Efe Teksoy

23 Nisan 2017, Pazar 13:00

‘Kayıp Şehir Z (The Lost City of Z)’


‘Kayıp Şehir Z’, efsane film serisi ‘Indiana Jones’a esin kaynağı olmuş bir adamın 1. Dünya Savaşı öncesinde geçen gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Film boyunca İngiliz kaşif Percy Fawcett, Amazon’un balta girmemiş ormanlarında ölüm ve yaşam arasında bulunan ince çizgide ilerliyor. Amazon’a yolculuk, başta macera içerdiği için kulağa hoş/güzel geliyor. Ama filmi izlediğinizde ne tür zorluklar içerdiğini görüyorsunuz. Percy Fawcett, kayıp ve keşif edilmemiş bir medeniyetin peşine düşüyor. Hatta keşfetme amacı bir süre sonra saplantı haline geliyor. Öyle ki, bu uğurda ölümü bile göze alacak kadar. Film macera tutkunlarının severek izleyeceği bir yapım. Ama uzun süresi izleyiciyi yer yer sıkabiliyor. Amazon ormanında ve nehrinde geçen sahneler 1979 yapımı Francis Ford Coppola’nın Kıyamet/Apocalypse Now filmini anımsatıyor.


Filmin Konusu

Percy Fawcett, amazon ormanlarının balta girmemiş bölgelerini araştıran bir kaşiftir. Keşif gezisi sırasında gelişmiş bir medeniyete ait izlerle karşılaşır. Bulduğu kanıtlar, bilim çevrelerinde farklı tepkilerle karşılanır ve alay konusu olur. İddiasını kanıtlamak için araştırmalara devam eden Percy Fawcett, yanına eşi Nina, oğlu Jack ve yardımcısı Henry’i de alarak Z adı verilen kayıp şehre doğru yolculuğa çıkar. Filmin senaristliği ve yönetmenliği James Gray’e ait. David Grann’in aynı isimli romanından uyarlanan film, Percy Fawcett’ın gerçek öyküsünü anlatıyor. Başrollerinde; Charlie Hunnam, Robert Pattinson ve Sienna Miller yer alıyor.


22 Nisan 2017, Cumartesi 13:56

KAPAN (GET OUT)

5 milyon dolar bütçeyle çekilen korku filmi ‘Kapan’ vizyondaki yerini aldı. ‘Kapan’, yönetmen Jordan Peele’in ilk uzun metraj film çalışması. Buna rağmen çok büyük bir başarı elde etti. Şöyle ki; Jordan Peele, ‘Kapan’ın 100 milyon dolar gişe hasılatını (ilk uzun metraj filmiyle) aşan başarısı sayesinde ilk Afro-Amerikalı yazar/yönetmen oldu.

Filmin Konusu


Siyahi genç Chris, beyaz kız arkadaşı Rose ile mutlu bir ilişkisi vardır. Rose, birgün Chris’i ailesiyle tanışmak için davet eder. Chris, gittiği kasabada siyahilerin birer birer kaybolduğunu fark eder. Bunun üzerine bir adam Chris’e bir an önce kaçması öğütünde bulunur. Ama bu çok kolay olmayacaktır. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Joran Peele yapıyor. Başrollerinde; Daniel Kaluuya, Allison Williams ve Bradley Whitford var.

Irkçılığın Soğuk Yüzü


‘Kapan’, her ne kadar korku/gerilim türünde bir yapım olsa da aslında alt metninde ırkçılık konusunu işliyor. Filmde bazı ırkçılık mesajları doğrudan/yüzeysel olarak verilirken bazı mesajlar ise alt metinde/saklı veriliyor. Örneğin; ‘Kapan’ filminin posteri, 1995 yapımı ‘Protesto/La Haine’ filminin posteri referans alınarak yapıldı. Bunun sebebi her iki filmde de ırkçılık konusunun işlenmesi. Bir diğer önemli detay ‘Kapan’ın açılış jeneriğinde çalan müzik. Şarkının sözleri Svahili dilinde “Skiliza Kwa wahenga” yani “ Atalarınızı dinleyin” anlamına geliyor. Ardından şarkının sözleri “ Kötü şeyler geliyor” sözleriyle devam ediyor. Burada filmin daha başında kötü şeylerin olacağı mesajı izleyiciye veriliyor. Bir başka ayrıntı ise Chris, yatak odasında kız arkadaşı Rose ile konuşurken omuzunun üzerinde “Chris ölmüş” yazısı görülür.

19 Nisan 2017, Çarşamba 14:51

Sessizlik (Silence)


Oscar ödüllü yönetmen Martin Scorsese’nin son filmi ‘Sessizlik/Silence’ vizyondaki yerini aldı. Japon yazar Shusaku Endo’nun çok satan romanından uyarlanan yapım 46 milyon dolar bütçeyle çekildi. Film başladığı an, adının neden ‘Sessizlik’ olduğunu anlıyorsunuz. Scorsese, izleyiciyi öyle bir ruh durumuna sokuyor ki, izlerken kıpırdasanız sanki Japonlar sizin burada olduğunuzu anlayacak ve saldıracak/ yakalayacak hissi yaşatıyor. Baştan söyleyeyim film fazlasıyla ağır ilerleyen bir yapım.



Film Hristiyanlığın yasak olduğu dönemde, Japonya’ya Hristiyanlığı tanıtmak için giden 2 cizvit papazını anlatıyor. Burada yaşadıkları zorluk, eziyet ve işkenceleri çok derin bir şekilde işliyor. Filmde Cizvit papazlarının gördükleri işkenceler için bir nevi inancın sınanması diyebiliriz. Shusaku Endo, burada bulunan inancın sınanması temasını Fransız yazar Alexandre Dumas’tan almış. Dumas'nın, 1844’te yazdığı ‘Monte Kristo Kontu’ kitabında Edmond Dantes karakteri işkence görür ve bir nevi inançla imtihan olur. Tıpkı ‘Sessizlik’ filminde Rodrigues ve Garupe karakterlerinin sınanması/imtihanı gibi. Filmde Garupe karakteri zorla inançsızlığa itilir ve Hristiyanlığı reddetmesi istenir. Sonrasında kendisine giydirilen Japon kimonosunda/giysisinde haç işaretine benzer desenler olduğu görülüyor. Burada, ne kadar baskı yapılırsa yapılsın insanın yüreğinde bulunan inancı elinden alamazsınız, etki edemezsiniz mesajı veriliyor.

15 Nisan 2017, Cumartesi 15:00

Hızlı ve Öfkeli 8 (The Fate Of the Furious)

‘Hızlı ve Öfkeli’ serisinin 8. filmi hız tutkunlarıyla vizyonda buluşuyor. Çekimleri New York, İzlanda ve Küba’da gerçekleştirilen filmin bütçesi 250 milyon dolar. Aksiyon meraklılarının bir an önce filme gitmelerini tavsiye ediyorum. Zira ‘Hızlı ve Öfkeli 8’ izleyiciye hayal edebileceğinin ötesinde bir heyecan/adrenalin yaşatıyor. Yüksek bütçeli patlama sahneleri izleyiciyi adeta koltuğa çiviliyor. Bir diğer dikkat çeken detay ise Deckard (Jason Statham) ve Hobbs (Dwayne Johnson) karakterlerinin aralarında yaşadığı mizahi rekabet. Bu sahneler seyirciyi gülmekten kırıp geçiriyor. Öyle ki hem aksiyon keyfi yaşayıp hem de kahkahalara boğuluyorsunuz. “Serinin önceki filmlerinden iyi mi?” diye soracak olursanız. Rahatlıkla söyleyebilirim ki bu film aksiyon çıtasını olabilecek en üst seviyeye yükseltmiş.

ADRENALİN PATLAMASI

Yıllarca suça bulaşmış olan ekip, artık sakin ve suçtan uzak bir hayat sürer. Ekibin yavaş yavaş dağılmaya başladığı sırada Dom ve Letty evlenip balayına gider. Ardından Chiper adlı tehlikeli bir kadın, Dom’u hedef alır. Onu ailesinden ve sevdiği insanlardan uzaklaştırır. Tekrardan suça bulaşmaya ikna eder. Dom’u durdurmanın ve ailenin dağılmasını engellemenin tek yolu ekibin tekrardan bir araya gelmesidir. Toplam 3.896 milyar dolar gişe yapan ‘Hızlı ve Öfkeli’ serisinin 8. filmi vizyonda. Filmin oyuncu kadrosunda; Vin Diesel, Dwayne Johnson, Jason Statham, Luke Evans ve Charlize Theron yer alıyor. Yönetmenliği F. Gary Gray’in yaptığı yapımın senaryosu Chris Morgan ve Gary Scott Thompson’a ait.


KAMERA ARKASI

-‘Hızlı ve Öfkeli 8’, bu güne kadar İzlanda’da çekilen en büyük aksiyon ve patlama sahnesini içeriyor.

12 Nisan 2017, Çarşamba 02:30

OTOPSİ (THE AUTOPSY OF JANE DOE)

Film, içerisinde yoğun olarak barındırdığı kesme-biçme sahneleriyle midesi sağlam bir izleyici kitlesine hitap ediyor. Baştan düşük bütçeli olduğunu kabul ederek ve beklentiye girmeden izlerseniz sıkılmayacağınıza eminim. Filmin aslında en büyük esin kaynağı David Cronenberg’in 1988 yapımı ‘Ölü İkizler (Dead Ringers)’. ‘Ölü İkizler’ filmindeki otopsi uzmanı ikiz kardeşler ‘Otopsi’ filminde baba-oğul olarak karşımıza çıkıyor. Elbette çok daha basite indirgenmiş bir versiyonu olarak. Filmin neredeyse tamamının tek mekânda geçmesi doğal olarak korku unsurlarını azaltıyor. Korku olarak başlayan film zamanla gerilim türüne dönüşüyor. Usta oyuncu Brian Cox ve Emile Hirsch her ne kadar mükemmel bir rol çıkarsalar da… Yönetmen filmi biraz aceleye getirmiş gibi gözüküyor.



