Giriş
https://twitter.com/_elifyilmaz_
Yazar Alev Alatlı, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben “Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı” demişti.
Bahsettiği yazar, çoğunuzun bildiği gibi “Hayvan Çiftliği” ve “1984” adlı kitapları ile tarihe imzasını atan 20. yüzyılın en önemli yazarlarından. Orwell, özgüvensizlik üzerinden beslenerek yaptığı güç odaklı propaganda ve yarattığı korku ortamı ile varolan totaliter rejimlerin insanlığa ait tüm değerleri nasıl yok ettiğini gözler önüne serer.
Totaliterizmi yerden yere vuran yazarın bugünleri görse ne yapacağına okumadıysanız okuyup siz karar verin.
Ben de yazardan alıntılarla başlayayım köşeye: “Güç bir araç değildir, amaçtır. Bir insan, bir devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlüğü kurmak için devrim yapar. Eziyetin amacı eziyettir. İşkencenin amacı işkencedir. Gücün amacı güçtür.”
“Önemli olan yaşamak değildir, başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir.”
“Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir.”
“Kitleler asla, yalnızca ezildikleri için, kendiliklerinden başkaldırmazlar. Kendilerine karşılaştırma yapabilecekleri ölçüler verilmedikçe, ezildiklerinin bilincine varmazlar.”
“Akıllılık,çoğunluğa bakılarak ölçülmez.”
* Son 12 yılda 456 kişi polis kurşunuyla öldürülmüş.
* Gezi’de öldürülen gencecik çocuklar için ‘Polis destan yazdı’ diyerek adeta oh çekilmiş.
* Polisin öldürdüğü küçücük çocuğun annesi, kendinden geçmiş kitlelere yuhalatılmış.
* Uludere’de insanların üzerine bomba yağmış, fail hâlâ ne hikmetse bulunamamış.
* Askeri vesayeti kaldırmakla övünen ülkenin cumhurbaşkanı esnafı bile asker ilan etmiş.
* Yargı geometri cetveline dönmüş
* ‘Ben yaptım oldu’larla hukuk, nostaljik hediyelik eşyaya çevrilmiş.
* Memleketin sanat eseri kriteri ‘AVM’ler olmuş.
* Her yeşil alan potansiyel yandaş doyurma yerine çevrilmiş.
* Soytarılar sanatçı, soytarılıkları sanat diye yutturulmuş.
* Avrupa’nın basın özgürlüğü olmayan tek ülkesi ünvanına kavuşulmuş!
* Basına doğrudan müdahale için ‘Alo Fatih’, ‘Alo Nermin’ hattı kurulmuş, rezalet ortaya çıkınca da utanmadan arlanmadan ‘gazeteciye işini öğretmekten’ dem vurulmuş.
* Zabıta müdürünün tiyatro müdürlüğüne atanabildiği başarı hikayeleriyle ortalık dolmuş.
* ‘Başbakanıma telekinezi yapıyorlar’ diyen meczup ülkeye danışman yapılmış.
* Kadının fikri, zikri, bedeni, siyaseten delik deşik edilmiş.
* Aklın ve bilimin hakikatinin yerine din konulmuş.
* Din ve devlet işlerinin ayrılığına belaymış gibi lanet okunmuş.
* Anayasal protesto hakkını kullanan kişi, ‘makul şüpheli’ olmuş.
* En ufak aykırı ses, vatan haini diye hedef tahtasına oturtulmuş.
* Yüzlerce insanın hayatı sahte delillerle karartılmış, yıllar sonra ‘Ben yapmadım paralel yaptı’ diye işin içinden çıkılmış.
* Ülkenin yarısı güne yıllarca ‘Ergenekoncu, darbeci, çapulcu, vatan haini, lobici, otporcu” diye sıfatlar takılarak uyanmış.
Fazlası yok, eksiği çok bu olayların yaşandığı bu dönem, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın elinden ödül alan yazar Alev Alatlı tarafından "Rönesans" diye tanımlanmış.
