Eşsiz doğası, köklü tarihi, gastronomisi, mavi bayraklı plajları, kendine has köyleri, festivalleri ve kültürel yapısıyla eskinin küçük kasabası Urla; artık yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da en keyifli gezi rotalarından… Bu güzel Ege kasabasının tarihi ise M.Ö. 6000’lere kadar dayanıyor.
Ege’nin parlayan yıldızı Urla’daki Klazomenai antik kentindeki kalıntılar arasında yer alan zeytinyağı işliği ise tanımlanabilen en eski zeytinyağı üretim tesisi. Arkeolojik kazılarda elde edilen kadehler, üzüm salkımlı sikkeler ve daha birçok materyale dayanarak Urla’nın antik dönemlerden beri bağcılıkta da önde olduğunu söylemek mümkün. Hayata geçirilen “Bağ Yolu” projesiyle yeniden eski günlerine dönen Urla; sadece deniz tatili yapmak için değil; butik bağ evlerini ziyaret etmek ve her yönüyle bir Ege serüveni yaşamak isteyenlerin uğrak yerlerinden biri… Bu projenin hayata geçmesiyle Urla’yı ziyaret edenler “İtalya’nın Toskana’sı varsa bizim de Urlamız var” diyor. Tarihi bilgilere doymak, antik toprakların üzerinde gezmek ve üzümlerin tadına bakmak için muhteşem bir deneyim sunuyor Urla.
Bunun için ise en uygun ağustos-eylül aylarında yapılan bağbozumu dönemi. Halk arasında zeytine yağın, üzüme balın düştüğü gün olarak kabul edilen ve 2 bin 700 yıl öncesine tanıklık eden “Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri” üzümün gelin olduğu zaman diye de anılıyor. Festivalde bütün yıl boyunca emek verilerek yetiştirilen üzümler üreticiler tarafından toplanarak davul ve zurna eşliğinde katılanların beğenisine sunulurken, en iyi üzüm üreticisi seçiliyor, ardından üzüm sıkımı yapılıyor. Şenlikler halk dansları gösterileri ve konserlerle renkleniyor.
FESTİVALLER KENTİ
Urla’da hemen hemen yılın her ayı bir festivale denk gelmek mümkün... Urla’ya yolunuz martta düşerse çeşit çeşit yöresel otların, baharda canlanan doğayla dans eden denizin eşlik ettiği bir şenliğe denk gelirsiniz: Mart Dokuzu Ot Festivali. Nisanda ise “Urla Sakız Enginarı”nın tanıtımı için her yıl Uluslararası Urla Enginar Festivali düzenlenir. Festivale Türkiye’nin dört bir köşesinden akın akın gelen ziyaretçiler sayesinde Urla en renkli zamanlarından birini yaşar. ‘Mayıs ayına kaldık’ derseniz bu kez de Urla’nın Barbaros Köyü Oyuk (Korkuluk) Festivali ile keşfe çıkarırsınız içinizdeki çocuğu… En güzel korkuluk yarışması, en güzel avlu ve yemek yarışmaları ile unutulmaz bir deneyim yaşarsınız. ‘Nohutalan Kavun Festivali’ ise her yıl ağustosta yapılır. En iyi kavun yarışması ve canlı müzik eşliğinde düzenlenen festivalde, ziyaretçiler hem eğlenceye hem de kavuna doyar. Kokusuyla ünlü susuz kavunları üreticilerin stantlarını süsler ve her yıl festival süresince 1500 tane civarında, yani 5 tona yakın kavun satılır. Arnavut böreği şenliği, uçurtma şenliği, yelken ve enduro yarışları, caz festivali, köy tiyatroları şenliği, tohum takas şenliği ve edebiyat günleri gibi yılın 12 ayı etkinliklerle doludur Urla. Necati Cumalı Anı ve Kültür Evi, Sanat Sokağı, Malgaca Pazarı, Tarihi Arasta Çarşısı, Artidi Köşkü, Arkas Sanat Urla, Mustafa V. Koç Deniz Arkeolojisi Merkezi, İskele bölgesi kadar Özbek, Barbaros, Balıklıova, Bademler gibi köyleri de farklı yolculuğa çıkarır ziyaretçilerini.
ZEYTİNYAĞININ TARİHİ BU MÜZEDE
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Levent Köstem ve eşi emekli biyoloji öğretmeni Güler Köstem tarafından Urla Uzunkuyu’da kurulan Zeytinyağı Müzesi’nde zeytinyağının binlerce yıllık serüvenine tanık olmak mümkün. Toplam 20 bin metrekarelik alan içinde 5 bin 650 metrekare kapalı alana sahip müze kompleksinde; Teknoloji Müzesi, Sabun, Hijyen ve Temizlik Müzesi, modern zeytinyağı fabrikası ve deposu, zeytin ve zeytinyağı bilgilendirme bölümleri, ahşap ve seramik atölyeleri bulunuyor. Müzenin ön bahçesinde bir arboretum oluşturma mantığıyla bölgede yetiştirilebilen tüm ağaç türlerini diktiklerini belirten Köstem, arka bahçedeyse özellikle Ege Bölgesi zeytin türleriyle Anadolu zeytinciliği türleri koleksiyonunun yer aldığını belirtiyor. Müze içerisinde bulunan Polima Urla Müze Restoran’ın ise sadece bir restoran değil aynı zamanda sürdürebilir bir mutfak ortaya çıkarmak için üretilen bir proje oduğunu belirten Dr. Levent Köstem, son olarak da Urla Köstem Otel ile misafirlerini yeşilin doğasıyla buluşturduklarını söylüyor.
KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜNDE YERELDE KALKINMA
Urla’da kadınların liderliğinde hayata geçirilen proje Türkiye’ye örnek olacak nitelikte. 2014’te 80 kadın ile yola çıktıklarını söyleyen Urla Kadın Kooperatifi Başkanı Sibel Uyar, sürdürülebilir yerelde kalkınma hedefleri kapsamında çalıştıklarını dile getiriyor. Yerelde yetişen coğrafi işaretli Urla sakız enginarı, Bornova kınalı bamya gibi ürünleri yereldeki kadınlarla, ortaklarıyla birlikte işleyerek ürünlere katma değer kazandırıldığını söyleyen Uyar, “2017’de tescil edilen Urla Karya ile ürünlere değer kazandıran kooperatifimizin, satışlarını da artırmayı başardık. Çanak enginar, enginar marine, enginar mezesi, püresi, sirkesi, suyu, bebek enginar konserve, glutensiz ürünler, erişte, reçel, sos çeşitleri gibi lezzetleri gıda mühendisi kontrolünde üretip Urla Karya markası ile Avusturya ve Dubai’deki firmalara da sevk ediyoruz” diyor.
KARANTİNA ADASI
Urla kıyılarında bir de “Karantina Adası” bulunuyor. Burası, dünyada ayakta kalmayı başarmış olan üç tahaffuzhane adasından biri. Ada, salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için Osmanlı İmparatorluğu döneminde gemiyle yolculuk yapanların karantina sürelerini geçirmeleri ve gerekli sağlık önlemlerinin alınması için kullanılmış. Ticaret ve yolcu gemileri adaya yanaştıklarında; yolcular ve gemi personeli gemiden indirilirerek ilaçlı sularla duş aldırılır, kıyafetleri yüksek sıcaklıklarda yıkanırmış. Kontrol esnasında hasta olanlar tespit edilirse de gemiler uzaklaştırılır ve karantinada tutulurmuş. Bugün adayı kıyıya bağlamak için bir yol inşa edildiğinden, kısa bir yürüyüş ile ulaşmak mümkün.
YILDIZLI ŞEFLERDEN LEZZET ŞÖLENİ
Özellikle İzmirliler iyi bilir: Eskiden “Urla’da ne yiyelim” sorunun cevabı beldenin alamet-i farikası katmerdi. Otlu, kıymalı ve patatesli harçlarla hazırlanan, tül gibi bir hamurun kat kat açılması ile hazırlanan katmeri yemek için bile Urla’ya gitmeye değerdi. Bir de taze balık ve deniz ürünlerinin daimi adresi Urla’ydı. Ancak son yıllarda Urla, katmerin kat be kat ötesine taşıdı lezzet yolculuğunu. Artık birbirinden değerli şef restoranları ve işletmeleri ile başlı başına bir gastronomi rotası olan Urla, Michelin Yıldızlı işletmeleriyle de parlıyor! Mübadelenin izlerini taşıyan göçmen yemeklerine sık sık rastlayacağınız bu sahil kenti, sebze ve et yemeklerinin harmanlandığı birçok farklı lezzeti mutfağında barındırıyor. Doğanın sunduğu güzellikleri lezzete çevirerek son yıllarda gastronomisiyle adından sıkça söz ettiren Urla, şef restoranları ve bağ rotasıyla bu konudaki başarısını hızlı adımlarla ilerletti. Küresel restoran değerlendirme sistemi Michelin Rehberi’nin 2024 seçkisinde toplam 6 yıldız alan Urla mutfağı, yüksek harcama düzeyiyle dikkati çeken gastronomi turizminde iddiasını artırdı. İzmir’in gastronomi üssü olarak tanımlanan Urla’da; OD Urla, Vino Locale ve Teruar Urla restoranları “yıldız” alırken sürdürülebilir mutfak çalışmaları nedeniyle de OD Urla, Vino Locale ve Hiç Lokanta “yeşil yıldız” ile ödüllendirildi. Şüphesiz ki bu başarının yakalanmasında en önemi unsur; Urla’daki restoranların bir bölümü kendilerine ait olan tarlalarda yetiştirilen ürünleri doğrudan sofraya taşıması. En üst kalite seviyesini gösteren yıldızın yanı sıra sürdürülebilirliği gösteren ‘yeşil yıldız’ın da ilçenin tarımsal gelişimine önemli etkileri olacak hiç şüphesiz. Tarımsal üretimin önemli olduğu bölgenin çiftçileri de “tarladan sofraya“ konseptiyle daha büyük bir ekonomik kalkınmaya sahip olacak.