Maçın büyüklüğü bir yana iki tarafın da berabere kalma lüksü yok. Hele Trabzonspor’un hiç yok. Ev sahibinin içinde bulunduğu bu durum onları Fenerbahçe ceza sahası içinde daha fazla gözükmeye mecbur etse de savunma zaafiyeti yine bariz biçimde ortaya çıktı. Beraberlikten galibiyete ulaşmaları takdire şayan ama yetmiyor işte. Peş peşe geliyor defans hataları. Nwakaeme solda geldiğinden bu yana daha etkili bir gayret içinde. Visca sağda yine pas trafiğini yöneten isimdi. Yaptığı top kaybı, Fenerbahçe golünü getirdi. Sonra eliyle kafasına vurarak, “Ben ne yaptım” diye günah çıkardı. Banza’nın iyi niyetli olduğu bir gerçek. Penaltıları büyük bir soğukkanlılıkla attı. Adeta bir buzdolabından farksızdı. Bir sağa, bir sola.
Livakovic’e kendini ezberletmemiş. İki kanat, ya da göbekten gelen ataklar ona ulaşabilse verimi artacak. Malheiro sağ kanattan iyi akıyor ama o da kafi değil. Eren’in arkadan gelen Fred’e gol şansı tanıması ise Şenol Güneş’i çıldırtacak cinstendi. Önce Visca, arkadan Eren. Duble hatalar. Uğurcan’ın kurtarışları da yetmiyor. Gelelim penaltılara. Djiku, topa değil Okay’a çakıyor. Çağlar, meşin yuvarlağa değil topa basan Banza’nın ayağına vuruyor. Hakemin net görüş alanı. İkisine de penaltı çalamıyor. VAR veriyor penaltıları. Oğuzhan Çakır konu mankeni. Aslında Trabzonspor aleyhine verilebilecek bir penaltı daha var ama onu da çalacak cesareti yok. Çünkü iki penaltıyı veremediği için ezik durumda. Maçı izleyin hakemin yüzüne bakın, sarılık geçiren hastadan farksız. Çünkü onu bu maça atayan MHK bu kararı alırken onu kurban olarak seçmiş. Futbolumuz ne güzel idare ediliyor değil mi?