Son aylarda siyasetin dilinde iki kelime var. “Neredeen nereye…” Ben de katılayım bari.
Yıl 1956. Harçlığımdan biriktirdiğim parayla İnönü Stadı’nın deniz tarafındaki tribününde ilk kez maça gittim. Bir Galatasaray maçıydı. Yenmiştik. Sezon sonunda da Beşiktaş şampiyon olmuştu. Hatta ertesi yıl da… Coşkuyla yaşamıştım bu şampiyonlukları.
Yıl 2021. Beşiktaş İzmir’de Göztepe ile şampiyonluk maçı oynuyor. ‘2-1’ galibiz ama dört dakika uzatma bitmek bilmiyor. O dört dakikada, her Beşiktaşlı gibi kalbim duracaktı neredeyse. Durmadı ve şampiyonluk geldi. Üç gün sonra açılışını yaptığımız bu statta, bu kez kupa finaline çıktık. Kupa yine bizim.
Süper Lig tarihinin pandemi nedeniyle en zor sezonunda, kısıtlı bütçe, COVID-19’a yakalananlar, sakatlıklar, cezalar ve en önemlisi çeşitli oyunlara rağmen, onur mücadelesi veren sahadakilerle onları yöneten Sergen Yalçın evladımı, en eski bir Beşiktaşlı amcaları olarak alınlarından öpüyorum ama bu sevinci Allah bana çok kısa yaşattı. Hele hele, Vodafone Arena’daki kupalar törenini tek başıma seyrederken, o da Beşiktaş divan üyesi olan 55 yıllık eşim Reyhan Can’ın, tetkik için yattığı hastanede kötü hastalığını öğrenmek… Yarın ameliyatı var. Güçlü kadındır, yenecek inşallah. Sıra geldi başlığıma; “Neredeen nereye…”
Uğur Hoca Müjdesi
Pandeminin başından beri hepimiz; bin, milyon, milyarları duymaktan bitap düştük vallahi. Hükümetin yeterli, yetersiz konusunun dışında yaptığı ve yukarıdaki sayı kümelerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının yanı sıra, turkuaz tablodaki rakamları da bazı akşamlar buruk sevinçle bazı akşamlar da şaşırarak izliyoruz, izleyeceğiz de.
Perşembe akşamı Bakan Fahrettin Koca’nın vaka sayısının 9300’e düştüğünü açıklaması hepimizi ümitlendirdi. Ancak aynı akşam, bizzat Uğur Şahin hocamızın ağzından müjdelenen eylül sonuna kadar 120 milyon doz BionTech aşısının ülkemize gelecek olmasını duymak muhteşemdi. Demek ki, bu pandemi belasının, hızlı bir aşı kampanyası ile sonuna gelmemize dört ay kaldı. İnşallah diyelim de nazara gelmeyelim.
BİR YANLIŞ VAR AMA KİMDE?
Bu müjdeden sonra gelelim yanlışa. 19 Mayıs günü bizim Çiftehavuzlar sahiline indim durumu görmek için. İki kişinin itirazına rağmen resim de çektim. Gördüğünüz gibi, sahil mahşerdi. Hiçbir tedbire uyulmadan... Diyorum ki, ya hükümet açılmaya erken izin verdi ya da bizler 14 ayda yaşadığımız badirelere rağmen daha akıllanamadık. Karar sizin.