Stoperlerde Çağlar-Oosterwolde, sağ bekte Mert Müldür tercihi maç başladığında en çok konuşulan konuydu. Dakikalar ilerledi, Lille’nin Fener’in Ferdi yüzünden en güçlü kanadı diye bilinen soldan saldırması daha çok konuşulmaya başladı. Ev sahibi Tiago ile hem Fener’in Maxsimin ile daha güçlendiği düşünülen sol kanadını işlemez hale getirdi hem de dengesini bozdu. Dengesiz Fener çok pozisyon verirken geriye düştü. Buna karşın beraberlik şanslarını da yakaladı Dzeko ile. Ancak sezona çok iyi başlayan Dzeko çok kötü vuruşlar yaptı. Livakovic iyi kurtarışlar yapmasa fark da gelebilirdi. İkinci yarıda oyun daha dengeli hale geldi. İki takım da savunma güvenliğini ön planda tutarken kontra hücumlarla gol aradı. Maximin ve Tadic yerine Oğuz ve İrfan değişiklikleri Fener’in hücum etkinliğini artırdı. Kazanılan serbest vuruşta İrfan müthişti... Tam 90’a çaktı, Yusuf Dikeç hareketiyle de golün üzerine çileği bıraktı. Son anlarda biraz panik biraz da şanssızlık nedeniyle yenilen gol moral bozdu. İş Kadıköy’e ve her zamankinden daha coşkulu taraftara kaldı. Umut var, coşkuyla daha da artar.
Fenerbahçe, Belçika ekibi Saint Gilloise’dan daha iyi bir takım olduğunu deplasmanda göstermişti. 3-0’lık muhteşem skorla da turu orada geçmişti. Ancak başta başkanı, sonra teknik direktörü rövanştan korktuklarını açıkça söylediler hafta içinde. İyi de bu neyin korkusu? Turu ilk maçta cebe koymuşsun. Onlar 66,5 milyon, sen 202,5 milyonluk kadro değerine sahipsin. Neredeyse senin üçte birin. Avrupa’da tanınmış futbolculara bakıyorsun, sende en az 5 tane var, onlarda yok gibi bir şey. Bu durumda korkarsan, sonucu da böyle olur. Rakip ilk yarıda ikiyi bulsa, maç kimbilir nereye gidecekti?
Deplasmandaki Fenerbahçe’ye nasıl tam not verdiysek, Kadıköy’dekine eksi yazarız. Tamam yoğun maç trafiğin var, hafta sonu şampiyonluk yarışında en önemli sınavlarından birine çıkacaksın. Bunlar geniş ve kaliteli denilen kadronun mazereti olamaz. İlk maçtaki skora göre bir plan kurarsın, taraftarının desteğiyle top sende olur, kontralarla da pozisyonlara girersin. Bu maçta ne gereği var iki beki sürekli hücuma çıkarmanın? Ferdi ve Osayi her ileride yakalandıklarında pozisyonlar yedi kalesinde Fenerbahçe. Ferdi’nin hava toplarındaki etkisizliği dün yine çok net görüldü. Birinde golü yedi takım, diğerinde takımın en iyisi Djiku kafayla topu çizgiden çıkardı. Oosterwolde ve çok koşup rakibe daha rahat pozisyonlar bulma imkanı vermeyen Szymanski de takımın iyilerindendi. İsmail Kartal için hemen her maç sonrasında ‘ders almalı’ diyoruz, ama almıyor maalesef.
Maçı seyretmeyen ya da sonradan özetini seyredenler için baştan yazayım. 4-1’lik galibiyet büyük sıkıntıyla geldi. İsmail Kartal’ın gereksiz, bir o kadar da saçma rotasyonuyla şampiyonluk yarışında önemli bir darbe alabilir ve yıllar sonra yine Pendik faciası yaşayabilirdi Fenerbahçe. Karşılaşmaya Djiku varken bir orijinal stoperle (Serdar) çıkmak ne demek? Sağda ‘Osayi gelse de dertler bitse’ denilen Mert Müldür’le başlamak, oynadığında bariz takımın el freni olan, savunması da kötü Krunic’le 11 oluşturmak hangi aklın ürünü?
Tam deyimiyle dökülen Cengiz’e o kadar dayanmak nasıl bir körlüktür acaba? Tamam üst üste hem Avrupa hem de ligde zorluk derecesi yüksek maçlar oynuyor Fenerbahçe. İyi de Pendik’e karşı puan kaybedilseydi ‘asıl hedef’ olarak ortaya konulan lig şampiyonluğu çok zora girmeyecek miydi? Avrupa’dan zaferle dönmüşsün, tribünler tıklım tıklım ve ateşli, çık en güçlü 11’inle sahaya, erkenden bitir işi. Sonrasında rotasyon mu yapacaksın ne yapacaksan yap! Bu sezon kaç maçtır maalesef böyle. Yanlış 11 ve taktikle ilk yarılarda taraftarına çile çektiren Kartal, ikinci yarıda yaptığı değişikliklerle ucuz yırtıyor. Pendik’in attığı golde savunma ve kaleci nasıl öyle pozisyon alır? Ferdi rakibini kaçırmış, kafa vursun diye bekliyor, Livakovic topa çıkmıyor. Şampiyonluğa oynayan takıma bu görüntü yakışmaz. Bir kez daha uyaralım, aman dikkat! Uyarı sonrası bir de alkışlayalım müthiş goller atan Mert Hakan ve İrfan Can’ı.
