CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile memleketi Manisa’da buluştuk. Manisa sokaklarında birlikte yürürken en dikkatimi çeken şey; Özgür Özel’in karşılaştığı birçok kişiyi aile fertlerine kadar tanıması oldu. Son seçimde Manisa’yı kazanmanın verdiği gururla, “Eskiden partililer, CHP orada hep kazandığı için “İzmir’in meltemi, Manisa’yı da ısıtacak’ derdi. Bu seçimde biz burada yüzde 60 aldık, İzmir yüzde 50 aldı. Bu sefer Manisa’nın poyrazı İzmir’i serinletti” dedi.
Neredeyse her hafta sonu doğup büyüdüğünüz, siyasete başladığınız memleketiniz Manisa’ya geliyorsunuz. Ailenize bağlılığınız mı, yoksa buradan ülke siyasetine bakmak mı sebebi?
İlk milletvekili olduğum 4 yıl boyunca da böyleydi. 4 gün Meclis’te 3 gün mutlaka seçim bölgemdeydim. Rekorlarım var. Bir gecede 4 farklı ilçede 9 farklı düğüne gitmişliğim var. Katılmadığım cenaze, gitmediğim taziye çok nadirdir. Dedelerim, dedemin babası hepsi buralı. Bu yüzden de tanımadığım aile, beni de tanımayan kimse pek yoktur. Şu Spil Dağı’nı 15 gün görmesem, kardeşim Barış’ı görmemişim gibi burnumda tüter. Yazın anneannemin köyünde 1 ay geçiririm. 12 yaşında traktör kullanmayı öğrendim. Üreticinin ne sorunu olduğunu, zararlı otun ne zaman çıkacağını, yağmurun ne zaman zarar vereceğini onlar kadar iyi bilirim. Eskiden sadece Bülent Arınç vardı Manisa’ya hakim bilinen siyasetçi. Onun o tekelini kırmak için pozitif bir rekabete girişmiş olduk. 2011’de 64 belde belediyesi vardı. Parti ayırmadan başkanların hepsini ziyaret eder, sorunlarını Ankara’ya taşırdım.
O zaman emeklerinizin karşılığını bulmasına yani Manisa'nın seçim sonuçlarına sevindiniz diyebilir miyiz?
Manisa’da partinin, yüzde 6 oy aldığı seçimleri yaşadım. Genel başkan olduğumda ise yüzde 60 oy aldık. Hep İzmir daha çok oy alırdı. İl başkanları; 'İzmir’in meltemi Manisa'yı da ısıtacak. İlerde Manisa’yı da alacağız İzmir’in katkısıyla’ derlerdi. Bu defa İzmir yüzde 50 aldı, biz yüzde 60. Mitingde il başkanı ‘İzmir’in meltemi’ falan derken elinden mikrofonu kaptım dedim ki; ‘Yok öyle yağma bu sefer Manisa’nın poyrazı İzmir’i serinletti.’ Burada 2 ilçe dışında tüm ilçeleri aldık. Benim için bundan büyük bir keyif yok. Adayımız Ferdi Bey de doğru karardı. Her anket daha iyi geldi. ‘Bu iş, yüzde 50’nin üstüne çıktı’ dediğimde eşim bile inanmadı. Bizim için şaşırtıcı olmadı ama Türkiye’nin en çok konuştuğu seçim sonucu oldu.
Özgür Özel, eşi Didem ve kızı İpek ile…
Eşiniz Didem Özel hep Manisa’da mı? Onu sizinle çok görmüyoruz.
13 yıldır milletvekiliyim hâlâ Ankara’da bir evim yok. Misafirhanede kalıyorum. ‘Niye ev tutmuyorsun?’ dediklerinde, ‘Burada evim olursa Manisa’dan kopacakmışım gibi geliyor’ diyorum. Eşim, Manisa’da kalıyor. Biz, üç kişiyiz; kızım İstanbul’da okuyor, eşim burada eczanesinin başında. Eczanesini, Ankara’ya taşımayı hiç düşünmedik. Resmi ve dini bayramlarda Manisa’da olurum. 1 gün ailemle geçirsem, 2-3 gün örgütlerle bayramlaşırız.
Manisa’da neler yaparsınız?
Annem ve babamı hiç ihmal etmem. Annemin yemeğinden bir öğün yemek isterim. Mesela bu akşam; eşim ve kardeşim ile onlarda yiyeceğiz. Arkadaşlarıma çok bağlıyım. Yaz tatillerini hâlâ birlikte yaparız. Manisa’da siyasete üç kişi başlamıştık. Hâlâ birbirimizi bırakmayız. Spil Dağı’na fırsat buldukça giderim. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden 2 yıl önce tahta çıkmak için buradaki saraydan giderken ayrıldığı yer var. Orada Fatih, “Beni seven arkamdan gelsin” demiş. Gençlik Kolları Kurultayı’nı Manisa’da yaptık. Fatih’in gittiği yere gittim ve onlara “Beni seven arkamdan gelsin!” dedim. Mesir Festivali, 485 yıllık gelenek. Dünyanın, mesiri mutlaka tanıması lazım. Manisa’ya aşığım ve Manisalıları da çok seviyorum. Temiz hava alabileceğim, arkadaşlarla sohbet edebileceğim, esnafla sohbet etmek için çarşıda insanların arasına karıştığım zamanları seviyorum.
FİZİKİ DEĞİŞİM ÇOK YAKIŞMIŞ
Meral Akşener’in hem fiziki hem de siyasi değişimini nasıl buluyorsunuz?
Değişim her zaman iyidir. Fiziki değişim, Meral Hanım’a yakışmış. Değişimden yanayız. Meral Hanım’ı bayramda da Anneler Günü’nde de aradım. Bana zaman zaman kızsa da ona hep ablakardeş olarak davranmayı seçtim. Fakat siyaseten bir değişim olup olmadığına kendi ağzından duymadan inanmamak lazım. İYİ Parti’de meşru muhatabımız bir dönem nasıl Meral Hanım’dı şu anda ise Müsavat (Dervişoğlu) Bey’dir. Geçmişte de ilişkilerimiz çok iyiydi. Benim iki temel görüşüm var hiç yanıltmaz. Birincisi; muhalefete muhalefet eden kaybeder çünkü iktidara hizmet eder. İkincisi de; eski dosttan düşman olmaz.
GENÇLERİN GÖZÜNÜN FERİ SÖNMÜŞTÜ
'Keşke genel başkanlığa daha önce soyunsaymışım’ dediniz mi?
Daha önce genel başkan olmayı düşünmedim. Her şeyin bir zamanı ve gerekliliği var. Keşke genel başkan olmam gerekmeseydi, keşke seçimi kazansaydık da ben genel başkan olmasaydım. Kaçınılmaz oldu. Tek hayalim Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında CHP’yi iktidar yapan kadronun içinde olmak. Seçimler kazanılsın diye her şeyi yaptım. Adaylardan çok, en çok çalışanlardan biri bendim herhalde. Büyük umutsuzluk ve duygusal kopuş yaşanıyordu. 28 Mayıs’tan sonra gençlerin gözlerinin feri söndü. ‘Gözüm açık gitmesin bir iktidar göreyim’ diyen yaşlı grubunun sokaklardan çekildiğini, omuzlarının yere düştüğünü gördüm.
Bunu mitinglerde mi gördünüz?
Ben sonradan fotoğrafları büyütüp insanların yüzüne bakıyorum. Arkadaşlara soruyorum ‘Mutlular değil mi?’ diye. Şu an mutlular. O dönem şunu gördüm; biz bir şey yapmasak parti perişan olacaktı. AK Parti, Türkiye’deki tüm belediyeleri alacaktı. İzmir’i bile. Bu duyguma ortak olan ilk kişi Ekrem İmamoğlu’dur. O, biraz daha kamuya açık söyleyince oturup konuştuk, ’Böyle giderse bırak İstanbul’u, Türkiye’yi kaybediyoruz’ dedi. Ben de ‘Manisa’yı kazanma ümidimiz varken şu anda İzmir’i kaybettik’ dedim. Bir şey yapmayıp beklersek çok ağır bir ceza geliyordu. Benim inandığım bir şey var; değişenle değişmeyen yarışırsa, değişen kazanıyor. O süreçte, böyle bir değişim olacağına kimse inanmıyordu. Oylarımız yüzde 14’e düşmüştü. Sonuç olarak geniş baktığımda ‘keşke’m yok. Doğru zamanda doğru kararlar verdik.
KEMAL BEY’İN YANINA GİTTİM
Önceki akşam Adana’da Kemal Kılıçdaroğlu ile düğüne katıldınız. Aranızda özel bir konuşma geçti mi?
1 ay önce de yemek yemiştik. O günden sonra telefon görüşmemiz olmuştu. Ama ilk kez; Adana’da bir araya geldik. Ben mitingden geldim, kendisinin de otelde olduğunu öğrendim. ‘Sayın genel başkan uygun görürse yanına gideyim, salona birlikte inelim’ dedim. Gittim kısa bir sohbet ettik. Salona birlikte girdik, nikah şahitliği yaptık, düğüne katıldık. Sonra kendisini aracına kadar uğurladım. Çok özel bir şey konuşmadık kısa değerlendirmeler yaptık. Torunlarından birinin adı İpek, benim de kızımın adı. Kardeşimin adı da, diğer torununun adı Barış. O, kızımı sordu ben torunlarını sordum.