Orijinal adı ‘’Sweet November ‘’. 2001 yılında ‘’Kasımda Aşk Başkadır’ adıyla vizyona giren bu filmi defalarca izledim. Konusu aşk ve duygusallık olunca o tarihlerde sinema salonları dolup dolup taşmıştı. 1968 tarihli aynı adlı filmin günümüze uyarlanmış bu versiyonuydu. Hayatını değiştirmek için yalnızca bir aya ihtiyacı vardı.
Genç ölmenin trajedisine, romantizmin hayata kattığı umut parıltısını taşıyan film, rast geldiği hiç bir erkekle bir aydan daha fazla beraber olmayan kadını, değişmeye iteleyen ilişkiyi konu alıyordu. . Bir kasımda başlayan ve gelecek yılın kasımında kadın kahramanın kanser olmasıyla biten dramatik bir sonu vardı. Yine (AUTUMN İN NEWYORK) Newyork’ta Sonbahar, aynı yılların vizyonda olan dram aşk filmlerinden biriydi. Türkiye gişeleri mükemmeldi.
Evet!.. Ajitasyon bir millet olduğumuzu biliyoruz. Maalesef kodlarımızdan kurtulamıyoruz. Biz duygularımızla varız.
Asıl konumuza geçelim.. ‘’Kasımda Aşk Başkadır filmini kaç kez izledim hatırlamıyorum fakat her defasında gerçek bir aşkın hala olabileceğini hatırlatan bir duygu kalmış hafızamda. İkili İlişkiler konusunda nokta atışı yapan bir senaryoydu.
Filmin adına niye ‘’ Kasım’’ ayını vermişler diye düşünürken; yine lise yıllarıma döndüm. Rahmetli Yıldırım Gürses’in çok sevdiğim bir şarkısı geldi aklıma. ‘’SONBAHAR RÜZGARLARI’’
Geçtiğimiz yıllarda, hala severek dinlediğim Tual grubunun ‘’ Aylardan Kasım’’ şarkısında günah keçisi yine ‘’Sonbahar ‘’ oluvermişti.
Anladım ki; adı üstünde ‘’Baharın sonu ‘ .. Bitişi, yok oluşu sonsuzluğu ve hüznü anımsatıyor.
Belki bu yüzden, acıyı hatırlatan her şeyi bu mevsime yüklemişler.
Belki bu yüzden, sonbaharın hüznü şarkılara ve filmlere yansımış.
Belki de bu yüzden, dökülen yapraklarla birlikte yüreğimizden bir şeyler kopar gidiyor. Biliriz ki; bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, kaybettiğimiz anlar bir daha yaşanmayacaktır. Geride kalan zaman dilimine dönemezsiniz. Eskimiş bir şeyi ters yüz etseniz de, kullanma süresi bir kez dolmuştur. Uzatmaların tadı bozuktur. Anlamını yitirmiştir. ‘’Demir tavında dövülür’’ cümlesi boşuna söylenmemiş.
Geçmiş şairlerimizden Özdemir Asaf, Cemal Süreyya, Atilla ilhan Ataol Behramoğlu daha niceleri ; en güzel ve anlamlı şiirlerini ömürlerinin sonbaharında yazmamışlar mıydı ?.
Sonbahar tutkulu aşkların mevsimidir. Sonsuz ayrılığı çağrıştırır ve yarım kalmış her aşk; tamamlanmış aşklardan daha büyük tür. Çünkü tüketilmemiştir.
Sonbahar yaşlılıktır. Olgunluktur. Rahatlamadır. Hoşgörüdür. Kabullenmektir. Yorgunluktur. Anımsamaktır. Özlemdir.
Bir şeyleri istemenin gereksiz olduğunu bilirsiniz.. Hırsların bittiği ve vedaların geldiği bir mevsimdir. Hayatın gerçek anlamı bu mevsimde saklıdır. Aslında yere dökülen yapraklar değil kocaman bir yaşamımızdır. Yüreğimizdir. Savrulan hayatımızdır. Yaşadığımız sürece topladığımız ne varsa, dalımızdan düşer avuçlarımızdan kayar.
Çook eskilerde yaygın bir hastalık olan, tabiri caizse ‘’İnce hastalık ‘’dediğimiz ‘’Verem ‘’ olanların ‘’Kısmetse gelecek sonbaharı görürüm inşallah ‘ cümlesini nereden duyduysam, daha dün gibi aklıma takılmış kalmış. Sonbahara ne çok duygu yüklemiş ve onu ezmişiz. Bu mevsim için için ağlıyor aslında.. Gözyaşları savrulan yapraklardır. İlk yağmurlar hayata bir veda. Kendisi için hüzünlenen bir mevsim. O ağlarken bizi de ağlatıyor ve geçmişimizi anımsatıyor. Aşklarımız, acılarımız yaşama dair anlam katan ne varsa hepsini sonbahara borçluyuz. . Her ‘ SON’’ un yeni bir başlangıç olduğunu bilsek de; biz unutmak istediğimiz belki de istemediğimiz konularla mutluyuz.
ANLAMLI MEVSİMLER DİLEĞİYLE..
”Yalnızca resimler kalmalı annemden, deniz… sonbahar… ışıklı gemiler… el ele tutuşmalarımız…” (Selim İleri)
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.” (Cahit Zarifoğlu)