Fenerbahçe’nin her anlamda eksiklerini ısrarla yazdım, yazacağım da... Ancak Belçika’da alınan mükemmel skor için emeği geçen herkesi kutluyorum. Futbol direktörü Branco’dan, teknik direktör İsmail Kartal’a ve tüm ekibine, tribünleri Kadıköy’e çeviren taraftara, sahaya yüreğini koyan, bir Avrupa maçında nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynayan futbolculara helal olsun. Liginde fırtına gibi esen, Avrupa’da rakiplerine sahayı dar eden, genç, çok koşan, enerjik, oyun disiplininden kopmayan Saint Gilloise neye uğradığını şaşırdı. Hücumda çok şey bekledikleri futbolcuları Fenerbahçe duvarına çarptı, durdu.
Kalede Livakovic öz güvenli ve sakindi. Osayi hem savunma hem hücum anlamında bitmeyen enerjisiyle alkışlandı. Djiku, çıkana kadar Çağlar müthiş hırslı ve hatasızdı. Sol bekte başlayan, Çağlar’ın sakantanmasıyla stopere geçen Oosterwolde maçın adamıydı. Eskilerin deyimiyle ne top oynadı ama. Güzel futbolunu bir muhteşem golle de süsledi. İsmail, bu maçta fizik gücü tam yeterli değil diye oynamasını düşünmediğim Fred, dört dörtlüktü. Nitekim 65’te yoruldu, ‘Çıkarın beni’ dedi. Szymanski hiç durmadı, Batshuayi attığı golle rakibi sürklase etti. Tadic tam bir kaptan ve kaliteydi. Sonradan girenler de müthişti. Fenerbahçe, çeyrek final kapısını ardına kadar açtı, tebrikler. Ülke puanına önemli katkı nedeniyle de teşekkürler.
Rize ve Kasımpaşa maçlarını çok zor kazanan Fenerbahçe için ‘İki sıçradı çekirge’ demiş ve bu futbolla üçüncüsünün olmayacağını yazmıştım. Büyük rotasyon, kimilerine göre kupada ‘bilerek’ elenilen Ankaragücü karşısında sıçrayamamıştı Fener. Mersin’de Hatay ile oynanan lig maçında yalpalayan takım düzene girmiş göründü. Bunda en önemli etken Osayi’nin takıma dönmesi, İsmail Kartal’ın gereksiz ve zarar veren Krunic ısrarının bitmesiydi. (İnsan düşünmeden edemiyor, sanki bu tercihlere bir dış müdahale var gibi.) Özellikle ilk yarıda dengeli, ne yaptığını bilen, ayakları yere sağlam basan bir Fenerbahçe vardı. Dzeko’nun nefis asistinde Osayi, Tadic’in asistinde de Cengiz’in golleri 40. dakikada Hatay’ın fişini çekti. İkinci yarıda oyun disiplininden kopan (Buna da bir türlü çare bulamıyor İsmail Kartal) Fenerbahçe’de bekler Ferdi ve Osayi çok gereksiz şekilde top tutup sonucunda kaybedince tempo düştü. Hücumda yine gereksiz varyeteye kaçılınca net pozisyonlar harcandı. Bu yarıda Fener adına en önemli kazanç Fred’in oyuna girip Formula 1 deyimiyle motor ısıtmasıydı. Hafta içi Avrupa’da olur mu bilemem ama Pendik maçında Fred etkisini de göreceğiz. Onun etkisi Szymanski ve Tadic’in de katkısını daha fazla artıracaktır.
