Elazığ depremi bir kez daha şunu gösterdi:
1- Deprem öncesine dair halimiz içler acısı
2- Deprem sonrasına dair devletimizin ve milletimizin refleksi olağanüstü. Sondan başlayalım… Depremin hemen ardından vatandaşın yanına üç bakanıyla birden giden ve hâlâ sabah akşam orayı terk etmeyen devlet hassasiyeti gerçekten takdire şayan.
Belli ki “görüntü” olsun diye de gitmemiş oraya bakanlar: Arama kurtarma çalışmalarını bizzat başında durup yönettiler, yardımların koordinasyonunu yaptılar, yaralıların sağlık kuruluşlarına nakli, tedavisi ve taburcu olana kadar geçen süreç yine bizzat bakan düzeyinde yönetildi, yıkılan binaların yerine 4 bin konutluk yeni proje hemen başlatıldı, 10 bin konutluk uydu kent kuruluyor, konutlar yıl sonuna kadar vatandaşa teslim edilecek, kira yardımları dün vatandaşların hesabına yatırıldı...
Milletimizin deprem bölgesine yardım için başlattığı seferberlik de aynı şekilde gurur verici. Gel gör ki keşke aynı övgüleri deprem öncesine dair de yapabilseydik! Artık depremin nerede olacağı, hangi büyüklükte olacağı varolan yapı stokuna bakarak depremden hangi binanın nasıl etkileneceğini biliyoruz. Elazığ ve çevresinde bu depremin olacağı belliydi. O binaların birileri kontrol etseydi yıkılacağı da belliydi.
Tıpkı Doğu Anadolu fay hattının Elazığ’dan sonra hangi şehirlerimizi vuracağını, İstanbul depreminde nerelerin yıkılacağını bildiğimiz gibi... Peki bu bilgi ne işimize yarıyor? Depremin çürük binaları yıkıp insanımızın canını almasını mı bekliyoruz? Ne üçüncü köprüye ne Osmangazi Köprüsü’ne karşı falan değilim.
Bu millete hizmet adına taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun. Ama böylesine büyük deprem riskiyle yaşayan bir ülkede, İstanbul’daki bütün hastaneleri, okulları, yolları, köprüleri, viyadükleri, kamu binaları “sağlamlaştırdıktan” sonra İstanbul’a üçüncü köprüyü yapmaya sıra gelmeliydi.
Keşke Osmangazi Köprüsü’nü Yalova’da bir daha deprem olduğunda hiçbir binanın yıkılmayacağından emin olduktan sonra yapsaydık. Keşke önceliğimiz her ile bir üniversite, bir şehir hastanesi yapmak değil; şehirlerimizdeki okulların, hastanelerin tamamının depreme dayanıklı hale getirilmesi olsaydı.
Hâlâ geç değil. İstanbul’dan başlayarak Türkiye’nin deprem haritası çıkarılıp, bu depremlerin etkileyeceği bölgelerdeki yıkılacak yapılar acilen tespit ve tahliye edilmelidir. Şakası yok devletimiz ve milletimiz için bu bir ulusal güvenlik ve egemenlik tehdididir.