Hakan Atilla Türkiye’ye geri döndü. Amerika’daki dava açıldığı günden beri aynı noktadayım. Bu coğrafyada bin yıldır komşumuz olan İran’la ilişkilerimize 10 bin kilometre öteden Amerika’nın gelip karar vermesi kadar saçma bir durum olamaz. Amerika öyle istedi diye bir başka ülkeyle hele ki bin yıllık kültürel-tarihi bağın olan bir komşunla ilişkilerini bozmak Türkiye gibi bir ülkenin değil ancak bir Amerikan sömürgesinin yapacağı iştir. Hakan Atilla ülkesini satmadı. Haksız bir davada girdi, yattı, çıktı. Şimdi ülkesine döndü. Hakan Atilla döndü dönmesine de Türkiye’yi bir nefeste satan Reza Efendi nerelerde bilen var mı?
İKİNCİ KEZ YAPTIĞINIZ HATA DEĞİL, TERCİHTİR
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı önce Uğur Mumcu’ya, Bahriye Üçok’a, Nâzım Hikmet’e, Türkan Saylan’a saygısızlık etmişti. Tepki görünce ertesi gün geri vites yaptı. Anlaşılan o ki yetmemiş. Bu sefer 30 Ağustos’a “Herkesi ilgilendiren bir bayram değil” diyerek saygısızlık etti. Yine tepki görünce kendisinden beklendiği üzere yine geri vites yapıp “Öyle demek istemedim” demiş. Ben artık kendisine inanmıyorum. Bir kere yaptığınız hatadır. İkinci kez yaptığınız artık hata değil tercihtir kardeşim. Bursa Belediyesi AK Partili değil de başka bir partili olsaydı şu an kendisi hakkında “halkı kin ve öfkeye teşvik” suçundan soruşturma başlatılmıştı. Devletin zirvesinin “kucaklaşma” mesajı verdiği şu dönemde bir belediye başkanının şu yaklaşımına AK Parti yönetimi kayıtsız kalmamalı.
PLAJA HAVLU YERİNE SİLAHLA GİTMEK!
Edremit’te plajda şezlong kavgası kanlı bitmiş: 1 ölü 2 yaralı. Şezlong yüzünden çıkan tartışmada silahlar konuşmuş. İyi de plajda silahın ne işi var arkadaş? Benim bildiğim plaja havluyla gidilir, güneş kremiyle gidilir, gözlükle gidilir, silahı ne yapacaksın plajda?! Hem de her iki tarafta da var! İşletmeciler kavga etti deniyor. O da bir başka acayiplik değil mi? Plaj işletmecileri ceplerinde silahla mı geziyor artık?!
SEL NİYE HEP TÜRKİYE'DE CAN ALIR?
Sel felaketi bu kez Düzce’yi vurdu. Neymiş efendim çok yağmur yağmışmış! Arkadaş dünyanın birçok yerine “çok” yağmur yağıyor. Niye hep sel bizi vuruyor? Hiç düşündünüz mü: Neden hep bizim canımızı alıyor sel? Çünkü bunun yağışla, doğal afetle falan alakası yok. Sen dere yatağını imara açarsan, hiçbir altyapısı olmayan şehirleri mantar gibi yapılaşmaya teslim edersen sel doğal bir afet olmaktan çıkar!