İstanbul Kartal’da bir apartmanda oturan kiracılardan biri oturduğu binanın sağlamlığından şüphe ediyor. Apartman sakinlerine diyor ki “Bu bina güvenli değil, gelin para toplayalım bu binanın deprem güvenliğini ölçtürelim. Gerekirse güçlendirilsin.
Çoluğumuz çocuğumuz içinde yaşıyor, bile bile ölüme gitmeyelim.” Apartmanın çoğu ev sahibi olan sakinleri adamcağızı “hain” ilan ediyor! “Çürük çıkarsa binayı hemen boşaltırlar, kentsel dönüşüme sokarlar. Zarar ederiz. Aynı büyüklükte daire alamayız. Sen kiracısın tabii sana hava hoş! Beğenmiyorsan defol git” diye adamcağızı bir dövmedikleri kalıyor. Adam vazgeçmiyor.
Devlete ihbar ediyor oturduğu apartmanı. Bakanlıktan geliyorlar, ölçümler yapılıyor. Uzmanlar, “Bu bina ciddi anlamda güçlendirilmezse oturulamaz” diyorlar. Sonra ne mi oluyor? Aynı gün apartmanda oturanlar toplanıp binayı devlete bildiren adamcağızın üstüne yürüyüp tehdit ediyorlar. Facebook’ta gruplar kurup ailesine kendisine hakaretler savurmuşlar.
En son ev sahibine baskı yapıp adamı oturduğu evden attırmışlar. Sebep? “Senin yüzünden apartmanımızın değeri düştü!” Şimdi davalıklar… Saldırdıkları, hakaret edip istenmeyen adam ilan ettikleri kiracı belki de o apartmanda oturan herkesin hayatını kurtardı. Çocuklarının hayatını kurtardı belki de… Teşekkür edeceklerine üç kuruş rant için adama ettiklerine bak!
Devlet sorumluluğunu yerine getirdi mi, deprem vergileri ne oldu, toplanma alanları niye imara açıldı… Hepsini sorgulamalıyız, hiçbir itirazım yok ama ne olur bu sorgulamadan vatandaş olarak kendimizi de azad etmeyelim!
O binaları yapan da izin veren de cinayetten yargılanmalı
17 Ağustos’ta gördüğümüz o fotoğraf Elazığ’da da karşımızda: Bir sokakta bütün binalar ayaktayken tek bir bina tuzla buz olmuş adeta! O binanın neden yıkıldığını anlamak için deprem mühendisi, jeofizikçi ya da inşaatçı olmaya gerek yok.
Demek ki o binayı yapanlar betondan çalmışlar, demirden çalmışlar, temeli gerektiği kadar kazmamışlar velhasıl yapmaları gerekeni yapmamışlar. Müteahhiti, mühendisi, mimarı, onay veren kamu personelini hepsini çıkar mahkemeye, bile isteye cinayet işlemekten yargıla bak bir daha böyle bina kalıyor mu? Gerçi kime anlatıyorum ki 17 Ağustos’un bütün çürük bina müteahhitlerini zaman aşımından affeden Uganda devletiydi sanki!
Neden?
Depremin nerede olacağını biliyoruz. Ne büyüklükte olacağını biliyoruz. Teknoloji öyle bir noktaya geldi ki artık yaşadığımız binanın ne kadarlık bir depremde neresinin nasıl hasar göreceğine kadar biliyoruz.
Bütün bunları bilip tedbir alanlar yaşıyor, bunların hiçbiriyle meşgul olmayıp sadece depremin ne zaman olacağına kafa yoranlar ölüyor. Hani Japonya’da, ABD’de niye depremlerde insanlar ölmüyor da bizde ölüyor diye soruyorlar ya işte bu yüzden!