Van’da deprem olmuştu... Cebimizde yoktu, üstümüzdekileri gönderdik! İçine yüreklerimizi sarıp sahaya attığımız atkılarımıza ‘yabancı cisim’ dediler. Gülümsedik...
* Gittikçe kirlenen dünyada temiz kalmak için çabalayan binlerce insanın imdadına yetiştik... Kızılay tarihinin en büyük kan bağışı kampanyasını başlattık. “Arabacı takımı” dediler. Gülümsedik...
* 1 Eylül Dünya Barış Günü’ydü... Yemedik, “1 gün barış 364 gün savaş olmaz” dedik. “Ayyaş bunlar” dediler. Gülümsedik...
* 23 Nisan’dı... 9 yaşında tecavüze uğrayıp, çıplak bedeni çöplüğe atılan Mert’i hatırladık, devlet büyüklerine seslendik: “Koltuklarınıza çocukları oturtup masal okuyacağınıza çocuk hakları bildirgesini okuyun!” “Serseriler” dediler... Gülümsedik...
* Mısır’da 529 kişi asılmıştı, Soma’da 301 can yitirilmişti, Gazze’de bebekler katledilmişti... “Bayram bizim neyimize?” diye sorduk. “İyi bayramlar” dediler. Gülümsedik...
* Bakımlı - cins köpekleriyle sosyete mahallesinde turlayıp, ömrü hayatında hayvan barınağına gitmeden kendini ‘hayvansever’ ilan edenlerin ülkesinde yaşıyorduk. “Hepimiz sokak köpeğiyiz” diye haykırdık. “Çapulcu” dediler. Gülümsedik...
* Canlı yayında okul yaptırma sözü verip ertesi gün o sözü unutan olmak yerine kamyonlara doluşup köy okullarına koşan olduk... Defter olduk, silgi olduk, kaşkol olduk, kalem olduk... “Şov yapıyorsunuz” dediler. Gülümsedik...
* 12 Eylül Davası açılmıştı. Soluğu adliyede alıp “Sevinçlerimizi çalan faşistlerin davasında müdahiliz hakim bey” diye dilekçe verdik. O gün bize “Helal olsun” demişlerdi, bugün vazgeçmişler, ‘darbeci’ diyorlarmış! Tıpkı o gün yaptığımız gibi bugün de... Gülümsüyoruz!
* Neden mi gülümsüyoruz? Güzel bir abiden öğrendik, o söylemişti: *Gülümsemek adaleti bozuk düzene sessiz bir küfürdür, gülümseyin:) *Nazım Hikmet Ran (Yanlış anlamayın önce vatan haini sonra vatan şairi!)