İki yakası bir araya gelmiyor derler ya. Fenerbahçe’yi yenerek moral kazanmışsın, tam Avrupa’da keskin virajı döneceksin bu defa sakatlık belası vücudunun her yanını sarmış. İlk 11’den 5 oyuncu yok. Eldekileri de Serdar Topraktepe takıma enjekte etmeye çalışıyor.
Öyle berbat bir durum ki süre almaya çalışan futbolcuların çoğu kulübede kötürüm olmuş vaziyette. Daha önce Bodo’yu hazırlık maçlarında liğme liğme etmiş Beşiktaş yine aynı rakibine karşı kendini play-of’lara sokabilmek için her şeyi denedi. Üstelik bu zor çıkışı kutuplar denen soğuğun adamın içine işlediği yerde aradı. Rakipten fazla koşarak, daha fazla ikili mücadeleyi kazanmak, yardımlaşmayı iyi yapma gibi futbolun temel taşlarını yerine getirebilme adına ortaya konan oyun Beşiktaş’ın bugüne kadar görülmeyen artılarıydı.
Bunları yaparken takım savunmasında bir türlü yakın oynamayı başaramadılar. Kalecinin geriden oyunu başlatma yeteneği ve sezgisi önemlidir. Ersin’in topu Bodo’luya atması pahalıya mal oldu. Beşiktaş file bekçisi bu hatayı yapmamalı. İlerde de daha çok top tutamama ayrı bir sıkıntı yarattı. Bir de Rafa’nın kullanıldığı yer ona da pek fazla sevimli gelmeyen bir bölge olarak göze çarpıyor. Belki forvet arkasında kullanılıp, rakip kaleye yüzü dönük oynasa daha verimli işler yapacağa benziyor. Takdir teknik direktöründür elbet. Serdar Topraktepe beraberliği kurtarma adına elde ne varsa attı sahaya. Ancak malzeme bu işte. Kaçak kat bile çıkamıyorsun.