Türkiye’de özellikle son yıllarda gençler arasında Güney Kore pop kültürü, yani Kore Dalgası anlamına gelen “Hallyu” revaçta. Kore dizilerinden Kore makyaj malzemeleri ve Kore yemeklerine kadar her yönüyle gençleri etkisine alan bu yeni dalganın merkezinde de tabii ki K-pop yatıyor. Peki onu bu kadar ilgi çekici kılan ve popüler yapan ne?
K-pop, kelime anlamıyla Kore Pop müziği demek. Ancak bizim bildiğimiz Batı Pop müziğinin aksine, K-pop birçok farklı sesi içinde bulunduruyor. İlk çıktığı zamanlarda Euro pop, Afrikan-Amerikan hip-hop ve rap ile Korece sözlerin bir araya gelmesiyle oluşan K-Pop müziği, şu an elektronik, dans, elektropop, hip-hop, rock, reggae, disco ve modern R&B gibi bir çok türün iç içe geçtiği bir müzik sektörü. Daha çok konsept üzerinden ilerleyen grup ve sanatçılar arasından tüm dinleyicilerin zevkine hitap eden bir müzik bulunabiliyor. Adeta herkesin aradığı sesi bulabileceği bir açık büfe. Ancak tabi K-Pop’u bu türlerin hepsinden farklı ve özgün kılan iki önemli unsur var: Etkileyici sahne performansları ve hayran etkileşimi. K-pop yalnızca bir müzik türü değil, 5 milyar dolarla ülkenin ekonomisinde önemli bir etkiye sahip olan bir eğlence sektörü.
İlgi çeken başlıca yönü göz alıcı, üretim değeri yüksek bir prodüksiyona sahip müzik videoları ve performansları. Ağustos 2020’de, BTS YouTube’da 24 saatte 101.1 milyon görüntülenme ile en hızlı viral müzik videosu olarak rekor kırdı. Bundan önce ise rekorun sahibi, 24 saatte 86.3 izlenmeyle yine bir K-pop grubu olan BLACKPINK’ti. K-pop videolarının bu denli görüntülenme toplamasının başlıca nedeni ise göz alıcı parlak ve farklı tonlarda renk kartelası, eşsiz kostümler, senkronize bir koreografi ve kolayca akılda kalan melodi. Bir K-pop müzik videosunu oynatınca adeta yepyeni, görsel efektlerle dolu rengarenk bir dünyaya giriş yapıyorsunuz. Müziği sevmek için ise dili anlamanıza bile gerek yok, ayrıca daha kolay akılda kalınsın diye nakaratlara bolca İngilizce sözcük de serpiştiriliyor. Güney Kore’nin dışında herhangi bir yerde bir K-pop konserine veya bir K-pop hayran buluşmasında aynı şarkıyı sözlerini tam olarak bilmedikleri halde söyleyip dans eden birçok hayran görebilmenizin nedeni de bu. İşte 2012’de tüm dünyada patlayan Gangnam Style’ın bu kadar tutmasının nedeni de tam olarak bu.
K-pop, sözlerini her ne kadar anlamadan sevebileceğiniz ve eğlenebileceğiniz bir müzik türü olsa da, dil bariyerlerini aşıp Korece sözleri ile dili bilmeyen milyonlarca insanı etkileyebildiğini defalarca kanıtladı. Örneğin BTS’in diğer gruplar arasından sıyrılıp bu denli popüler olmasının en önemli nedenlerinden biri şarkı sözleri. Grubun lideri Kim Namjoon, TIME Dergisi’ne 2017’yılında verdiği bir röportajda bunu “Müzik, dilin sınırlarını aşar. BTS olarak kendimize sadık kalarak ve müziğe inanarak her gün hayranlarımızla iletişim kuruyoruz.” şeklinde ifade ediyor. BTS’in hayalleri gerçekleştirmek, toplumdaki sorunlar ve kalıplaşmış fikirlerin eleştirisi, gençlik ve kendini sevmek gibi konularda yazdığı sözleri birçok kişiye hitap ediyor, böylece sanatçı ve hayran arasında bir bağ kurulmuş oluyor. Bu bize gösteriyor ki bir müziği anlayıp sevebilmemiz için dili bilmek gerekmiyor ve bu İngilizce üzerine merkezlenmiş dünya Pop müziği için büyük bir adım.
