Tiksinme vücudun hayatta kalma becerilerinden biridir. Tadı, kokusu, dokusu farklı yada kötü olan yiyeceklere karşı vücudun verdiği tiksinme tepkisi bizi zararlı yiyeceklerden koruyan önemli bir mekanizmadır. Biz yetişkinler yiyeceklerin çoğundan tiksinmek yerine onlar hakkında sahip olduğumuz bilgiye göre karar veririz. Ancak çocuklar dünyasında bilişsel gelişmişliğin yeterli olmayışı onların bedenindeki tiksinme sistemine daha aktif ve önemli kılar. Çocukluk dönemindeki bu hassasiyetin farkında olmamak, çocukları zorla beslemek, tiksinmeye karşın çocuğa yiyecekleri yutturmaya çalışmak yetişkinlik dönemine uzanan kalıcı besin reddi ve aşırı seçici yiyicilere dönüştürebilme. Tablonun bu denli zorlu bir hal almaması için çocuk döneminde tiksinmeye neden olan, tiksinme derecesini arttıran bazı önemli detayları sizin için bu haftaki yazıma konu etmek istedim.
1 YAŞ TİKSİNMENİN BAŞLADIĞI DÖNEMDİR
Ek gıdaya geçiş döneminde adaptasyon sorunu yaşamayan çocuklar bile 1 yaş döngüsüyle birlikte besinleri reddetmeye başlayabilir. Bunun en önemli nedeni çocukların artık kendi başlarına hareket edebilmeleri, çeşitli besin ve nesneleri ağızlarına götürebilmeleridir. Tadı, kokusu ve dokusu vücut tarafından tanımlanmamış her tür besin ve nesnenin vücuda girmemesi için tiksinti hormonları devreye girer ve çocuk kendisi için zararlı olabilecek şeyleri yemez. Bu durumu aşmanın en kolay yolu 1 yaş öncesi dönemde çocukların olabildiğince fazla tat ve dokudaki yiyecekle tanışmasını sağlamak ve kendi kendilerine beslenmeleri için desteklemek olacaktır.
2 YAŞ DÖNEMİ
2 yaş dönemi çocukların kendi başlarına hareket etme, karar verme konusunda bilinçlendikleri dönemdir. Bu dönemde çocuklar ne yiyeceklerine, ne kadar yiyeceklerine kendileri karar vermek isterler. Bu alanda kontrol çocuğa geçmiyor, besleme yetişkin kontrolünde yapılıyorsa çocuklarda var olan tiksinme seviyesi artar. Özellikle tadını ve dokusunu bilmediği yeni yiyecekler, bir yetişkin tarafından zorla besleniyorsa hali hazırda çocuğun tükettiği yiyeceklere karşı da tiksinmesi artar. Böyle durumlarda çocuklar güvenli buldukları birkaç yiyeceğin dışına çıkmaz, daha çok tek tip beslenme formuna geçerler. 2 yaş dönemine denk gelen oral dönemin sona ermesi, anal dönemin başlangıcı aynı zamanda çocuklarda kaka ve çişin varlığını hissettikleri, genital huzursuzluklarının arttığı dönemlerdir. Bu dönemde zorla besleme sırasında oluşan her tür karın ağrısı, mide bulantısı, gaz sıkışması, kaka ihtiyacı vb. huzursuzlukların nedeni olarak çocuklar besinleri görürler. Böylesi zorlu geçiş döneminde tiksinme artabilir. Yetişkinlerin sabırlı olması, beslenme kontrolünü sakince çocuğa devretmesi işleri yoluna koymak için yapılması gereken ilk şeydir.
YETİŞKİN DAVRANIŞLARI
Çocukların sürekli bir arada oldukları yetişkinlerin yiyeceklere ve besinlere karşı tavrı da çocuklarda tiksinmenin seviyesini belirleyen önemli bir faktördür. Çocuğun yiyeceklerle oynamasına izin vermeyen, çocuğun sürekli ellerini ve çevresini silen, ortalık kirletince yüksek tepkiler veren yetişkinler aslında çocuklara farkında olmadan ‘yiyecekler kirlidir’ mesajı verir. Bu mesajın sürekliliği çocukları yiyeceklerin dokunulmaması gereken kötü birer nesne olarak tanımlamasına neden olur. Çocuklar dokunmadıkları hiçbir nesneyi ağızlarına götürmek istemezler. Böyle durumlarda tiksinme yüksek şiddetle kendini gösterebilir.
Aynı şekilde yetişkinlerin seçici yiyiciler olması, yiyecekler hakkında iğrenç, kötü gibi yorumları da çocukların yiyeceklerden keyif almasını engelleyen bir direnç oluşturur. Çocuklar çevrelerindeki yetişkinler gibi yiyecekleri reddetmeye başlarlar. Beslenmeye zorlanmaları halinde ise şiddetli tiksinme davranışı gösterirler. Sürekliliği halinde ise öğürme ve kusmaya dönüşür.
DUYUSAL HASSASİYET
Her çocuk gelişimi sırasında bazı dönemlerde duyusal hassasiyetler gösterebilir. Kimi ıslaklıktan hoşlanmaz, kimisi yumuşak nesnelere dokunamaz; kimisi rüzgardan kaçarken, kimisi keskin kokulardan tiksinir. Dönemsel olarak bu tür geçişlerin normal olduğu kabul etmekle beraber yüksek hassasiyet gösteren çocuklarda duyu bütünleme eksikliğinin olabileceği hatırlanmalıdır. Eğer çocuğun yaşı ilerlemesine karşın hassasiyetleri azalmak yerine artıyorsa, çocuk yiyeceklere dokunma ihtimaline bile tahammül edemiyorsa, nesnelere ve yiyeceklere dokunmak yüksek stres, öfke ve kontrolsüz bir tabloya neden oluyorsa profesyonel destek alınması, çocukların nesnelere dokunması ve yiyecekleri yemeleri için zorlanmaması sürecin daha da kötüye gitmemesi için önemlidir.