“Covid 19 ve Güney'e göç” yazı dizisindeki ilk röportajımı Papatya Akdağ ile yapmıştım (bkz. bir önceki yazı). Mart ayının soğuk bir sabahında eşi, çocukları ve dört ayaklı dostlarıyla birlikte arabaya atlayıp İstanbul’dan Seferihisar’a yeni bir hayat kurmaya gittiler. Elbette Güney’e göçme fikri onlarda hep vardı ama Covid 19 ciddi bir ateşleyici oldu. O günden beri hep yokluyorum, “Pişman mısın?” diye takılıyorum. Aldığım her cevapta her geçen gün daha mutlu olduğunu hissettikçe, mutlu oluyorum.
“Covid 19 ve Güney'e göç” yazı dizisindeki ikinci röportajımız Tuğba Tezer ile. Eşiyle birlikte Haziran ayında Foça’ya taşındılar. Bu röportajın sorularını, eşyalarını paketleyip kolileri üst üze dizerken yanıtladı.
Şimdi söz sevgili Tuğba’da…
Tuğba Tezer
Yaş: 35
Meslek: Yoga Uzmanı
Sevgili Tuğba, şu anda İstanbul’dan Foça’ya taşınmak üzeresin ve bu röportajı bu kadar sıkışık bir dönemde yapmayı kabul ettiğin için sana çok teşekkür ederim. Foça aslında her yaz gittiğin bir yer ama bu sefer farklı, buradaki evini kapatıp oraya göçüyorsun. Neler hissediyorsun şu anda?
Bazen uzun bir tatile çıkmak üzere gibi hissediyorum. Bazen sadece taşınma operasyonuna takılıp dakika dakika planlamaya çalışıyorum. Son aylarda yaşadıklarımız, yaşamımızı yönettiğimizi zannetmenin ne kadar gülünç bir varsayım olduğunu gösterdi. O yüzden bunu büyük bir hareket gibi değerlendirmek korkutucu geliyor, her gün yaptığım bir şeymiş gibi sakin kalmaya çalışıyorum.
Bu kararın eminim bir günde verilmedi. Bu süreci bize anlatabilir misin?
Bu uzun zamandır hayalini kurduğumuz bir şeydi. Ancak tam olarak altını dolduramıyor, işlerimizi Ege’de nasıl, ne kadar yapabileceğimizi kestiremiyorduk. Ben bir de üniversiteye başlayıp İstanbul’a biraz daha bağlandım. Göç için en azından okul bitimini beklemeye karar vermiştik. Son hareket kararı ise bir günde verildi diyebilirim
Covid-19 taşınma kararında nasıl bir etken oldu? Bir şeyleri hızlandırdı mı, sebebi mi oldu, nasıl görüyorsun bu durumu?
Karantina sürecinde ben Bomonti’deydim, eşim ise Foça’da. Oldukça kaygılı ve kapalı bir 3 ay geçirdim. Her zaman avantajını yaşadığım şehrin göbeğinde olmak eve hapsolmama yol açmıştı; yaz için Foça’ya geçmek üzere fırsat kolluyordum. Covid-19’un gidişatına dair beklentiler kolay kolay eski normale dönemeyeceğimizi gösterdiğinde İstanbul’da açık bir ev tutmak anlamlı gelmedi. Bir telefon konuşmasında taşınma fikri aklımıza geldi, hemen planlamaya koyulduk.
Seni İstanbul’dan uzaklaştıran etkenler ne oldu, neden bu metropolde yaşamak istemediğine karar verdin?
Bir hayal aslında... İstanbul’da gerçekleştiremeyeceğimiz doğaya yakın, daha insanca bir yaşamın hayali. “Neden İstanbul’da yaşayalım?” sorusuna verdiğimiz yanıtların azalmaya başlaması...
Şehir değiştirme konusunda sürecin en sancılı yönü neydi?
Güvenle taşınma konusu... Şanslıyız, çok iyi bir nakliyeciyle çalıştık, kafaya takmaya gerek kalmadı. Bir de İstanbul’a veda partisi yapmak, eşe dosta sarılmak isterdim tabi.
İstanbul’da şikâyet ettiğin ve Foça’da hayatına dahil olmasını istemediğin şeyler neler?
Birbirine zıt iki şeyden yola çıkıp aynı noktaya geleceğim; rehavete kapılıp zamanı kaçırmak ve aşırı yoğun çalışarak yine zamanı kaçırmak.
Sence “Güney’e göçmek” sana bireysel olarak neler kazandıracak, neler umuyorsun? Biraz da hayâllerinden bahsedelim…
Bağımsızlık umarım… Son senelerde yaşamımda yaptığım değişimler hep biraz daha bağımsız olabilmek, savunabileceğim bir yaşamı inşa etmek içindi. Bunu sürdürebilmeyi umuyorum.
İçinde bir “acaba” var mı? Gidiyorsun ama “istediğim zaman geri dönerim” düşüncesi var mı içinde? Ne kadar bu kararı özümsedin sence?
Olmaz olur mu? Çok korktuğumu söyleyebilirim. Olmazsa döneriz, diye düşünmek beni rahatlatıyor. Ama ben denemeye inanıyorum. Denemeden, imkânları zorlamadan, kendi seçimlerini yapmadan yaşamayı içime sindiremiyorum. Her zaman mükemmel sonuçlarla karşılaşma garantisinin olmadığını biliyorum ve bu yüzden de korkuyorum. Bunlar doğal şeyler.
Elbette bu çok uzun bir konu ama bir nedenle “Güney’e göçmek” isteyenlere tek bir şey söylemen gerekseydi, ne söylemek isterdin?
Belki küçük bir hatırlatma yapabilirim; harekete geçmek de geçmemek de bir seçimdir. Değişim korkutucu, rehavet bir tuzak olabilir. Karar vermekte zorlanıyorsak kendimizle çalışmak gerek.