Düşünüldüğünün aksine K-pop yalnızca müzik değil, aynı zamanda bir medya platformu. İdol adı verilen sanatçıların neredeyse hepsinin kendine özgü, çeşitli aktiviteler yapıp oyunlar oynadıkları programlarının yanı sıra, sıkça, aynı Instagram canlı yayınları gibi idollerin kişisel yayın yaptıkları V-Live adında bir platformları da var. Sosyal medyayı sıklıkla güncelleyip, hayranlarıyla etkileşim içinde olarak neredeyse her gün yeni bir içerik sunuyorlar. Bu da hayranlarla aralarında güçlü bir bağ oluşmasını sağlıyor. Sevdikleri sanatçıların özel hayatlarını izleyip onlara yakınlaştıklarını hisseden hayranların ise bu idollere bağlılıkları fazlasıyla güçlü oluyor. İdoller bu hayranlara adeta ideal bir sevgili olarak pazarlanıyor. İşte bu, internetin her yerini işgal etmiş K-pop hayranlarının bu denli güçlü olmasının kilit noktası.
Kore pop müziğinin kökenleri ise 90’lı yıllara dayanıyor. Döneme geleneksel Kore folk şarkıları ve ballad adı verilen yavaş ve duygulu şarkılar hakim, ancak ilk defa Batı etkisiyle: hip-hop, dans, R&B, soul, gospel gibi türler de serpilmekte. Yıl 1992, üç gençten oluşan Seo Taiji & Boys Güney Kore medyasına daha önce benzeri görülmemiş bir ses sunuyor: Amerikan hip-hop’un pop müzikle birleşip geleneksel Kore stiline uyarlanması. Bu ses, yıllar boyunca evrilerek günümüzdeki K-pop müziğine dönüşüyor. Çarpıcı, özgün müzikleri ve dansları ile özellikle gençler rağbet gören bu sanatçılar “idol” ismine sahip oluyorlar. Bu grup ve sanatçıların patlamasıyla ise plak şirketleri güçleniyor ve piyasayı kontrol etmeye başlıyorlar. Her yıl çıkış yapan K-pop sanatçılarının sayısı da üstel bir büyüme gösteriyor. 2000’de çıkış yapan BoA ülke sınırlarını ilk kez büyük ölçüde aşıp Japon müzik listelerinin başına oturuyor. 2009 yılında Wonder Girls “Nobody” adlı hit parçalarıyla ilk kez Billboard Hot 100’ a giren K-pop grubu oluyor. 2012 yılında PSY’ın Gangnam Style’ı global bir fenomen oluyor. 2018 yılında EXO adlı grup PyeongChang Olimpiyatları kapanış seromonisinde sahne alıyor. 2020 yılında BTS Billboard Hot 100 listesinde 1. sıraya yerleşen ilk uluslararası grup olup aynı yıl Grammy ödüllerine aday gösteriliyor. 2019 yılında K-pop’un Güney Kore’nin gayri yurtiçi milli hasılasında etkisi neredeyse 5 milyar Amerikan doları, bu rakam ülkenin en büyük havayolları şirketi olan Korean Air’ı bile geride bırakıyor. Göründüğü gibi K-pop, bu döneme damgasını vuran ve gün geçtikçe büyüyen, dil ve ülke sınırlarını aşan bir sektör. Yakın gelecekte bu grupların Türkiye’de verecekleri konserlerin artması da önemli bir ihtimal.