Toplumsal özelliklerimiz, bizi bazen düşüncesizliğe ve hatta zalimliğe itiyor. Bunu en çok lohusa kadınların yaşadıklarında görüyorum, benim yaşam pratiğimde en çok böylesine rastlanıyor. Biz hekimler isteriz ki; biri anneye baksın, ilgilensin ve anne de bebeğine rahatça baksın, onunla ilgilensin.
Uzun yıllardır pek çok bebeğin dünyaya gelmesine aracılık ettim ve bu, mesleğimin en büyülü yanı. O anın heyecanı hiç değişmiyor, farklı biçimlerde artıyor ama hiç eksilmiyor. İki kez anne oldum ve ikincisinde azalır sandığım heyecan da aynı biçimde artmış, değişimi ve tanımlanmazlığıyla beni şaşırtmıştı. Hem bir hekim hem bir anne olarak söyleyeceklerim var. Görece şanslı bir anne ve daha önemlisi lohusaydım. Görevimin başına dönmem gerektiğinde, hem kızımı hem de dünyada daha yeni olan oğlumu bırakabileceğim, güvendiğim eller vardı. Eşim iş bölümüne inanıyordu, annelerim desteklerini esirgemiyordu ve ekonomik koşullarımın verdiği şansla (ki bu asla ayıp değil) yardım alma şansım vardı.
Bir yardımcınızın olması da başlı başına bir iştir, bir sorumluluk, bir kaygı mekanizması (bakıcı krizlerini duymayan yoktur) ancak ben o konuda da şanslı olanlardandım. Buna rağmen zorlandım. Uykusu, sütü, sevgisi, sarılması, hastalığı, huysuzluğu, yetmezliğim ve daha neler neler... Her evde benzer ama başka seyreden tüm kaygılar bizim evde de vardı. Ama dediğim gibi ben şanslı sınıftaydım. Ya öyle olmayan anneler?
BABALAR DA SÜRECİN PARÇASI OLMALI
Bazen taze annelerin, eşleriyle yalnız kalma ve süreci tek başına yönetme, alışma istekleri oluyor. Zorlansalar da başarıyorlar mı? Kesinlikle. Buna da saygı duyun. Hastanede yalnızca eşiyle kalabilir bir kadın. İki yetişkin, deneye yanıla, okuya öğrene ve en önemlisi hissede hissede kotarabilirler her şeyi. Kararlarına saygı duyun. Evlerinde yalnız olmak istiyorlarsa, geceleri yatılı bir yardım eden talep etmiyorlarsa ya da tam tersi henüz alışamadıkları için beklediğinizin üstünde yardım talep ediyorlarsa; hepsine eşlik edin. Kararlarını destekleyin ve bu kararları uzaktan kolaylaştırmaya çalışın. Yemeklerini hazırlayıp ulaştırın bazen, bazen bir tatlı sipariş edin, bazen bir çiçek, güzel bir mesajla her zaman orada olduğunuzu söyleyin yeter. Ve erkeklerin yani babaların da bu sürecin eşit bir parçası olmasına izin verin. “O yapamaz” deyip almayın elinden bezi, yapa yapa öğrenir. Dezenfekte edebilir biberonları, eşinin ayaklarına masaj yapıp sıcak bir çay servis edebilir. Anne uyurken bebekle ilgilenip uyutabilir, gazını çıkarabilir; neden yapamasın?
AKIL VERMEYİN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIN
Toplumsal özelliklerimiz, bizi bazen düşüncesizliğe ve hatta zalimliğe itiyor. Bunu en çok lohusa kadınların yaşadıklarında görüyorum, benim yaşam pratiğimde en çok böylesine rastlanıyor. Biz hekimler isteriz ki; biri anneye baksın, onunla ilgilensin ve anne de bebeğine rahatça baksın, onunla ilgilensin. Ama toplumumuzda genelde anneye yardım etmekten anlaşılan şey; bebeğin bakımını tüm fikir ve davranışlarımızla üstlenmeye çalışmak ve anneye akıl vermek, süreci yönetmek.
Büyük bir yanlış. Elbette danışılan konularda, geçmiş deneyim ve bilgilerimiz ışığında yakınımız olan anneye fikir verebilir, yardım teklif edebiliriz. Ama onun çizdiği sınırların dışında kalmamız şart. Yemeğini yapın, ev işlerini kolaylayın, ona banyo yapma fırsatı tanıyın, uyuması için bebeği bulunduğu alandan bir süreliğine alın; bir film, kitap, şarkı, kahve neye ihtiyaç duyuyorsa ona ulaşması için alan ve zaman açın yeter. Misafir kabul etmek istemiyorsa bu konuyu organize edin, mutlaka kabul edilmesi gerekiyorsa anneyi ve bebeği yormadan, bunaltmadan misafirlerini siz ağırlayın. Ama ne olur, sütünün miktarına, bebeği doyurma sıklığına, kucakta tutma isteğine ya da yatağında yatırma kararına vb. karışmayın.
Bizde çoğunlukla büyüklerimiz, geçmiş nesillerin söylem ve alışkanlıklarını bugüne taşımak istiyorlar. Evet iyi niyetle belki ama her zamanın kendi doğruları ve her annenin kendi anneliğini yaşama hakkı var. Dolayısıyla bu satırları okuyan herkese, gerçek yardımın ne olduğunu hatırlatmak isterim. Ona ve anneliğine, sevgiyle, saygıyla örülmüş duvarların ardından bakın. Kapı açılınca girin, mola istenince çıkın.
ANNELER, YARDIM TALEP EDİN
Ve canım kadınlar, canım anneler; ben hallederim diyerek yıpratmayın kendinizi. Her şeye yetişememeniz ya da yetişmeye çalışırken daha da yorgun düşmeniz çok olağan. Yardım talep edin. Eşinizle işleri bölüşün, başka bir yakınınızdan ya da imkan varsa bir profesyonelden yardım talep edin. Bu sizin yetersiz olduğunuz anlamına gelmez, aksine mutlu ve sağlıklı anne, mutlu çocuk demektir. Sürecin kolaylaşması, travmatik olmaktan uzaklaşması demektir. Nasıl isterseniz öyle halledersiniz. Ama kendinizi ve sınırlarınızı zorlamaya çalışmayın derim. Siz de bebeğiniz gibi önemlisiniz.