Bütün dünyanın bildiği üzere ABD’nin Yunanistan’da altı üssü var. Bunların en önemlisi de sınırımızın yanı başındaki Dedeağaç. Bütün bu üslerde S300’ler konuşlu üstelik askeri araçlar ve silah yağdırılıyor. Hatta üs sayısının 20’ye ulaştığı bile konuşuluyor. Peki, neden? Rusya’ya karşı... Hepsine tamam ancak yetmiyor ki… Yunanistan, Lozan’da ‘askerden arındırılmış bölge’ olması şartıyla verilen adaları da asker ve silahla donatıyor. ABD ayrıca, Yunanistan’a F16’lar yolluyor, eldekileri modernize ediyor ve F35’ler için de sıraya sokuyor. Yetmiyor, Kıbrıs Rum kesimine 1987’den beri uyguladığı silah ambargosunu da tamamen kaldırıyor. Kim bilir, bilmediğimiz daha neler oluyor?
*
Artık bekleyeceğiz
Biz ise, devamlı masaya oturmak için üçüncü bir ülkeye gerek olmadığından, barış denizinden, Yunan jetlerinin tacizine misliyle karşılık verildiğinden söz ediyoruz. Bütün bunların farkında olan ABD, gördü ki NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye kaybedilecek bir müttefik değil. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki barış çabaları, tahıl koridorunun açılması, esir mübadelesindeki başarısı karşısında, bir kısmının parası ödenen F16 satışındaki şartları kaldırdığını açıkladı. Ancak henüz kalkmadı. Joe Biden’ın imzasını bekliyor. Bakalım kaç ay bekleyeceğiz? F16’larımızın modernizasyonundan ise bahis yok.
*
Sonuç olarak, F16’nın burnunu gördük morallendik. Yukarıda yazdıklarımın hepsini bir kenara bırakıp ikili ilişkilerde pozitif bir adım olarak nitelendirdik. ABD’nin bu kararını da ortalığı karıştırmakta çok mahir olan, kendi kışkırtmalarını Türkiye’ye mal eden Kiryakos Miçotakis’e ‘ağır darbe’ olarak yorumladık. Haydi bakalım hayırlısı olsun. Bu arada Astana’daki Cumhurbaşkanı Erdoğan-Putin görüşmesinde, Rusya Devlet Başkanı’nın, “Türkiye’yi dünyanın en büyük gaz merkezi yapmak istiyoruz” sözünü de unutmamak lazım.
Kariyer turu
Bir yılda TBMM’nin 22 personeli, bilgi ve görgülerini artırmaları için 50 ülkeye gönderilmiş. Batı ülkeleri için diyeceğim bir şey yok da Kırgızistan, Kazakistan ve Ürdün şaşırttı doğrusu. Neyse… Bir başka şaşırdığım ise bu 22 kişiye, 69 personel de mihmandarlık yapmış. Yani bir kişiye üç mihmandar hesabıyla... İnşallah kariyer gelişimlerine faydası olmuştur. Bu arada, özel haberim filan değil bu. TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç açıkladı. Biline.
“Bazı toplumlarda sosyalizm olmaz. Çünkü fakirler kendilerini sömürülen olarak değil, geçici sıkıntı çeken milyoner olarak görürler.”
John Steinbeck
Doğru valla…
Prof. Güner Sönmez hesaplamış, “İstanbul’da iş insanı veya tüccar değilseniz ev almanız imkansız” diyor. Sıradan ve ufacık bir dairenin fiyatının 4-5 milyon lira olduğunu söyleyen Sönmez, “Ayda 25 bin lira maaş alan biri, hiç yiyip içmeden biriktirse 16.5 yılda bir ev alabiliyor. Asgari ücretli biri ise 83 yılda alıyor. Tabii bu süre boyunca yaşarsa” demiş. Ne denir, haklısın hocam.