Rize deplasmanında sahaya yanlış 11 ve taktikle başlayan Fenerbahçe, ikinci yarı yapılan değişikliklerle 3 puanı zor kurtarmıştı. Kadıköy’deki Kasımpaşa maçına da yanlış 11 ve taktikle başladı. Yine 3 puanı bu kez çok daha zor uzatma anlarında penaltıdan kurtardı. Bu futbolla üçüncüsü olmaz. Rize maçı sonrası ya Fred’in yetişmesi için dua edecek ya da kafayı değiştirecek İsmail Kartal demiştim. Fred yetişmedi, bir sonraki haftayı bekleyecek. Kartal da kafayı değiştirmedi, tribünlerde ve ekranları başında milyonlarca Fenerbahçeli’ye kafayı yedirecek. Haftalardır ofans yönünde hiçbir şey ortaya koymayan, takımın savunmasını da zayıflatan ve rakiplerin korkusuzca baskı yapmasına neden olan 6-8’de (İsmail-Krunic) ısrar etmek nasıl açıklanır acaba? Bu ısrarı ancak saplantı ya da oyunu okuyamamak olarak açıklarım. Kartal’ın varsa bir açıklaması merakla bekliyorum. Bu yetmezmiş gibi Ferdi’nin de ayarlarıyla oynadı, mevki değişikliğiyle. 6-8 işlevsiz kalınca Tadic, Dzeko ve İrfan Can ya da Cengiz de işlemiyor. Sezon başında Fener’in rakiplere yaptığını şimdi rakipler yapmaya başladı. Kasımpaşa önde kurduğu baskıyla çok zorladı Fener’i. Maçtan Fener adına akılda kalan güzellik Mert Hakan’ın müthiş frikik golüydü. Fenerbahçe çok acil sezon başı ayarlarına dönmeli. Dönmezse önüne koyduğu 4 hedeften de tek tek uzaklaşacak.
Federasyon geçtiğimiz hafta içinde Rize’nin de bulunduğu bazı kulüplere ‘ivedi’ bir uyarı mektubu gönderdi. Özeti, ‘Zeminler düzelmezse sahanızda maç oynatmam’dı. Radikal ve doğru bir karardı. Ancak bu uyarının maalesef boş olduğunu gördük. Dünkü sahada futbol oynanıyorsa, her sahada oynanır. Hele iki kalenin önü... Resmen balçıktı. Kaleciler bulunduğu yerde batıyordu. Burada futbol oynanmaz. En güzel ne olur biliyor musunuz? Manda yetiştiriciliği. Tam da mandaların seveceği bir alan çünkü. Şimdi gelelim İsmail Kartal’a... Sahayı görüyorsun, haftalardır aksayan 6-8 bölgen (İsmail-Krunic) niye aynı? Mücadele etmeyen, tekniğiyle şimdilik sadece oynamaya çalışan Krunic’in ne işi var 11’de. Takımın sorunlu bölgesi sadece sağ bek miydi? Mert Müldür’ü oynatmadın, Ferdi’yi oraya çektin, sol bekle önündeki dengeyi de bozdun. Sen de yaptığın hatayı anladın da ikinci yarıda o zeminde oynayacak hırslı ve güçlü Mert Hakan ile İrfan Can’ı sürdün sahaya. Bir de şapkadan tavşan çıktı, oyuna aldığın Serdar Dursun eşitliği sağladı. Mert Hakan’ın asistinde Dzeko takımını öne geçirdi, Tadic’in asistinde de İrfan skoru yazdı. Fener zor deplasmanda, berbat zeminde, bir de geriye düştüğü maçta çok zoru başardı, İsmail Kartal’ın değişiklikleriyle. Ancak böyle gitmez! Ya Fred sağlam dönecek, ya da Kartal kafayı değiştirecek.
Antalyaspor karşısında kazanılan 2-0’lık maç sonunda ‘Bu 6-8’le olmaz’ diye yazdığımda ‘Sen de bir türlü bu Fener’i beğenemedin’ eleştirilerine maruz kaldım. Görünen köy klavuz istemiyor... Fred’in yokluğunda İsmail-Krunic zincirin önemli halkaları. Zincir koptu mu rahmetli Özkan Uğur’un şarkısında yer alan “Bıktım usandım bu hataları tekrarlamaktan... Özendim, bezendim her seferinde...
Ama kopuktu kopuktu, zincir olduramadım. Ne yaptım, ne ettimse olduramadım...” dizelerindeki gibi Fenerbahçe. Transferin son anına kadar bu bölgeye takviye bekleyenler (ben dahil) hayal kırıklığına uğradı. İsmail Kartal da uğramış olmalı ki ikinci yarıda İsmail’i çıkarıp hücum anlamında alternatifler aramaya çalıştı. Ama olmadı, olduramadı... Sadece bu bölgedeki sorundan mı puan kaybetti Fener? Tabii ki değil. Son haftalarda büyük düşüş yaşayan Ferdi’nin kaptırdığı topta yenik duruma düştü sarılacivertliler.
Sonrasında penaltıdan eşitliği sağladı, takımın ağır tankı Dzeko’nun kafasıyla da öne geçti. Ancak direnç olmayınca kalesinde 2’nci golü gördü. Fenerbahçeliler’in büyük çoğunluğunun, ‘Rakip kim olursa olsun bize karşı müthiş oynuyor’ serzenişleri bir yere kadar. Sen gereğini yerine getiremiyorsan rakipler sana karşı ‘aslan’ kesilir. İsmail Kartal’ın haftalardır, ‘Sonuçta lideriz’ sözünün de ne kadar boş olduğunu gördük.