19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Gazi Paşa’nın Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı ilk günü gençliğe armağan edişinin anlamını ve değerini iyi idrak etmek zorundayız.
Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında ülkeyi ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların gençler olduğunu görmüştür. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. İşte bu yüzden O, bu anlamlı günü gençlik bayramı ilan ederek eserini en güvendiği ellere emanet etmiştir, “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum...”
BANDIRMA VAPURU'NUN ACI SONU
“Bandırma 1919'daki Samsun seferinden sonra gene eski vazifesine, posta hizmetine döndü. Ama artık yaşlanmıştı; gövdesi sert dalgalara tahammül edemeyecek, makinelerinin çevirdiği pervanesi suları yaramayacak hale gelmişti. Motoru 1925’te büyük bir arıza yaptı. Birkaç ay boyunca tamirine çalışıldı ama astarının yüzünden pahalıya geleceğini gören zamanın Denizyolları idaresi akıllara sığmayacak bir iş yaptı ve Türk tarihinin bu en namlı gemisinin hurda fiyatına elden çıkartmaya karar verdi. Bandırma o devrin en meşhur gemi sökücüsü İlhami Bey'e satıldı. Sonraları ‘‘Söker’’ soyadını alacak olan İlhami Bey gemiyi Haliç'teki söküm tezgâhına çektirdi ve tam dört ayda söktü. Bandırma, 1925’in sonbaharında artık üst üste yerleştirilmiş jiletlik bir demir ve perçin yığını haline gelmişti.”* Çok acı ama gerçek. Bugün ne Samsun’da ne de başka bir yerde Bandırma Vapuru diye sergilenen vapur Bandırma Vapuru’nun kendisi değil. Hiçbir şeye sahip çıkamadığımız gibi ona da çıkamadık.
*Murat Bardakçı, 19 Mart 2000
FETÖ İFTİRALARINI YAYMAK SERBEST Mİ?
Türkan Saylan’ın ölüm yıldönümüydü dün... 2015 Mayıs’ında Türkan Hoca’nın arkasından yazdığım bir yazı sosyal medyada dolaşıyordu. Ben de paylaştım. Yazı özetle benim Hoca’yla tanışma hikayemi anlatıyordu ve sonunda diyordu ki “Hoca’yı kanser öldürmedi, hasta yatağında ona ‘terörist’ muamelesi yapanlar öldürdü.” Yazı üzerine gelen yorumlara bakarken dikkatimi çekti:
İnanabiliyor musunuz, vaktiyle hain FETÖ’cülerin Türkan Saylan’a attığı iftiraları hâlâ dillendirmeye cüret eden alçaklar var bu ülkede? Eli kanlı kahpe bir terör örgütünün iftiralarını hâlâ utanmadan gündeme getirmeye çalışan, Türkiye’nin yetiştirdiği en aydınlık yüzlü kadınlardan birini mezarında bile rahat bırakmayan bu haysiyetsizlerin yaptığı ‘terör propagandası’ değilse nedir? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan bu milletin bir ferdi olarak rica ediyorum, bu terörist şakşakçılarına meydanı bırakmayın.