Fenerbahçe’nin 8’de 8 yapıp rekor kırma ihtimali ve Gençlerbirliği’nin namalüp olması, maça ayrı bir önem kazandırmıştı. Bir de Galatasaray 3-0 Ankaragücü’ne yenilince, Fenerbahçe’li oyuncular için Gençlerbirliği maçı çok daha anlamlı oldu.
Belli ki teknik kadro takımı maça çok iyi hazırlamış. Hem kafa, hem de fizik olarak. Takım yavaş yavaş Roland Koch’un çalışmalarının meyvelerini vermeye başlamış. Sezon başında ki gibi kas çekmeleri de görmeyiz artık. Fenerbahçe maça tempolu ve istekli başladı. Hızlı, ayağa top oynayan, maçı kesinlikle kazanmak isteyen bir Fenerbahçe gördüm. Bunun sonucunda ilk gol erken geldi.
Guiza’nın akıl dolu asistine Alex sağ ayağı ile çok güzel vurdu. Guiza’nın pastan sonra kenera kaçması, Alex’in önünü boşaltması pozitif düşünceydi ama tüm maç boyunca yaptığı tek olumlu haraket de buydu.
Fenerbahçe takım olarak tribünleri çoşturdu bugün. Emre müthiş oynadı. Çok isteklliydi. Topu kullanmak istiyor ve kullandığı topları doğru yerlere doğru zamanlarda atmayı beceriyordu. Baroni’nin de Emre’ye katkısı orta sahada Fenerbahçe’yi oyunun hakimi yaptı. Göbekteki iki oyuncu çok çalışıp doğru işler yapınca Alex de gerçek marifetlerini sergilemek için fırsatı çok iyi kullandı.
Orta ikili böyle oynamaya devam ederlerse gerçekten güzel maçlar seyretmeye devam ederiz. Aslında Guiza’nın yerine Semih devrede oyuna girseydi maç daha farklı olabilirdi. Sol kanatta Santos’u beğenmedim bugün. Umarım önümüzdeki haftalarda bügünki gibi oynayan arkadaşlarına uyum sağlar. Fenerbahçe’li Mehmet bugün oynaması gerektiği gibi oynadı ne az ne fazla.
Fenerbahçe sadece ofensif manada iyi değildi bugün. Defasta Bilica’yı çok beğendim. Çok olumlu işler yaptı. Ayrıca toplarıda iyi kullanabilmesi atağa çıkarken orta sahayı epey rahatlatıyor. Takım için büyük ve uzun zamandır göremediğimiz bir avantaj. At başı oynayan takımların böyle defans oyuncularına ihtiyaçı var. Yavaşlığı da göze batmadı.
Gökhan eski formuna doğru ilerliyor, umarım böyle devam eder.
Wederson yapabileceğinin en iyisini yaptı diyebilirm, ondan daha fazlasını istemek haksızlık olur. Roberto Carlos gittikten sonra o mevkiye mutlaka yerli bir takviye yapılmalı.
Lugano da formunu yakalıyor, hemde eski günleri hatırlatan bir gol attı. Bu arada Alex’in ikinci golde Santos’un pasını tek dokunuş ile gol pozisyonuna sokması hem aklını hem de becerilerini seyretmeye doyulmaz olduğunu tekrar gösterdi.
Özer’i de beğendim. Oynadığı kısa zamanda tüm topları olumlu kullandı. Takımın havasını hemen yakaladı. İlerleyen maçlarda daha fazla zaman alırsa yeteneklerini taraftarlara ispatliyacaktır. Açıkca söylemem gerekir ki ilk yarı seyrettiğim futbol beni çok heyecanlandırdı. Bu tempoyu korur ayağa hızlı oynamaya devam edersek daha çok güzel maçlar seyrederiz.
Ama ikinci yarı takım biraz oyundan düştü. Volkan’ın müthiş kurtarışları olmasaydı maçın neticesi terse bile dönebilirdi. Umarım ikinci yarıda ki düşüş değerlendirilip, buna bir çare bulurlar. İlk yarı tempoyu tüm maça yayarsak kadro zaten yeterince yetenekli. Sezonunu geri kalanına biraz daha umutla bakmaya başladım. Hadi hayırlısı...