Meclis’te önceki gün kürsüde su tartışması yaşandı. Bir milletvekili, konuşması sırasında su içince, başka bir milletvekili yerinden fırlayıp “Ramazan ayına saygı gösterin, burası Müslüman Türkiye’nin kürsüsü” dedi.
Mevzuya dışardan dalan üçüncü bir vekil ise “Müslüman Türkiye değil, laik Türkiye burası” diyerek tartışmayı daha da alevlendirdi. İsteyen orucunu tutar isteyen tutmaz. Din Allah’la kul arasında bir kurumdur.
Kimseyi ilgilendirmez. Ama Meclis’teki bu tartışma aklıma Rıfat Ababay’ın anlattığı bir “Eski Türkiye” hikayesini getirdi.
1970’lerin Türkiye’sinde Ramazan ayında Balıkesir’de lokantalar gündüz oruç tutmayanlara servis verirken camlarını gazeteyle kaplarlarmış. Kimseden korktukları için ya da baskı gördükleri için değil. Oruç tutanlara saygı duydukları için.
Ababay bu hikayeyi anlatırken “Bunun adı mahalle baskısı da değildi, mahalle saygısıydı” derdi. Mahalle saygısı...
Türkiye’nin, bu güzel halkın belki de en önemli değerlerinden biriydi. Demem o ki oruç tutmak/tutmamak, inanmak/inanmamak elbette herkesin kendi vereceği bir karar.
Ama Ramazan ayında televizyon ekranından vatandaşın gözüne bakarak su içmenin Müslüman olmakla ya da olmamakla, oruç tutmakla ya da tutmamakla velhasıl “mahalle baskısıyla” bir alakası yok. Mahalle saygısıyla var.
23 HAZİRAN’DA HEDEF BU YÜZDE 13 OLACAK
27-30 nisan arasında yapılan bir kamuoyu araştırması bu sorunun cevabını vermiş. İstanbul’da oy kullanan seçmenin yüzde 79’u “Oyum değişmez” derken yüzde 13’ü “Oyum değişebilir” diyor. Oyunun değişip değişmeyeceği konusunda kararsız olanların oranı ise yüzde 8. İşte 23 Haziran’da her iki adayın da hedefi bu yüzde 13 olacak.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TESTİ!
Mahfi Eğilmez Hoca geçenlerde şahane bir hukukun üstünlüğü testi yaptı. Diyor ki, “Hukukun üstünlüğünün geçerli olup olmadığını ölçmenin iki yolu vardır. 1) Birbirinin aynı iki olaya farklı hüküm veriliyor mu? 2) Emniyet şeridinde polis, itfaiye ve ambulans dışında giden var mı? Yanıt evetse hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku geçerlidir.”
KIYMETLİ RİZELİLER, KENDİ MEMLEKETİNİZE BU KÖTÜLÜĞÜ YAPMAYIN!
Rize, Türkiye’nin doğasıyla en muhteşem yerlerinden biri... Vadileriyle, yaylalarıyla adeta cennetten kopan bir parçadır Rize. Gel gör ki, her cennet gibi Rize’nin başında da kaçak yapılaşma belası var. Rize’yi Rizeliler yok ederken devletin çaresizliğini dün Rize Valisi şöyle dile getirdi: “Yıkıyoruz yine yapıyorlar, yetişemiyoruz” Vali Bey’in yıkıyoruz dediği ne biliyor musunuz?
Dünyada bir benzeri olmayan Fırtına Vadisi’nde, Ayder Yaylası’ndaki kaçak ve o canım doğa harikasını katleden yapılaşmalar. Yazıktır, günahtır. Sevgili Rizeliler üç kuruş uğruna o cennet memleketinize bu kötülüğü yapmayın, yaptırmayın. Torunlarınıza bırakacağınız en büyük miras bilmem kaç katlı bir apartman değil, yaşayabilecekleri bir memleket olsun.