YazarlarFosforlu Cevriye mi, plaza kızı mı?

HABERİ PAYLAŞ

Fosforlu Cevriye mi, plaza kızı mı?

Herkesin gönlünde, yüreğinde bir aslan yatar düşüncesiyle yola çıkalım bakalım. Günümüzün kızlarının üzerimizdeki etkisi ne olabilir sorusuna hep birlikte cevap arayalım. Televizyonlarda, beyaz camlarda binlerce kadın karakterleri canlandırıyoruz. Yaşantımızın içinde de birçok çehreler bize değişik izlenimler veriyor. Bazen ilk defa gördüğümüz kişilere kanımız kaynayıverir. Sanki yıllarca o kişi ile birlikte yaşamışız duygusu yaratır. Beğeniler ve tercihler arasında gidip gelmeler hiç bitmez. Her toplumun kendi kültür yapısı ve kendi gelenek ve göreneklerine göre donattığı yetiştirdiği bir genç kız modeli var ki; yine standardın dışında kendine özgü yapısında olan kızlarımızı da, inkar edemeyiz.

Haberin Devamı

Doğal yapısını bozmayan içten samimi ve olduğu gibi diye adlandığımız kızlarımız her zaman baş tacıdır. Bu özelliği bir ‘’tık’’ aşanlar var. Hani argo deyimizle mert afili sözünü sakınmayan bulunduğu ortamı fazla önemsemeyen hatta bangır bangır ‘’ Ben buyum arkadaş ‘’ diyecek kadar sesini yükselten. Çoğumuz severiz. Delikanlı kız lakabı bizi içine çeker. Onlarda kendimizin bile, itiraf edemediği, olmak istediğimiz yönlerimizi buluruz. Eski Türk filmlerinin günümüze çevirisinde cuk diye oturttuğumuz Fosforlu Cevriye'lerimiz. Öğrenimi, yaşam alanı ne olursa olsun organik tavırlarıyla bazen tedirginlik yaratsa da, müthiş beğeni toplarlar. Günlük yaşantımızda izlenmesi ve alkış alması ile önemli bir ekolün temsilcileridir.
Gelelim plaza kızlarımıza. İş kafasını abartan, hayatlarının real değerleri çalışma ve kariyer planlaması içinde olanlar. Sürekli koştururlar. İyi eğitim almaları ve bu yeteneklerini sergilemek için her türlü cesarete sahip korkusuz fakat duygularını denetimli kullanan birazda farklı bir rol kulvarında yer alırlar.

Plazalarda, ekonomi dünyasının ağ tabakalarını oluştururlar. Bilgilerini sergilemek için her fırsatı değerlendirirler. Birçoğu yarış atı gibidir. Özel hayatları yoktur. Evlilik ve çocuk yapmak onlar için kariyer engelidir. Aynı ortamda karşılaştıkları kişilerle ancak evliliğe razı olurlar. Prensiplerini aşamazlar. Günlerinin büyük bir bölümünü yüksek topuklarının tıkırtısı içinde toplantı salonlarında geçirirler. Ailelerine ayıracak zamanları kısıtlıdır. Şikayet ettikleri hangi konu varsa kendi tercihleridir aslında.. Kariyer odaklı çalıştıkları için evde oturma günlerini hayal eder, hatta bunu bir cümbüşe çevirerek ‘’ Kızlar günü, pijama partileri ‘’ gibi kutlamalar icat ederler. Göz önünde olmak, plazanın enleri arasında kalmak için gizli güzellik sırları vardır. Estetikçilerin kuaförlerin moda dünyasının müdavimleridir. ‘’ Akıllı, başarılı ve güzel’’ olmak sloganlarıdır. Bu bitmeyen yarışların içinde insanın sinirlerinin sağlam kalması ütopik bir durumdur. Psikologların kapısını en çok onlar aşındırır. Çantalarında dosyalar, makyaj malzemelerine ilaveten depresyon ve vitamin ilaçlarıyla dolaşarak sağlıklı kalmaya çalışırlar. Yarışı kaybetmemeye ve sırasını kimseye kaptırmama duygusu onları yorduğu için mutluluk kelimesinin organik anlamını bilmezler. Sanal yaşamın gönüllü kurbanlarıdır.

Haberin Devamı

Gece yataklarında varsa eşleri, çocukları ve başucu tabletleriyle uyurlar. Maazallah gece gelen bir mail olur ve geç cevap veririm korkularını yenemezler... Eş bulma konusunda sürekli bir şikayetleri vardır. Mutluluk ve mutsuzluk arasında bocalarlar. Bir türlü bulundukları alana sığamazlar. Ne yerdeyim ne gökteyim misali bir yaşam biçimi seçtikleri için pişmanlık duyarlar mı? Asla... Başka dünya bilmezler.

Haberin Devamı

Aslında herkesin kendi hikayesi vardır. Seçimlerimiz kaderimizi yönlendirir. Her horoz kendi çöplüğünde öter misali yaşadığımız alan ne olursa olsun yaşamın keyfini çıkarmayı unutmayalım. Bir varmış bir yokmuş. Tabiri caizse hepimiz yaşayan ölüleriz.

İnsan yorgunluktan ibarettir. Gelir, yorulur ve gider. ( İbrahim Tenekeci)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder