Banu ŞenZulümden huzura

HABERİ PAYLAŞ

Zulümden huzura

Dünyanın gözü Ukrayna’daki savaşa çevrilmişken Suriye’de Mart 2011’de başlayan iç savaşın üzerinden tam 11 yıl geçti. Suriyeli Ej Jusur Araştırma Merkezi’nin harita ölçümlerine göre halihazırda Rusya ve İran destekli Esed rejimi güçleri ülkenin yaklaşık yüzde 63 civarında alanına hakim. Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 11’i askeri muhalifler ve rejim karşıtı silahlı grupların elinde bulunuyor. Terör örgütü YPG/PKK, ülke topraklarının dörtte birini işgal ederken DEAŞ’lı teröristler ise Humus, Deyrizor ve Rakka’daki çöllerde sürekli yer değiştirerek varlık göstermeye çalışıyor.

Haberin Devamı

Zulümden huzura

TEL ABYAD YENİDEN DOĞDU

Türkiye’nin, güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmasının üzerinden ise nerdeyse 2.5 yıl geçti. 9 Ekim 2019’da başlayan harekatla, 4 bin kilometrekareden fazla alana yayılmış yaklaşık 600 yerleşim yeri terörden arındırıldı. Tel Abyad ilçesi açılan projelerle adete tekrar doğdu.

POSTA BÖLGEDE

Posta Gazetesi, terörden arındırılan ve hayatın normale döndüğü Tel Abyad’a 11 yılın geride kaldığı geçen hafta, Türkiye’nin sınır kapısı Akçakale’den girdi. Bölgede günlük hayat eskiye oranla normale dönmüş. Dükkanlar açık, sokaklar kalabalık, araç trafiği hareketli, okullar, hastaneler yeniden açılmış. Ancak çocukların gözlerinde, o günleri yaşayanların hafıza ve yüzlerinde hâlâ o acı ve korku, ürkek anılar duruyor.

DEAŞ CEHENNEMİNİ YAŞADILAR

Halk Eğitim Merkezi’nde Türkçe öğretmenliği yapan Esra Muhammed Dede de (27) onlardan biri. Türkmen köyü olan Dedeler’den olan Esra Muhammed Dede savaş başladığında Halep’te lise öğrencisiymiş. Savaş başlayınca ailesiyle Tel Abyad’daki köylerine dönmüşler. O günlerde yaşadıkları dehşeti ve bugünü şu sözlerle anlatıyor:

‘GELİRLER DİYE KORKUYORUZ’

“Hayatımız altüst oldu. Ekmek, su bulunmuyordu. Bölgeye DEAŞ girince hiç dışarı çıkamamaya başladık. Sokağa çıkıyoruz, kesik baş var, kesik kol var. Gözümüz gözükse kadınlara, eşlerine dayak atıyorlardı. Çocuklara bile dayak atmaya başladılar. Kadınları esir aldılar. Kapını çalıyorlar ‘Evde kızın var mı’ deyip kızı alıp götürüp DEAŞ’lılarla zorla evlendiriyorlardı.

Haberin Devamı

Sonra gittiler. Hafızamızda kazılı. Silmeye çalışıyoruz. Çok korkuyoruz, tekrar gelmelerini istemiyoruz. Geçenlerde Haseke’de bir hapishaneden DEAŞ’lılar kaçmış, ondan korkuyoruz. Şimdi Türkiye de burada olduğu için rahatsızlar. Türk askerleri bizi koruyor, kolluyor. Türkiye burada kaldığı sürece içimiz rahat.”

Zulümden huzura

TÜRKÇE DERSİ VERİYOR

“Savaş sırasında evlendim, hamileydim doktor yoktu. Türkiye’ye geçmek zorunda kaldık. Gaziantep’e gittik. Çok kalmadık. Şartlar iyi olunca ve bebeğim doğunca buraya döndük. Türkiye’de savaştan uzak olduğumuz için çok mutluyduk.

İnsan başını yastığa koyunca rahat uyumak istiyor. Burada o yok. Sonra burası güvenli bölge oldu. Önceleri bomba patlayacak diye kimse dışarı çıkamıyordu. Türkiye geldikten sonra şimdi daha rahat. Korkmadan dışarı çıkabiliyoruz. İş aramaya, alışverişe, okula gidebiliyoruz. Önceden kadınlar çalışamıyordu. Şimdi terzilik, kuaförlük yapabiliyorlar.

Haberin Devamı

Hepsi kendi parasını kendi kazanmak istiyor. Ben de daha önce Arapça ders veriyordum. Türkçem iyi olduğu için Halk Eğitim’de Türkçe dersi vermeye başladım. Her yaştan kadın öğrencim var. Hastanelerde ve terzilik kursu gibi kurslara gidenler Türk öğretmenlerle konuşabilmek için Türkçe öğreniyor.”

OKULLARDA TENEFFÜSE KOŞAN ÇOCUKLAR

Tel Abyad’da Halk Eğitim Merkezi kurslarını ve okulları da geziyoruz. Kurslarda büyüklere eğitimler devam ederken okullardan çocukların neşeli çığlıkları yükseliyor. Tel Abyad’ın en büyük okullarından Zeynep Binti Hüseyin İlkokulu’na gidiyoruz. Tel Abyad’da 290 civarı okul bulunuyor.

Barış Pınarı Harekatı’ndan bu yana çocuklar okullarına gidebiliyor. Suriye müfredatına göre eğitimlerine devam ediyorlar. Neredeyse tamamı savaş sırasında doğan çocuklar. Yüzlerinde savaşın izleri, ürkekliği görülse de zil çaldığında teneffüste çığlıkları, oyunları ve mutlu yüzleri okulun bahçesine doluyor.

Zulümden huzura

‘TÜRKİYE İÇİN CANIMI VERİRİM’

İsa Hüseyin, Türkiye’de uzun yıllar kalmış. Sonra geri dönüp yardım gönüllüsü olmuş. Aracının her yerini Türk bayraklarıyla donatmış. Tel Abyad sokaklarında aracıyla dolaşan İsa Hüseyin şöyle konuşuyor: “Savaş başlamadan önce Halep’te tornacıydım.

Savaş başlayınca askere katıldım. Orada yaralandım. Beni öldü zannettiler. Burada hastane olmadığı için Türkiye’ye götürmüşler. Urfa’da tedavi oldum ve kurtuldum. 6 ay hastanede kaldım. Ailem taziye bile yaptı, 6 ay haber gelmediği için. Bir süre Harran’da oturdum. Sonra İstanbul’a gittim, çaycılık yaptım. Türkiye’de 7 yıl kaldım.”

Zulümden huzura

‘CAN BORCUM VAR’

Barış Pınarı Harekatı başladığında insanlara yardım etmek için toprağıma, Suriye’ye döndüm. 2 yıl oldu. Türkiye’den gelen yardımların burada insanlara dağıtılmasına destek veriyorum. Türkiye canımız. Türkiye’de kurtuldum. Can borcum var. Türkiye canımı istese veririm.

Bu bayrakları özellikle taktırdım. Şu anda hayat normale dönmeye başladı. İnsanlar çalışıyor. Okullar, hastaneler açıldı. Suriye’nin öteki taraflarında huzursuzluk devam ediyor, burada huzur var. Türk askeri beş dakika geri dönsün burada hiçbir şey şimdiki gibi olmaz.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder