“Çözüm Süreci’nde yeni bir döneme giriliyor.” Bu açıklama geçtiğimiz günlerde hem devlet hem de HDP yetkilileri tarafından eş zamanlı olarak yapıldı.
Peki, nedir o yeni dönem? Ya da şöyle soralım: Bu dönemi öncekilerden ayıran, ‘yeni’ yapan nedir?
[[HAFTAYA]]
Bilmiyoruz... Dert değil, sürecin neredeyse hiçbir aşamasını bilmedik zaten... Çok da eleştirmiyorum... Çünkü bu tür müzakereler son derece nazik ve kırılgan süreçlerdir... En ufak bir hatada başa dönme ve bütün emeklerin boşa gitmesi mümkündür. O nedenle sürecin her anının her detayının paylaşılmasını beklemek ne mantıklı ne de doğruydu.
Ama yaşanan gelişmeler üzerinden bir takım okumalar yapmak mümkün... Hükümet, ‘Kamu düzenine hassasiyet’ istedi. Öcalan, “Kamu düzenine saygı” dedi. Ve PKK (Kürt çatı gençlik yapılanması) açıklama yaptı: “Bundan böyle yüzü maskeli eylem, otobüs yakma, halkın malına canına zarar verme, kepenk kapattırma yok...” Büyük küçük, önemi yok... Çözüm Süreci başladığından beri karşılıklı müzakereler neticesinde ulaşılan gözle görülür elle tutulur ilk sonuçtur bu. Ve görünen o ki bununla başlayan somut neticeler alma süreci devam edecek...
Şayet duyduklarımız doğruysa Kandil’in önümüzdeki yıl silahlı mücadeleye son vermeye hazırlanıyor. Bir başka deyişle PKK dağdan inmeye hazırlanıyor. Türkiye’yi hem ekonomik hem de siyasi açıdan çok rahatlatacak, önünü açacak 30 yıldır özlenen bir tablo bu. Ancak işin bir de sosyal boyutu var ki en sıkıntılı mecra orası... PKK dağdan indiğinde Öcalan hâlâ İmralı’da mı olacak? Öcalan’ı geç... Örgütün kurucular heyeti olan ‘Ankara Grubu’ ne olacak mesela? Karayılan, emekli olup memleketine mi yerleşecek? Tut ki Bayık, “Silahı bıraktım, siyaset yapmak istiyorum” dedi. Ne diyeceksin?
Doğru, Çözüm Süreci adına en büyük başarı, PKK’ya ebediyen silah bıraktırtmaktır. Ancak şunu da unutmayalım ki kalıcı toplumsal barışın sağlanması için PKK’nın silah bırakması tek başına yeterli değil. Çözüm Süreci açısından esas ‘hayati’ dönem PKK’nın silahlara vedasından sonra başlayacak olan dönemdir. Unutmayın, üzerinde Milli Takım forması bulunan futbolcuya küfür edecek kadar öfkeli bir topluma barışı getirmekten bahsediyoruz!