FİLMİN KONUSU

Tommy ve oğlu Austin birlikte çalışan adli tıp memurudur. Austin, babasını yalnız bırakmak istemese de kız arkadaşıyla hayatını birleştirmek için planlar yapar. Bunu babasına açıklayacağı akşam evlerinde bulunan morga bir ceset getirilir. Vücudunda hiçbir iz ve yaraya rastlanmayan kadın cesedi hakkında her şey belirsizdir. Cesedin kimliğini tespit etmek için çalışmaları onları tehlikeli ve gizemli bir yolculuğa çıkaracaktır. Yönetmenliğini Andre Ovredal’ın yaptığı filmin oyuncuları arasında Biran Cox, Emile Hirsch ve Ophelia Lovibond yer alıyor.

11 Nisan 2017, Salı 12:00

PATRON BEBEK (THE BOSS BABY)

‘Patron Bebek’, hem küçüklere hem de büyüklere hitap eden eğlenceli bir animasyon. Film, çocukların ebeveynlerine yönelttiği ‘Bebekler nereden geliyor?’ sorusunu çok güzel işlemiş ve ilginç bir hikâye ortaya çıkarmış. Yapım, aslında bebeklerin (normal bebekler ve patron bebekler olmak üzere) ikiye ayrıldığını anlatıyor. Patron bebekler, küçük bir bebek görüntüsünde olmasına rağmen aslında ‘Baby Corp’ adlı şirkette çalışan birer iş adamı. İçtikleri özel formül içeren süt, onların büyümesini engelliyor ve küçük kalmalarını sağlıyor. Burada, İskoç roman yazarı ‘J.M Barrie’nin ‘Peter Pan’ romanında bulunan temadan yararlanıldığı belli oluyor. Peter Pan karakteri, olmayan ülke/neverland adındaki bir yerde hiç büyümeden yaşar. Tıpkı ‘Patron Bebek’te olduğu gibi. Yapım birçok çocuk filmi ve çizgi filme gönderme yapıyor. Kovalamaca sahnelerinde, karakterlerin giydiği kıyafetler arasında: ‘Mary Poppins’, ‘Teletabiler (Teletubbies)’, ‘Powerpuff Girls’ gibi filmlere göndermeler olduğunu göreceksiniz.



PATRON BEBEK (THE BOSS BABY)

Tim Templeton, 7 yaşında anne ve babasıyla mutlu bir hayat sürmekteyken kardeşi olacağı haberini alır. Bu haber mutlu günlerinin sonu olur. Ama doğan kardeş hiç de diğer bebeklere benzemez. Giyim kuşamı, konuşması ve hareketleri büyük insan gibidir. Tim Templeton, kardeşiyle güçlerini birleştirerek ‘Puppy Şirketi’ başkanının kurduğu planları alt üst edecektir.

08 Nisan 2017, Cumartesi 02:30

Baraka (The Shack)

20 milyon dolar bütçeyle çekilen ‘Baraka’ vizyondaki yerini aldı. Filmde, küçüklüğünde babasından gördüğü eziyetler ve yetişkinliğinde yaşadığı travmatik olay (kızının kaybolması/kaçırılması) sebebiyle Tanrıya inancını kaybetmiş bir adamı (Mack Philips) görüyoruz. Sonrasında gelişen olaylarda Tanrıdan gelen bir davet ve ‘Kutsal Üçlem/Teslis’ şeklinde yani baba-oğul ve kutsal ruh olarak belirmesine tanık oluyoruz.

Bu temanın 2007 yılındaki ‘Dünyalı (The Man From Earth)’ filminden alıntı yapıldığı belli oluyor. ‘Dünyalı’ filminde Tanrı, insan suretine karşımıza çıkıyor ve bilinen gerçeklerin aslında göründüğünden farklı olduğunu anlatıyordu. Tıpkı ‘Baraka’ filminde olduğu gibi. Yapımda görünen Tanrı ve ‘Kutsal Üçlü’; Mack Philips’in babası ve kızını kaçıran adamın aslında göründüğünden farklı olduklarını söylüyor. Ayrıca izleyiciye insanları yargılamadan önce durup düşünmesi gerektiği konusunda mesaj veriyor.

Film genel olarak merak uyandırıcı bir hikâye anlatıyor. Yer yer durağan olması seyirci üzerinde olumsuz etki yaratsa da izlemeye değer olduğunu düşünüyorum.

FİLMİN KONUSU

Mack Philips, karısı ve 3 çocuğuyla mutlu bir aile hayatı yaşar. Gittikleri kampta, küçük kızı Missy kaçırılır. Kızının öldüğünü düşünerek inzivaya çekildiği sırada bir mektup alır. Gönderenin Tanrı olduğundan şüphelenir. Mektupta Missy’nin kaybolduğu yer olan barakaya dönmesi istenir. Mack, her şeyi göze alır ve barakaya doğru yola çıkar. Orada bulacakları hayatını tamamen değiştirecektir. Sam Worthington ve Octavia Spencer’ın başrollerinde oynadığı filmin yönetmeni Stuart Hazeldine.