Türkiye’de kadınların sağlık sorunlarına erişimindeki eşitsizlik, uzun yıllardır tartışılan önemli bir konu. Özellikle bazı hastalıkların geç teşhis edilmesi, kadın sağlığı üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. Bu durumun altında yatan nedenleri hem sosyolojik hem de tıbbi boyutlarıyla incelemek, çözüm için ilk adım olacaktır. Erken teşhisin önemine sıklıkla değinsek de geç teşhisin, tedavisi mümkün hastalıklarda dahi hayat söndürdüğünü hatırlatmakta fayda görüyorum.
Elbette kadın hastalıklarının geç teşhisi, sadece kadının ihmaliyle açıklanamaz. Sosyolojik açıdan bakılması gereken ve birden fazla sorumluyu işaret eden bir sorundan bahsediyoruz.
KÜLTÜREL ENGELLER: Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların kendi sağlıklarını ikinci plana atmalarına neden olabiliyor. “Kadın, fedakârdır” gibi kalıplaşmış düşünceler, kadınların kendi ihtiyaçlarını ertelemelerine yol açabiliyor. Daha iyi kadının, kendini öncelemeyen kadın olduğunu yanılgısını kırmalıyız.
EKONOMİK SEBEPLER: Özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli ailelerde yaşayan kadınlar, sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlanabiliyor. Ekonomik sıkıntılar, düzenli check-up yaptırmayı engelleyebiliyor. Rutin jinekolojik muayene dediğimiz şey, buralarda lüks ve gereksiz görülüyor.
EĞİTİM DÜZEYİ: Eğitim düzeyi düşük olan kadınlar, sağlık sorunlarının farkında olma ve sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda daha az bilinçli olabiliyor. Herkesin başına geldiği konuşulan sorunlara karşı duyarsızlık da çok sık karşılaştığımız bir ‘kulaktan kulağa önemsizleştirme’ hadisesi maalesef.
UTANMA VE MAHREMİYET KAYGISI: Özellikle kadın hastalıkları konusunda utanma ve mahremiyet kaygısı, kadınların doktora gitmesini engelleyebiliyor. Bölgede kadın doktor bulunmuyorsa bu sorun büyüyor ve yıllara yayılıyor. Sağlıkta cinsiyet olmadığı bilincini yaymamız şart.
AİLE YAPISI: Bazı ailelerde, kadınların kendi kararlarını vermeleri kısıtlanabiliyor. Bu durum, sağlık hizmetlerine erişimi olumsuz etkiliyor. Eşleri geçtim, ailenin ikinci halkasından büyüklerin karar yetkisine sahip olduğu kısıtlayıcı bir mekanizma içinde yaşıyor kadınlar.
BİLİNÇ EKSİKLİĞİ: Hem sağlık çalışanları hem de kadınların kendilerinin bazı hastalıklar hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, erken teşhisi geciktirebiliyor. Maalesef bazı sağlık sorunlarının teşhis ve tedavisinde deneyimin de rolü büyük.
TANI ZORLUĞU: Bazı kadın hastalıkları, belirtilerin diğer hastalıklara benzemesi nedeniyle yanlış teşhis edilebiliyor veya teşhis edilmeden uzun süre geçirilebiliyor.
SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ EKSİKLİKLER: Özellikle kırsal bölgelerde sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sorunlar, tanı ve tedavi süreçlerini uzatabiliyor. Medya ve sosyal medya kullanımını en etkili bulduğum alan da bu; bilginin ülke ve hatta dünya çapında dolaşıma sokulmasının faydaları büyük.
KAYNAK SIKINTISI: Sağlık kuruluşlarında gerekli tıbbi cihaz ve ekipman eksikliği, doğru teşhisin konulmasını engelleyebiliyor. Sağlıkta fırsat eşitliği hakkını tam da bu noktada vurgulamamız gerekir. Yıllardır bir biçimde, elimden gelenin en iyisiyle kadınları ve toplumu bilinçlendirmeye çabalasam da işler henüz istediğim kıvamda değil. Dolayısıyla POSTA Gazetesi’ndeki sayfamdan hepimiz için yapıyorum bu seslenişi. Çünkü taşın altına daha çok koymalıyız elimizi.
PEK ÇOK ÇÖZÜM YÖNTEMİ VAR
Çözümler yok mu? Elbette var. Çoğumuzun aklına gelen ama bir kez daha dillendirmenin zarar getiremeyeceği çözümler var elbette. Toplumda kadın sağlığı konusunda farkındalık yaratmak için kampanyalar düzenlenmeli, medya bu konuya daha fazla yer vermeli. Hem sağlık çalışanları hem de kadınlar için sağlık eğitimleri düzenlenmeli, özellikle kırsal bölgelerde bu eğitimlere öncelik verilmeli. Sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak için mobil sağlık hizmetleri geliştirilmeli, kırsal bölgelerde sağlık ocaklarının sayısı artırılmalı. Düşük gelirli kadınlara sağlık hizmetlerinden yararlanmaları için ekonomik destek sağlanmalı. Kadın hastalıkları konusunda utanma ve mahremiyet kaygılarını azaltmak için sağlık çalışanları tarafından duyarlı bir yaklaşım benimsenmeli. Özellikle meme, rahim ağzı ve yumurtalık kanseri gibi hastalıkların erken teşhisi için düzenli tarama programları oluşturulmalı. Zaten var olan bütün iyi yanlarımızın altını çizmeli, oralarda daha da zenginleşmeliyiz. Kadın sağlığı, toplum sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Kadınların sağlık sorunlarına erken teşhis ve tedavi ile müdahale etmek, hem bireylerin hem de toplumun yaşam kalitesini artıracaktır. Bu konuda hem devlet hem de sivil toplum kuruluşlarının daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Kendimi de bu sorumlu kesimden asla ayırmıyor ve mesleğimin gereği olan tüm çabayı gösteriyorum, daima da yapacağım. Çünkü erken teşhisin önemini çok defa yaşadım, gözlerimle gördüm, ellerimle bir parçası oldum.