İslam İşbirliği Teşkilatı dün bir deklarasyon yayınladı: “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’ni tanıdığımızı ilan ediyoruz.”
★
Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kararının ardından güzel ama yetersiz bir adım bu...
Neden yetersiz?
Çünkü Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması 2012’deki Birleşmiş Milletler Kararı’nda var. Kaldı ki İsrail-Filistin sorununun iki devletli çözüm planlarında da Kudüs’ün batısının İsrail’in, doğusunun Filistin’in olduğu kabul ediliyor.
Dolayısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Amerikan Başkanı’nın bütün Kudüs’ü İsrail’e hediye ettiği konuşmasının ardından vermesi gereken tepki bundan çok daha sert çok, daha caydırıcı olmalıydı.
★
Hoş, İslam İşbirliği Teşkilatı dediğin yapının üyelerine şöyle bir bakınca bu kadarının bile yapılması mucize sayılır!
Suudi Arabistan bir Amerikan sömürgesi, İran Ortadoğu’daki şiddetten en çok beslenen ve en büyük finansörlerinden, Mısır askeri darbeyle yönetimin bir Amerikan kuklasına teslim edildiği zavallı devletçik, Birleşik Arap Emirlikleri desen bir başka Amerikan sömürgesi...
Bir tek Türkiye’nin gayretiyle bu kadar oldu ki tekrar altını çizelim, Amerika’ya sormadan tuvalete bile gidemeyen Arap ülkeleri liderlerinin yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği duruş tarihe geçmiştir.
Beyaz Saray’da başkanlık koltuğunda oturan bir akıl hastası Ortadoğu’yla oyuncak gibi oynarken koskoca dünyada bu saçmalığa adam gibi itiraz edebilen tek ülke Türkiye oldu.
★
Türkiye’nin bu “itirazının” bedelinin ne olacağına dair ilk sinyali dün Beyaz Saray’da Başkan Trump’tan sonra dış politikanın en etkili ve yetkili ismi Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster şu sözlerle verdi: “Radikal İslamcı ideoloji sahibi grupların fonlanmasında Türkiye’nin büyük bir katılımı var.”
Bedeli ne olursa olsun...
Müsterih olun: Dünyayı kötüler yönetiyor olabilir; fark etmez, sonunda ya iyiler kazanır ya da herkes kaybeder.
14 Aralık 2017, Perşembe 05:00
Haberin Devamı