Birleşmiş Milletler dün Amazon’un sahibi Bezos’un Suudi Prens Bin Salman tarafından hacklenmiş olabileceğini açıkladı. Bezos’un telefonunun hacklenmesi umurumda değil ama Suudi Arabistan devletini yöneten adamın böyle işlerle meşgul olması uluslararası güvenliği ilgilendiren vahim bir durum.
Birileri bir şey yapmazsa Suudi Prens kafasına göre siyasi ya da kişisel kimi hedef belirlerse ona saldıracak ve tüm dünya buna seyirci kalacak. Hoş Prens’in bu ilk vukuatı değil. BM, geçen yıl bir rapor yayınladı ve Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin bir numaralı sorumlusu olarak Bin Salman’ı işaret etti.
Ne oldu? Hiçbir şey! BM “Cinayeti azmettirenler serbest” diye ikinci açıklamayı yaptı. Ne oldu? Hiçbir şey! Birleşmiş Milletler’in insani kaygıları Batılı ülkelerin petrol kaygılarına yenik düşerken, dünya Suudi devletinin başındaki adamın çiftliğine dönüyor. Yazık…
BEKÇİNİN GÖREVİ POLİSÇİLİK OYNAMAK DEĞİL!
2008’de kaldırılan bekçiler 2017’de yetkileri arttırılarak geri döndü. Şimdi ise bekçiye kimlik sorma yetkisi tanıyan yasa teklifiyle yeniden gündemdeler. “Kimlik bile soramayacaksa nasıl kolluk gücü hizmeti verecek ki?” diyerek destekleyenler var, “Oldu olacak elimizde kimlikle gezelim” diye karşı çıkanlar var.
Öncelikle şunu bilelim: Bekçi, polis değil. Ne bir polisin sahip olduğu donanıma ne de o eğitime sahip… Üç aylık özel harekat eğitimiyle polis yetkisi verilip sokağa çıkarılmaları yanlış. Son dönemde bekçilerle ilgili olumlu haberler okuyoruz. Ancak en son İzmir’de mahkemeye taşınan hadise gibi tatsız olaylar da yaşanıyor.
Bekçi kardeşlerimize yetki vermeden önce şöyle bir toplayıp hatırlatmak gerek: Sizin işiniz polise destek olmak, sokaklarda polisçilik oynamak değil! Bunu idrak ettikten sonra kimlik sormaları kimseyi rahatsız etmez.
YAKINDA PAY ALACAK PASTA KALMAYACAK!
Türkiye’de futbol kulüplerinin en büyük gelir kalemi olan naklen yayın ihalesi beş yılda bir yapılıyor. En son 2016’da yapıldı, 500 milyon dolara yakın bir para verdi Digitürk. Yeni ihale seneye. Şimdi sorum şu: Bu futbola önümüzdeki yıl 500 milyon dolar veren yayıncı çıkar mı?!
Beşiktaş’ta iletişimi yönettiğim dönemde “Sadece Beşiktaş’ın değil, futbolumuzun topyekûn marka değerini artırmalıyız” diye paraladım kendimi. Beşiktaş’ı dünyaya anlatmaya çalıştık yaptığımız her işle… O gün ne kadar haklı olduğumuzu bugün daha iyi görüyorum.
Türk futbolunun içinden çıkamadığı kısır döngü (kavgalar, şiddet, siyaset, vs.) en çok futbolumuzun kendisine zarar veriyor. Bugün bakıyorum da bütün kulüplerimiz pastadan kendilerine ayrılan payı büyütmeye çalışıyor. Oysa farkında değiller pastanın kendisi küçülüyor! Ve korkarım bu gidişle daha da küçülmeye devam edecek.