Candaş Tolga IşıkBugün başlasam?

HABERİ PAYLAŞ

Bugün başlasam?

Haberin Devamı

Bahçeşehir Üniversitesi’nde dün Aydın Doğan Vakfı’nın 26’ncı Genç İletişimciler Yarışması ödül töreni vardı.
Tören öncesinde iletişim öğrencileri ve hocalarının da katılımı ile ‘Bugün Başlasalardı’ adıyla bir panel düzenlendi.
Moderatörlüğünü Ertuğrul Özkök’ün yaptığı panelde Ayşe Arman, Ezgi Başaran ben konuştuk.
* * *
Ödül alan genç meslektaşlarımız öyle müthiş işlere imza atmış ki bir ara Ezgi Başaran’la yetenek avcısı gibi oturduğumuz yerden bu öğrencinin haberini sen al öteki bende diye konuşurken bulduk kendimizi...
Şu kesin ki ülkenin içinde bulduğu akıl tutulması haline inat müthiş aklıselim bir gazeteci nesli geliyor.
* * *
Dönelim panele...
Dördümüz de “Gazeteciliğe bugün başlasak ne yapardık?” sorusuna cevap vermeye çalıştık. O kendisine ‘dinozor’ diyor ama Ertuğrul Özkök gerçek bir duayen, ustamız... Ayşe Arman, hiç şüphesiz Türkiye gazetecilik tarihinin en önemli kadın kalemlerinden biri... Ezgi Başaran, yaptığı işler ve bakış açısıyla bizim kuşağın fark yaratabilen ender gazetecilerinden...

[[HAFTAYA]]

* * *
Aslına bakarsanız dördümüz de gazeteciliğe farklı dönemlerde başlamışız...
Gel gör ki “Bugün başlasak...?” sorusunun cevabında dördümüz de mutabık kaldık: Bilgisayarla ve internetle çok daha içli dışlı olmak.
* * *
Ezgi Başaran’ın “Kod yazmayı öğrenin” önerisi çok değerliydi.
Şu kesin ki önümüzdeki dönemin en popüler dili ‘İngilizce’ değil ‘Coding’ olacak. Ayşe Arman, “Bir şeyi çok isterseniz olur, yeter ki çok istemekten vazgeçmeyin” dedi.
Ayşe, ne kadar değerli bir gazetecilik markası olduğunu öğrencilerin gözlerine bakarak anlattığı sahici hikayelerle bir kez daha gösterdi. Özkök, 1998’de kurulan Google’ın CEO’sunun yıllar sonra yeniden TIME’ın en başarılı 50 kişisi listesine girmesini örnek göstererek, “Başarısızlıktan korkmayın. Kendinizi yenileyememekten korkun” dedi.
* * *
Benim için ise “Bugün başlasam” sorusunun cevabını vermek çok daha zordu. Belki bugün başlamamıştım ama başlayalı çok değil 7 sene olmuştu hele ki
Ertuğrul Abi ile kıyaslanınca dünkü çocuk sayılmam işten değildi. Ama yine de anlatacaklarım vardı. Bir kere “Bugün başlasam” sorusuna cevap vermeden önce “Bugün olsa daha doğrusu bu şartlar altında acaba yeniden başlar mıyım?” sorusuna cevap vermem gerekiyordu. Çünkü benim 7 yıl öne gazeteciliğe başladığım ülkeyle karşılaştırınca bugün gazetecilik yaptığım ülke sanki farklı iki ülkeydi!
“Arada dağlar var” denir ya, bu iki ülke arasında sıradağlar vardı. Hoşgörü, düşünce özgürlüğü, adalet anlayışı gibi gazetecinin nefes alabilmesi için gerekli maddelerin niteliğinde 7 yılda sanki 70 yıl geri gitmiştik. Sadece siyasetçilere değildi eleştirim, gazeteci diye ortalıkta dolaşan ‘tetikçiler’, gazetecilik adı altına yapılan ‘militanlık’, yazdığın yazıyı anlamaktan çok seni çözmeye çalışan ve her şeyi yanlış anlamaya bayılan okuyucu profili... Gazetecilik bir kez damarınızdan kanınıza girdi mi bir daha başka iş yapamaz hale geliyorsunuz. Aşk gibi bir şey! Gözünüz başka iş görmüyor. Dolayısıyla evet, bugün olsa yine başlardım ama o gün yani 7 yıl önceki kadar kolay veremezdim kararı...
* * *
Özkök, genç iletişimcilere “Zor bir dönemde gazeteciliğe başlıyorsunuz. Ama bilin ki hayatta her zorluk her dönem geçiyor” dedi.
Evet, bu günler de geçecek...
O halde Süleyman Seba’nın o sözlerini tekrar hatırlamalı, hatırlatmalıydı: “İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz.”
Ben de öyle yaptım: “Gazeteci olursunuz, olmazsınız o sizin kararınız... Ama ne iş yaparsanız yapın önce mutlaka iyi insan olun.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder