İzmir’de aday belirlerken ince eleyip sık dokuduklarını belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ilerleyen süreçte doğru karar verdiklerini gördüklerini vurguladı. “Rakip ittifak ile bizim ilçe adaylarını tartıya koysanız bizimkiler çok ağır basar” diyen Hamza Dağ, büyükşehirde de durumun farklı olmadığını söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, genç yaşta politikaya atılan siyasetçilerden. 2011 Genel Seçimleri’nde 31 yaşındayken milletvekili olduğunda meclisin en gençlerinden biriydi. O tarihten bu yana Ankara ve İzmir arasında adeta mekik dokuyan Dağ ile güneşli bir İzmir gününde, yaklaşan yerel seçimleri konuştuk.
■ Çok genç yaşta siyasete başladınız. Bu durumun olumlu olduğu kadar olumsuz tarafları da var mı?
Siyasete gençlik kollarında başladım. Üniversite, lise yılları siyasette hep yer aldım. 31 yaşında milletvekili oldum. Genç yaşta vekillik güzel bir şey ancak sürekliliği de önem arz ediyor. Siyaset uzun bir iş ve uzun bir uğraş, uzun bir çaba, uzun bir yol... Sürekli olarak beyninizin dinç olması, fiziken dinç olmanız, etrafınızın dinç olması gerekiyor. Dolayısıyla iyi yönetilmezse uzun vadede ciddi risk oluşturan bir husus. Bugüne kadar iyi yönettiğimiz kanaatindeyim. Öbür taraftan da genç yaşta vazifenin bir yerinde olmak, yaşadığınız şehre bir şeyler katmak anlamında büyük imkan veriyor. Bulunduğunuz sürede iyi değerlendirmeniz lazım. Biz de iyi değerlendirmeye gayret ediyoruz.
■ İzmir’e hükümet olarak hizmette bulundunuz ama ‘Bunca yıldır siyaset yapıyorum bu seçimden sonra artık bir de İzmir’e belediyecilik anlamında da hizmet edelim’ diye hayıflandığınız oluyor mu?
Benim en çok hayıflandığım konu o. Eminim bu konuda benden daha fazla hayıflanan da Binali Yıldırım. Gerçekten ben hep şunu söylüyorum: Bizim bir elimiz oldu. 1 Nisan’dan sonra da bir elimiz olacak. Yani bizim iktidar elimiz olacak. Biz iktidar elimizle İzmir’e veya Türkiye’ye belediyeler elimizde olmasa da, belediyeye ihtiyaç duymadığımız zamanlarda yapacağımız hizmetleri devam ettireceğiz zaten. Bu noktaya kadar da yaptık. Konak Tüneli’ni kısmen belediyeye ihtiyaç olsa da, biraz gecikmeli de olsa çözdük. Belkahve Tüneli, Sabuncubeli Tüneli, Bayraklı yolları, havalimanı yolları, DSİ, göletler, barajlar... Bunların birçoğu bizim iktidarın yapması gereken işlerdi. Ama bazı işler var ki bir ele daha ihtiyacınız var.
■ En çok hangi taleplerle, yakınmalarla karşılaşıyorsunuz?
Mesela çevre mahallelerde vatandaş bir siyasetçiyi gördüğünde istediği şeylerden biri okul. Tamam okul bizim vazifemiz. Ama okulu yaparken belediyeyle imar meselesini çözmeniz lazım. Vatandaş bizden TOKİ’yi istiyor. Ama TOKİ’nin öncesinde belediyeyle birlikte yürütmeniz gereken işler var. Koordineli çalışmak zorundayız. Yani el ele vermek durumundayız. Mesela körfez geçişi. 8 senedir projesi her şeyi tamamlanmış ama mesafe katedemedik. Niye? Bir el daha lazım. 5 sene önce bunları adayken konuştuk. Ne yazık ki o zaman belki bir takım dokunuşlarla düzelecek hususlar bugün zor hale geldi. 5 sene daha bu sorunların üzerine gitmezsek ve sorunları halı altına sürüklemeye devam edersek, 5 sene sonra çözmek imkansıza yakın olacak. Bu seçim gittiğim yerlerde herkese bir nevi yalvarıyorum. Çünkü kendimiz için bir oy beklentimiz yok. Ama iktidarın milletvekili olarak, bir genel başkan yardımcısı olarak, Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısı olarak, ‘Bizim burada yetki ve sorumluluğumuzu artırın’ diyoruz. Bir yere gittiğimde ‘Rögar patladı, evimi lağım bastı’ diyen o vatandaşa ‘Bu belediyenin sorunu’ diyemiyorum. Vatandaş ‘İktidarsınız halledin işte’ diyor. Ama ne yazık ki belediyelerle alakalı olduğunu biz biliyoruz.
“DEĞİŞİM TALEBİ VAR”
■ Peki İzmirli seçmene mesajınız nedir?
Bir; hizmete oy verin. Bu bir yerel seçim. Mutlaka bugüne kadar partileriniz oldu, genel seçimlerde o partilerinize tercihlerinizi kullandınız. Ama bu yerel seçimde hizmete oy verin. İki; İzmir üzerinde bir tehlikeli oyun var bu tehlikeli oyunu bozun.
■ Sürekli sahadasınız. Seçim çalışmaları nasıl gidiyor, sahada durum nasıl?
Açıkçası bayağı keyif alıyoruz. Bir kere kampanya dönemi gerçekten uzun bu seçimde. 24 Haziran’da seçmenle bu kadar yoğun temas etme şansımız olmamıştı. Kampanya döneminin uzun olması bizim için bir avantaj. Şu anda en azından daha çok hemşerimize temas etme imkanı buluyoruz. İlçe adaylarımız, büyükşehir adaylarımız... Bir değişim talebini sahada görüyoruz. CHP ‘Biz aday değiştirdik ‘diyebilir, diyorlar da... Ama buradaki değişim talebinin sadece aday değişimi olmadığını görüyoruz. Son süreçte yaşananlarla ilgili ciddi bir endişe olduğunu da gözlemleyebiliyoruz. İzmir’de yaşayan CHP’li seçmenin de HDP’li seçmenin de ‘Bu vatan bölünsün mü’ dediğimizde HDP’ye oy verenler de dahil, yüzde 98’in ‘Bu vatan bölünsün’ demeyeceğinden eminim. Çukur eylemlerini desteklemediklerinden eminim. Oraya kayyum atandığında ‘Evet bu doğru oldu’ dediklerinden de eminim. Ama şu anda öyle bir büyükşehir belediye başkan adayı var ki hendek eylemlerini destekleyen, kayyum atamasını eleştiren bir başkan adayı. Bu İzmir’in geleceği için tehlikeli bir durum. Bunu birçok CHP’li arkadaşımla da konuşuyorum, bu tehlikeli bir oyun.
“İZMİR’DE YAŞIYORUM”
Bununla alakalı psikolojik bir harekat başlatıldığı dönemde o psikolojik harekata destek veren birinin Büyükşehir Belediyesi’nin imkanlarını elde ettiğinde yapabileceklerini ben düşünüyorum, tahmin ediyorum. Ama İzmir’de CHP’ye oy veren, HDP’ye de oy veren, vatanını seven, bu vatanın birliğini isteyen, bölünmesini istemeyen seçmenin de; sandığa gittiğinde, o kabine girdiğinde, 50 gramlık pusulayı eline aldığında, bunu düşünmesi lazım. Ben İzmir’de yaşıyorum, İzmir’de yaşamaya devam edeceğim. Biz Aziz Kocaoğlu’nu eleştirdik, hizmet noktasında eleştirdik ama biz Aziz Kocaoğlu’nu vatanseverlik konusuyla eleştirmedik. Kişiliği konusuyla hiç eleştirmedik. Hizmet konusunda daha iyi olmasını söyledik. Bunu bugüne kadar CHP’ye oy vermiş olanlara söylüyorum. ‘Evet ya sen haksızsın’ diyemiyorlar. Bir de Aziz Bey’in adaylık süreci. Bunu da sorguluyorum. Aziz Bey 1 Ekim’de aday olmayacağını açıkladı. Parti meclisinde Tunç Soyer’in adaylığı öne sürüldüğünde Aziz Bey soluğu Ankara’da aldı ve aday adayı olduğunu açıkladı. Aziz Bey’e o zaman sordular. ‘İzmir üzerinde tehlikeli bir oyun var ben o oyunu bozdum’ dedi. Ama bozamadı. Bir sonraki parti meclisinde aynı kişi aday gösterildi. Ben buradan gerçekten soruyorum: bu tehlikeli oyun ne? Tarihte kimseye nasip olmaz 14 sene İzmir Büyükşehir Başkanlığı yapmış. Belediye başkanlığında son 3 haftasını yaşıyor, tarihi sorumluluğunu yerine getirmesi lazım. Yeni adayın çok renk, çok ses derken neyi ifade ettiğinin anlaşılamaması bu.
■ İzmir adaylarını belirlerken öne çıkan özellikler ne oldu?
Örneğin kadın kotasına önem verdiğiniz kadın aday sayısından belli oluyor... 25’ini biz belirledik. 5’ini MHP belirledi. İlçe adaylarımız noktasında baktığım zaman Allah’a hamd olsun şu ana kadar ‘Şurada hata yapmışız’ demedik. Hiç kimse de bize gelip ‘Adayınızı şurada yanlış belirlediniz’ demedi. Gerçekten çok mantıklı, rasyonel bir belirleme süreci oldu. Duygusal olmuş olsaydık, yıllardır iyi arkadaşlık kurduğum insanlar vardı... Ama biz doğru olana baktık. Rakip ittifak ile bizim ilçe adaylarını tartıya koysanız bizimkiler çok ağır basar. Bugüne kadarki mesleği, şehre hakimiyeti noktasında birçok yerde iki aday yarışıyor, keşke seçmenin tamamı 2 adayı karşılaştırsa. Her ilçede 30’u da aynı iddiada. İki adayı şöyle siyasi partilerini bu seçimde bir kenara koyarak aynı kefeye koysunlar. Tamamında bizim adaylarımızın tartıda çok ağır basacaklarından gerçekten hiç şüphem yok. Bu konuda da çok ciddi araştırma yaptık. Defalarca sahaya arkadaşları gönderdik, sahadaki raporlarını inceledik. Bir de tabi Ar-Ge birim başkanlığı olunca, her ilçemizle ilgili çok defa anket yaparak bu kararları verdik. Karar verme sürecinde de Sayın Cumhurbaşkanımız bize güvendi, önemli bir insiyatif ortaya koydu. Hemen hemen tamamında doğru bir noktada karar verdiğimizi görüyorum. Mesela Konak ve Karşıyaka’da kadın adaylarımız var. Biri mimar, biri şehir plancısı. Ve ikisi de hayatını İzmir’de geçirmiş; siyaseti iyi bilen, şehri iyi bilen isimler. Konak ve Karşıyaka’nın kadın seçmenleri iki kadın adayımıza destek vermek suretiyle Konak ve Karşıyaka’ya kadın eli değmesini sağlayacak. Bu hanımefendilerle birlikte önümüzdeki 5 sene çok daha güzel Karşıyaka, çok daha güzel bir Konak, daha güzel bir İzmir göreceğiz.
“NİHAT BEY’İN DENEYİMİ YETER”
Ya büyükşehir?
İzmir’de yaşayıp İzmir’i bilen biri olarak İzmir’in en temel manada iki şeye ihtiyacı var: 1-Şehrin temel sorunlarını çözüme kavuşturacak belediye başkanlığı tecrübesi olan biri. 2- Şehrin ekonomisi.
Genç işsizlikte Türkiye ortalamasının üstündeyiz diyoruz her seferinde ve bunu da yaşıyoruz. Şehrin ekonomisini de daha fazla ileriye götürecek, yeni organize sanayi bölgeleri, yeni serbest bölgeler, sağlık turizmi, yaz turizmi gibi konuları artıracak ve bu konuda projelerin önünü açacak kişiye ihtiyacımız var. Tunç Soyer de belediye başkanlığı yaptı ama 43 binlik bir ilçede 10 sene görev yaptı. Oradaki çalışmalarında da birçok konuda eksikliğinin olduğunu görüyoruz. Nihat Zeybekci ise Denizli’de büyükşehir belediye başkanlığı yaptı. Herkesin takdir ettiği hizmetler yaptı. İkincisi; zaten ekonomiyi daha da geliştirme, artırma konusunda Tunç Soyer’in fazla bilgi birikimi olduğunu düşünmüyorum. Ekonomi bakanlığı da yapan Nihat Bey’in özellikle dış ticaretle alakalı konularda büyük bilgi birikimi var. Organize sanayi bölgeleriyle daha da genişleyen bir istihdam alanı, turizm ile de yeni iş alanları gibi birçok projeleri var. Eğer 31 Mart’ta İzmirli hemşerilerimizin desteği olursa, iki adayı tartıya koyduğumuzda ağır basan birçok özelliği var.