Bir Anneler Günü’nü daha geride bıraktık. Evlat bildiklerine sevgiyle sarılan tüm kadınlar, günlerini mutlulukla geçirmiştir umarım. Ama eminim pek çok kadının da canı yandı. Evlatlarını kaybetmiş anneler, evlatlarıyla birlikte şifa bekleyen anneler, annelerini kaybetmiş ya da onlarla birlikte şifa bekleyen anneler, onları göremeyen, türlü sebeple kokularını alamayan, seslerini duyamayan anneler, annelerine kırgın, annelerinden yana yaralı evlatlar, kendi annelerinden başka bir anne olmak için çabalayan yorgun anneler... Doğurmadığı bir insana, bir kedi bir köpeğe, kuşa ve kertenkeleye, anne kalbiyle sarmaladığı her türlü canlıya yuva olan anneler... Ve çok istese de anne olamayan ya da anne olmayı seçmediği için suçlu hissettirilen kadınlar... Hepinize tüm kalbimle sarılıyorum.
İSTEYİP DE ÇOCUK SAHİBİ OLAMAMAK AĞIR BİR YÜK
Mesleğim itibarıyla, anne olmak isteyen ancak sağlık sorunları nedeniyle (fiziksel ya da psikolojik) anne olamayan pek çok kadınla birlikte yürüyorum. Canlarını yakan bir sürü şey oluyor. Bazen yolda yürümek, bir çocuk parkının önünden geçmek, okul bahçesinden yükselen sesler ve bazen filmdeki bir sahne. Tamamlanması beklenen bir parçadan ümidi kesememek ama aynı zamanda onu beklerken yorgun düşmek... Çocuk sahibi olamamak, kadınlar için ağır bir yük. Elbette bilimsel gelişmeler, çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıp bu olasılığı epey yükseltiyor. Ümitsiz olmaktan yana değilim ve hastalarım bilir ki son ana dek ümidi kesmem ve tüm çareleri dener, denetirim. Çok nadiren kullanırım ‘imkansız’ sözcüğünü. Ancak bu sürecin içindeki kadınlar, benim kadar ümitli ya da güçlü olamayabiliyorlar. Bu doğal değil mi? Yaralamadan, yargılamadan, ümit kırmadan ya da boş ümitler vermeden hassasiyetle davranma zorunluluğumuzu hatırlatmak isterim bu noktada. Çünkü görüyorum ki canlarını en çok “Sizde bir şey yok mu?”, “E siz ne zaman çocuk seveceksiniz?”, “İstemiyor musunuz, olmuyor mu?” gibi sorular yakıyor.
HERKES ANNE BABA OLMAK ZORUNDA DEĞİL
Çiftlerin, ne zaman çocuk sahibi olmaya karar verdiklerini bilmeden, evliliklerinin başından itibaren çocukları olmuyor muamelesi yapmanın da anlaşılır bir tarafı yok. Zaten korunan ve bir süre daha korunmaya kararlı olan çiftlere, bebek sahibi olamıyormuş gibi muamele eden eşe, dosta, komşuya rastladığınızdan eminim. Ertelemek ya da akışa bırakmak bir seçim olamaz mı? Peki hiçbir zaman çocuk sahibi olmamak bir seçim olamaz mı? Tabii ki olabilir. Herkes anne baba olmak zorunda değil. Herkes buna hazır olmak, bunu istemek zorunda değil. Peki siz bir çifte tamamen kendilerini ilgilendiren ve direkt cinsel yaşamlarıyla ilgili olan bir soruyu sorma yetkisine, o ilişkinin dışındaki birinin sahip olmasını garip bulmuyor musunuz? Bu yetkiyi bizzat kendi kendilerine vermelerini peki? Evet aile büyükleri de dahil! İnsanlara çocuk sahibi olup olmayacaklarına dair sorular sorulmaması gerektiğini bilmiyorum ne zaman öğreneceğiz.
MAHREMİYETE SAYGI GÖSTERİN
Bir kadın doğurmak ya da doğurmamak yönündeki tercihini yalnızca eşiyle paylaşmalıdır. Ortak kararlarını alabilir ve onu diledikleri gibi uygulayabilirler. Herhangi bir nedenle tedaviye ihtiyaç duyarlarsa bunu dilerlerse aile ve çevreleriyle paylaşıp dilerlerse kendilerine saklayabilirler. Bir çift, hiçbir sorun olmamasına rağmen 7 yıl sonra çocuk sahibi olmaya karar verebilir. Bir çift, bir çocuğa değil dört ayaklı bir evlada anne babalık etmeye karar verebilir. Çocuk sahibi olamayan bir çift, pekala evlat edinme yoluyla da bir çocuğun ailesi olup kalbinde o sevgiyi büyütebilir. Bize düşen her zaman ve daima, yardım istediklerinde orada olmak ama onun dışında mahremiyetlerine saygı göstermek ve meselenin dışında durmaktır. Karnını biraz şiş, kilosunu biraz fazla gördüğümüz kadınlara hamilelik sorusu sormanın da kabalık olduğunu hatırlatmış olayım bu sayfayı vesile bilip. Belki farkında olmadan, tamamen iyi niyetle yaptığınız hatalar vardı ve bu yazı sayesinde yüzleştiniz. Ne kadar çok insanla bunları paylaşırsanız ve bu farkındalığı ne kadar yayarsak o kadar iyi. Çünkü kimin kalbinde ne tür bir yara olduğunu bilemezsiniz. Ya da belki birileri, onlara acımanızı gerektirmeyen seçimlerini yaşıyorlardır; ne dersiniz?