Fenerbahçe, Belçika ekibi Saint Gilloise’dan daha iyi bir takım olduğunu deplasmanda göstermişti. 3-0’lık muhteşem skorla da turu orada geçmişti. Ancak başta başkanı, sonra teknik direktörü rövanştan korktuklarını açıkça söylediler hafta içinde. İyi de bu neyin korkusu? Turu ilk maçta cebe koymuşsun. Onlar 66,5 milyon, sen 202,5 milyonluk kadro değerine sahipsin. Neredeyse senin üçte birin. Avrupa’da tanınmış futbolculara bakıyorsun, sende en az 5 tane var, onlarda yok gibi bir şey. Bu durumda korkarsan, sonucu da böyle olur. Rakip ilk yarıda ikiyi bulsa, maç kimbilir nereye gidecekti?
Deplasmandaki Fenerbahçe’ye nasıl tam not verdiysek, Kadıköy’dekine eksi yazarız. Tamam yoğun maç trafiğin var, hafta sonu şampiyonluk yarışında en önemli sınavlarından birine çıkacaksın. Bunlar geniş ve kaliteli denilen kadronun mazereti olamaz. İlk maçtaki skora göre bir plan kurarsın, taraftarının desteğiyle top sende olur, kontralarla da pozisyonlara girersin. Bu maçta ne gereği var iki beki sürekli hücuma çıkarmanın? Ferdi ve Osayi her ileride yakalandıklarında pozisyonlar yedi kalesinde Fenerbahçe. Ferdi’nin hava toplarındaki etkisizliği dün yine çok net görüldü. Birinde golü yedi takım, diğerinde takımın en iyisi Djiku kafayla topu çizgiden çıkardı. Oosterwolde ve çok koşup rakibe daha rahat pozisyonlar bulma imkanı vermeyen Szymanski de takımın iyilerindendi. İsmail Kartal için hemen her maç sonrasında ‘ders almalı’ diyoruz, ama almıyor maalesef.