1980 yılı en hareketli günlerini yaşıyordu. Daha 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşmemişti.. Türkiye’nin siyaset hayatında dalgalanmalar devam ediyordu. Dünya enerji olaylarına ciddi bir şekilde bakarken, biz her şeyden habersiz müzik aşkıyla harıl kendi yağımızla kavrulmaya çalışıyorduk.
Sabahları komşu teyzelerle içilen kahveler, apartman kapılarında yapılan hoşsohbetler, biz kızların annelerimizle bitmeyen kısa etek kavgaları çok meşhurdu. Üniversite de yaşanan sağ sol olaylarından yorulmuştuk. Okula giderken annelerimizin arkamızdan dua okuduğu ve sınav günlerinde zorla yutturduğu 'zekanızı açar' pirinçlerini anımsıyorum.
O yıllarda; Türkiye’de piyanist şantör modası vardı. İzmirli olmak ve İzmir fuarının gecelerini unutmak mümkün değil. Ferdi Özbeğen'ler, Arif Susamlar Ümit Besen'ler dönemiydi. Birçoğumuz aşklarımızı bu şarkılarla yaşadık. Barıştık, ayrıldık. O dönemin duyguları hep bu şarkıların mısralarında saklı kaldı... Dünyada Beatles, Rolling Stones, Pink Floyd akımı vardı. Hollywood yerine Avrupa sineması revaçtaydı. Sophia Loren, Brigette Bardot, Claudia Cardinale ve Catherine Deneuve benzeri sanatçıların oynadığı filmler ülkemizde gösterimdeydi. İngilizce ve fransızca şarkıların anlamlarını öğrenmeye çalışırken yabancı dil bilgimizi genişletmiştik.
Renkli televizyonlar henüz evlerimizde yeni boy gösteriyordu. Haftanın bazı programları renkliydi. O günlerde evlerimize konuk olan arkadaşlarımızla genelde konularımız; ülkenin yağ ve gaz kuyruklarıydı.
Mutlu muyduk ? Yoksa mutsuz muyduk?... Hala taşları kafamda oturmuş değil. Her devrin derdi başka, mutluluğu başka. Zaman geçtikçe daha iyi anlıyorsunuz ve her doğan yeni nesil zamanının iyi ve kötü olaylarını kendi çapında yaşıyor. Ne eksik ne de fazla. Çünkü dünya olayları, asla sizin istediğiniz mutluluğu maalesef sunamıyor.
Hele ucunda batı ülkelerinin çıkar çelişkileri varsa ve içinde savaş veriyorsanız.
O yıl Türkiye Eurovision yarışmasına Ajda Pekkan'ın Aman Petrol şarkısıyla katılmıştı. Yarışma 19 Nisan 1980 tarihinde Hollanda-Den Haag Congresgebouw'da gerçekleşmişti.
Yarışmada İrlanda, Türkiye ve Fas'ın puan vermemesine rağmen açık ara bir birincilik elde etmişti. Ajda Pekkan'ın "Aman Petrol" şarkısı ile temsil ettiği Türkiye sadece Avusturya, Fas ve İtalya'dan puan alabilmişti.
"Aman petrol, canım petrol
Artık sana sana muhtacım petrol
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol.
Öyle gururlusun giremem yanına
Girmişsin kim bilir kaç aşığın kanına
Dolardan Marktan başka laf çıkmaz dilinden
Neler neler çekiyorum senin elinden."
Batının işine gelmemişti bu şarkı. Sözlerindeki vurgulu uyanış dünyanın gerçek sorununu ele alıyordu. Bu tür yarışmaların siyasi olduğunu o dönemlerde farkında değildik. Şarkının siyasi hicivli yapısı, organizasyon bozuklukları, kulis faaliyetleri yetersizliği gibi sebepler ve istenilen dereceyi alamamak yarışma sonucunda hayal kırıklığına sebep olmuştu. Yine de müzik sektörü adına Türkiye'de bir ilk gerçekleşmişti. Henüz plağı satışa çıkmayan bir şarkı dillere dolanmıştı. Ajda Pekkan’ın o dönemde kendi kendine küstüğü bile söylenir. Bu şanssızlık üzerine ABD'de deki evine inzivaya çekilmesi ve bir yıl sonra geri dönüş söylentileri uzun süre konuşulmuştu.
Dünyanın bu petrol kuyruğu hiç bitmeyecek ki; günümüze kadar uzandı ve son yıllarda olaylarda orta doğunun üzerine çöreklendi. Suriye, Irak, Mısır, Libya kapanın elinde kalacak sorusunu akılımıza getirmiyor değil. Suriye son dönemin yangın yeri. O yanarken, herkes birbirine girmiş durumda. Batının burnu her zamanki gibi iyi koku alıyor ve çevremizde dolaşıyor. Türkiye hiç bu kadar dünyanın gündemine oturmamıştı. Aslında tüm gizli pazarlıklar ülkemiz üzerinden yapılıyor. Her zaman söylediğim yazdığım gibi, tabanı ve tavanı çökmüş bir batının kendine yeni yerler ararken, corona denen illetle kendilerine yer açmaya çalışıyorlar. Eskiler ne demiş "İş bilenin kılıç kuşananındır" Osmanlı torunları zaten ömrünü atla ve kılıçla geçirmişlerdir. Dünya bu konuda bizimle boy ölçüşemez. Haydi bakalım hodri meydan.
Aman petrol... Canım petrol... Dünya sana muhtaç petrol...
Huzurlu günler diliyorum...
Dünya sustu petrol konuşuyor...