O ÜLKE NEREDE?
Orta çağ karanlığına gömülmek üzere olan bi ülkeyi böyle tanımlamak için ancak kör olmak lazım.
Şayet bi körlük durumu yoksa, Alev hanım bize şu yaşadığı ülkenin yerini bi zahmet tarif etsin. Topluca iltica edelim!
Anlaşılan, yukarıda sayılan olaylar Alev Alatlı için bi şey ifade etmiyor. Neticede insanın değerleri, kendi değerini belirler.
Bu paçoz değer sistemi için de daha fazla cümle kurmak gereksiz olur. Amma velakin, totaliterleşmeyi yok sayıp, muhalefete ‘Erdoğan’ın gözünü yüzde 52 oy aldı diye oymaya çalışmak, aşağılık bir şeydir’ diye hakaret etmenin asıl aşağılıkça olduğunu yazmak farzdır!
AKLIMDAKİ SORULAR
1- 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlar Kurulu’na başkanlık edecekmiş. Peki Başbakan ne işe yarayacak?
2- Cumhurbaşkanı’na konuşurken hâlâ ısrarla Başbakan diyen tek ben miyim?
3- 301 madencinin öldüğü Soma faciasında 1862’nin İngiltere’sinden örnek veren Erdoğan’ın 1 milyar 370 milyonluk Ak Saray’ı da savunurken İngiltere’nin 900 yıllık Westminster Sarayı’nı örnek göstermesi ‘Ak siyasetin’ fıtratından mıdır?
4- Hrant Dink cinayeti işlendiğinde, yargı süreci devam ettiğinde, bu katliamda bir sürü devlet görevlisinin ismi geçtiğinde AKP iktidarda değil miydi? Yoksa yine mi saflıklarına geldi de gerçekleri göremediler?
5- AKP iktidarı niye bu kadar saf? Başındaki AK’dan kaynaklanıyor olabilir mi? Değilse kim saf?
6- İstesek de istemesek de şimdi Osmanlıca’yı öğreniyor muyuz? O zaman ileri demokrasi dedikleri ‘zorunlu ideolojik eğitim’ miymiş yani?
7- Tarihimize çok önem veren birinin Marmaray kazısından çıkan binlerce yıllık eserler için ‘üç beş çanak çömlek’ diye çemkirmesi normal mi? Ecdadımız böyle durumlar için ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ demez mi?
8- Twitter fenomeninin ‘Nostradamus’ muamelesi gördüğü tek ülke biz miyiz?
9- Kitaba ‘bomba’ deyip, yazan gazeteciyi hapse tıkan iktidarın sürekli ‘basın özgürlüğü’ ile övünmesi, eski ortaklarının da ‘basının özgür olmadığını yeni keşfetmesi’ acaba paralel evrenin varlığının bi kanıtı mıdır?
10- Yeni Türkiye’nin ders kitaplarında Amerika’yı kim keşfedecek?
11- Bu sabah güne hangi sıfatla başlayacağım? a- Darbeci b- Vatan haini c- İşbirlikçi d- İhanet şebekesi üyesi
12- Ben makul şüpheli miyim?
13- Gelecek hafta Ankara’ya gidiyorum. Ay sonu... Boş yere otel parası vermeyeyim. Milletin sarayında kalabilecek miyim?
14- Ak siyasetin halk tanımına girmem için yandaş olmaktan başka alternatifim var mı?
İŞTE MİLLİ EĞİTİM!
Mersin’de 4 liseli, Milli Eğitim Şurası’nda alınan ‘Osmanlıca dersi’ kararını protesto etmek için eylem yapıyor.
Kendilerini lisenin demirlerine zincirleyen gençleri eylemden vazgeçirmek için devlette görevli bir psikolog çağrılıyor.
Gençler ‘Eylem yapmak hakkımız. Tepkimizi dile getiriyoruz” deyince devreye polis giriyor.
Direnen 4 liseli tekme tokat gözaltına alınıyor.
