklinde belirtiler mevcut.
Cotard sendromu, psikiyatrik veya nörolojik hastalığı olan hastalarda ortaya çıkabilmekte ve psikotik depresyonun bu durumun gelişiminde önemli bir faktör olduğu öne sürülmektedir. Hastaların büyük çoğunluğunda depresif belirtiler bildirilmiştir. Bunun dışında şizofreni, madde kullanım bozukluğu, katatoni gibi hastalıkların gidişi esnasında ortaya çıktığına dair olgu bildirimleri mevcuttur.
Cotard sendromu nörolojik olarak ise başta serebral infarkt, beyinde frontotemporal bölgede küçülme, epilepsi, ensefalit, beyin tümörleri, travmatik beyin hasarı olmak üzere çok çeşitli tıbbi durumlarla ilişkilendirilmiştir.
Cotard sendromunun tedavisinde antidepresanlar ve antipsikotikler monoterapi ya da kombinasyon tedavisi olarak kullanılabilir. Ancak, Cotard sendromu için en çok bildirilen başarılı tedavi elektrokonvulsif tedavi olarak bilinen EKT’dir.
Bununla birlikte, Cotard sendromu, nadiren bildirilen ve yeterince araştırılmamış, anlaşılması zor bir durum olmaya devam etmektedir.