Giriş
Yine süslü sözlerle, yine erkeklerin nutuklarıyla bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaşadık. Kadını insan yerine koymakta zorlananlar, meğerse ne çok severmiş kadınları. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayanlar sanki onlar değilmiş gibi... Bir kadın milletvekiline göre, kadın cinayetleri abartılıyormuş ya… Kadınların 12 katı erkek öldürülüyormuş ya… Eh, artık bu kadar feryat etmeyin siz de kadınlar! Yoksa, yine kadınlar tarafından yaka paça gözaltına alınırsanız ona göre. Bakın, ne güzel, 8 Mart’ta kadın öldürülmedi bu yıl. Caniler de izin yaptı herhalde. “Kadın önce annedir” diyen erkeklerin, “Hayır, kadın önce kadındır. Sonra ne isterse olur. Sevgili, eş, anne olur, kız çocuğu, anneanne, babaanne, teyze, hala, dost, arkadaş olur” diyen kadınlara kulaklarını tıkayanların, nasıl olsa önlerinde 364 günlük erkekler günü var.
***
HAYDİ İNŞALLAH
Her müjdeli haberde olduğu gibi, 8 Mart’ta da müjdeyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Erkek şiddetinin önlenmesi için bir komisyon oluşturulacağını söyledi. Şiddetin sebepleri ve alınması gereken tedbirleri belirleyecek komisyonun kurulması hemen ertesi gün TBMM’de kabul edildi. Hele bir kurulsun, çalışmaya başlasınlar, biz de öğreneceğiz şiddetin, cinayetlerin sebebi neymiş. Bir de İnsan Hakları Eylem Planı devreye girer, İstanbul Sözleşmesi de uygulanırsa, göreceğiz neticesini. Haydi inşallah!
Sağlık Bakanı yine umut dağıttı
Bir yıldır olduğu gibi, Bakan Fahrettin Koca, hiçbir olumsuzluğa değinmeden yine umut serpti ekranlardan. “COVID-19, 2021’de grip gibi sıradan bir hastalık olacak” diyerek korkuları yenmeye çalıştı.
Ah, Sayın Bakan ah! Umut, gerçeklerle örtüşünce güzel. Aşılamamız yavaşladı. İkinci doz da 2.4 milyonda duruyoruz. Siz de haklısınız, üç-beş ülke hariç bütün dünya aşı bulma savaşında. Biz de onlardan biriyiz galiba. Sonbaharda 50 milyon aşılamaya ulaşacağımıza ben bile inanamıyorum. Zor galiba. Yoksa biz yerli aşılarımızı mı bekliyoruz? Yoksa dağıttığınız umut ona mı bağlı? Üçüncü faza geçtiğimize göre, yaz başından itibaren rahatlarız deyip umuda ben de bir paraf atıyorum.
Gelelim Özdemir’e
Söz yazarı, besteci, yorumcu olarak bir ustaydı. Orada kaldı. Star olamadı. Türk müziğinin star’ına, artık ona cevap veremeyecek ‘Paşa’sına durup durup hakaret ederek, suçlayarak star olamamasının hıncını alıyor galiba. ‘İkinci Bahar’ dediği zaman daha 47 yaşındaydı ve herkesin dilindeydi bu şarkı. Şimdi bırakın ikinci baharı, Allah uzun ömür versin, üçüncü baharını yaşıyor ama güzel yaşlanmamış anlaşılan.
Kendini hatırlatmak için de, Zeki Müren’i aracı kılmış. Bu hiç hoş değil Özdemir Erdoğan! Zeki Bey için “Gençlere kötü örnek oldu” diyorsun. Hâlâ şarkılarını mırıldananların hatırına sen sus artık! ‘Sevdim Seni Bir Kere’ diyenlerin hatırına sus! Sevimsiz olma. Rasim Öztekin’in arkasından konuşulanlara bir kulak ver. Çünkü iyi insandı. ‘Bazen küçük bir an için ömür bile verilir’ dememiş miydin sen?
