Doç. Dr. Gökçen ErdoğanGüzelliğin kalıbı

HABERİ PAYLAŞ

Güzelliğin kalıbı

Ah, kadın olmak... Bu sözcükle yan yana düşünülen ne çok tanımlama, ne çok kavram, ne çok olgu var, öyle değil mi? Bir düşünün, tarih boyunca kadın bedeni neyi temsil etti? Güzellik, cazibe, annelik, zarafet ve daha fazlası. Peki böyle olmak zorunda mı? Bunları temsil etmek, bunları üstlenmek, bunlara sahip olmak zorunda mıyız? Neden bedenimiz üzerinden ‘olması gerekenler’ konuşuluyor sürekli? Çünkü bedenden öte birer ruh olduğumuzu göremiyorlar. Güzel olmamız ve güzel olanı da onların belirlemesi dışında bir ihtimal düşünemiyorlar. Ama bunu değiştireceğiz.

Haberin Devamı

İDEALE UYMAYAN HER ŞEY KUSURLU İLAN EDİLDİ

Bedenlerimiz, çeşitli yollarla uzun yıllardır birer meta gibi pazarlandı, arzu nesnesi olarak sunuldu . Toplum, bize “ideal” diye bir kalıp dayattı ve bu kalıba uymayan her şey kusurlu ilan edildi. ‘Kadın dediğin’le başlayan cümleler... “İdeal” bedenler, “kusursuz” yüzler, “mükemmel” ölçüler... Bu dayatmaların altında ezilmekten yorulmadınız mı? Hep birlikte yorulduk, biliyorum. Zayıf olmak mı? Kusurlu. Kıvrımlı olmak mı? Kusurlu. Uzun boylu olmak mı? Kusurlu. Kısa boylu olmak mı? Kusurlu. Beyaz tenli olmak mı? Kusurlu. Esmer tenli olmak mı? Kusurlu. Saçlarımız, makyajımız, kıyafetlerimiz... Her şey bu dayatılan güzellik algısına göre şekillendi. Kendimizi beğenmemiz, onay almamız için bedenlerimizle sürekli bir savaş halindeyiz. Bu savaş bizi yordu, yıprattı ve özgüvenimizi yerle bir etti. Peki hak edişimiz bu mu dersiniz?

BAŞKASININ ‘GÜZEL’İ OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ

İnanın yeter, bu kadarı yeter! Artık bu esaretten kurtulma vakti. Bedenlerimiz bizim, sadece bizim ve kimsenin onları kontrol etme hakkı yok. Bu eşimiz, babamız, çocuğumuz ya da dostlarımız, her kim olursa olsun, bir başkasının ‘güzel’i olmak zorunda değiliz. Her birimiz, olduğumuz gibi güzeliz. Farklılıklarımız bizi özel kılıyor, kendimizi iyi hissettiğimiz halimiz en güzel olmaya yeter. Kusurlarımızın hoş görülmeye ihtiyacı yok, onlar bizimle birler. Ve güzelliğimizi kendi kurallarımızla tanımlamamızın vakti çoktan geldi. Ve ister inanın ister inanmayın, fark edin ya da etmeyin; bu hareket başladı. Bizi “fazla kilolu” veya “fazla zayıf” diye yaftalayanlara inat, kendimizi olduğu gibi sevmeyi öğreniyoruz. “Kusurlarımız”la barışık olmayı, onları özgünlüğümüzün birer parçası olarak görmeyi seçiyoruz.

Haberin Devamı

ÖNYARGILARLA SAVAŞMAK KOLAY DEĞİL AMA PES EDECEK DEĞİLİZ

Artık medyanın dayattığı photoshoplu illüzyonlara kanmıyoruz. Gerçekçi ve ilham verici bedenleri ön plana çıkarıyoruz. Kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak değil, olduğumuz gibi kabul edip seviyoruz. Ve varmak istediğimiz bir hedef varsa yine kendimiz için kendimiz istediğimiz için hareketleniyoruz. Biliyoruz ki, bu bir mücadele. Toplumun önyargılarıyla, yerleşik kalıplarıyla savaşmak kolay değil. Ama pes edecek değiliz. Zaten sahip olduğumuz ama bize unutturulan özgürlüğümüzle yeniden barışıyoruz. Bu bir devrim, sevgili kadınlar! Güzelliğin tek bir tanımı olmadığını, her birimizin ışıldadığını haykırıyoruz. Hem yalansa söyleyin! Unutmayın, güzelsiniz! Her beden, her ölçü, her renk... Hepsi eşsiz ve değerli. Işığınıza güvenin. Işığınızla yücelin. Güzelliğin kalıplarını kırıp kendimizi olduğumuz gibi sevmenin zaferini yaşayalım, var mısınız?

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder