GAIN, farklı içerikleriyle yeni sezonda çok iddialı
Dün adeta kendimi Türkiye’nin en büyük dizi setinde gibi hissettim. Four Seasons Otel’de yerli dijital içerik platformu GAIN yeni sezon lansman daveti ve Hamlet adlı yerli yapımın galası vardı. Kafamı nereye çevirsem bir ünlü ile karşılaştım. Sanırım bu davet, pandemiden sonra gerçekleştirilen ve ünlülerin yoğun katılım gösterdiği geniş çaplı ilk davetlerdendi.
Ahsen Eroğlu, Aydan Şener, Bensu Soral, Berrak Tüzünataç, Burak Kut, Ece Sükan, İlyas Salman , Kenan Doğulu ve Beren Saat, Mehmet Turgut, Murat Cemcir, Müge Boz ve Caner Erdeniz, Şevket Çoruh, Yılmaz Vural ve Zerrin Tekindor…
Sahi bu kadar ünlü ismi en son ne zaman bir arada gördük?
Gerçekten muazzam bir sahne ile Hamlet’in ilk gösterimini gerçekleştirdi GAIN. Kurucusu Gözde Akpınar, GAIN yolculuğunun 10 aylık bir yolculuk olduğunun altını çizerek “Bizim derdimiz birazcık farklı. Bunu söze döktüğünüzde olmuyor. Biraz zamanla ve yaptıklarımızla bunu anlatacağımızı düşünüyorum. Umarım yeni dönem hepimize çok iyi gelir, çok bereketli gelir, medyada da bir şeylerin değişimine ön ayak oluruz” dedi.
Aslında bu sözler var olan düzene biraz olsun tepki niteliği taşıyor gibi. Şayet geleneksel medyada yer alan yapımların ne denli sanat özelliği taşıdığı ya da içeriklerin ne kadar toplumu doğrudan yansıttığı tartışılır.
Ayakta alkışlıyorum Gözde Akpınar’ı. Bence olacak. GAIN, Türkiye’de içerik kültürünü başka bir evreye taşıyacak.
Unutmadan, GAİN yıllık Premium aboneliğe aylık 13,90 TL ile sahip olmak mümkün.
Yerli giyilebilir teknoloji şirketi ile tanışın
Girişimler artık kelimenin tam anlamıyla hayatın her alanında. Araç kiralamadan, yemek ve ürün siparişlerine, ulaşımdan lojistiğe kadar birçok alanda inovatif girişimlerle sıklıkla karşılaştığımız bir dönemdeyiz.
Genel olarak dışardan bakıldığında girişimlerin birçoğunun doğrudan son tüketicinin (B2C) hayatını kolaylaştırmak ya da hayatına değer katmak için ortaya çıktığını düşünüyoruz. Ancak arka planda çok daha farklı alanlarda B2B hizmet veren girişimlere rastlamak mümkün. Bunlardan biri de yerli girişim “Thread in Motion”.
Bu yerli girişim lojistik, üretim, depo yönetimi gibi alanlarda operasyonel verimliliği artıracak çözümler sunan bir giyilebilir teknoloji şirketi.
Geçtiğimiz nisan ayında yeni bir ürününü tanıtan şirket, IoT destekli giyilebilir teknoloji ürünleri ile bir yandan çalışanlar ve makineler arasındaki ilişkiyi dijitalleştirirken diğer yandan sunduğu yazılım platformuyla müşterilerine detaylı operasyon analizi imkânı sağlıyor. Aynı zamanda mal giriş çıkış, toplama, ayrıştırma, mal sayım, e-ticaret operasyonları gibi pek çok iş sürecinde kullanılabiliyor.
Şirketin CEO’su Kadir Demircioğlu ile kısa bir sohbet gerçekleştirerek kendisine girişim yolcuğu ve ürünü ile ilgili birkaç soru sordum:
Giyilebilir teknoloji alanında bir ürün çıkarma fikri nerden aklına geldi? Ürünü tasarlarken bir yerden ilham aldınız mı?
Öğrencilik yıllarımda küçük bir tekstil atölyem vardı ve aynı zamanda Mekatronik Mühendisliği bölümünde eğitim alıyordum. Hem tekstil hem mühendisliği aynı noktada birleştirme hayalimle birlikte 2016 yılında ortağım Rahim Öner ile Thread In Motion’ı kurduk. Amacımız, Thread In Motion ile her endüstride operasyonel süreçleri insanın hata payını azaltıp, izlenebilirliği artırarak hızlandırmak. Bu amaç ile çıktığımız yolda ilk günden beri geliştirdiğimiz akıllı eldivenler ile özellikle insanların aktif rol aldığı lojistik ve üretim süreçlerinde giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapılmasını engellemeyi ve verimliliklerini artırmayı hedefledik. Bununla beraber ürünlerimiz ihtiyaç odaklı olarak tamamen insan doğasından ilham alıyor ve insan hayatını kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Girişimlerin genelde son tüketicinin hayatını kolaylaştırmak adına geliştirildiğiyle ilgili genel bir algı söz konusu. Siz son tüketiciye hizmet vermek için üretim ve lojistik hizmeti veren şirketlere hizmet veriyorsunuz. Bu şekilde yatırım almanız ve büyümeniz daha kolay mı oldu?
Ürettiğimiz teknolojiler aslında dolaylı yoldan son tüketicinin hayatını kolaylaştırıyor. Eldivenlerimiz, anlık hata bildirimi mekanizması ile üretim ve lojistik süreçlerinde hata payını azaltıyor, son tüketiciye doğru ürünün doğru zamanda ulaşmasını sağlıyor. Böylelikle ürünlerimiz hem kullanıcı memnuniyetini garantilemekte hem de firmaları yanlış teslimat ve ürünü geri çağırmanın büyük masraflarından kurtarıyoruz. Sağladığımız çok yönlü iyileştirme ve kazanımların aldığımız yatırımlarda etkisi bu konuda oldukça büyük.
Ürünlerinizin kullanıldığı alanlarda, çalışanların dijital okuryazarlığının iyi derecede olması gerekiyor. Bu konuda sorun yaşıyor musunuz? Örneğin giyilebilir teknoloji eldiveninizi kullanmak için bir eğitim gerekli mi?
Aslında geleneksel el terminallerinin aksine eldivenlerimiz akıllı olma özelliğine sahip. Saha operasyonlarını optimize ederek personel eğitimine olan ihtiyacı ve hata payını azaltıyorlar. Ayrıca ürünlerimiz birebir sahadan toplanan geri bildirimlerle geliştirildiği için personeller ürünlerimizi kolaylıkla kullanabiliyorlar. Bununla beraber giyilebilir teknoloji sunan eldivenimize geçmeden önce standart el terminalleri kullanan müşterilerimiz sipariş toplama ve sıralamada görev alan personelin finansmanında ve eğitiminde zorlanırken, Eldivenimizin akıllı toplama ve sıralama özellikleri sayesinde bu işlemlere bir standart getirerek hem ihtiyaç duyulan personel sayısını azalttılar hem de eğitime harcanan zaman ve paradan tasarruf ettiler.
“15 ülkeye teknoloji ihracatı gerçekleştiriyoruz”
Bir haberinizde 8 ülkeye ihracat yaptığınızdan ve veri analizi yapabildiğinzden bahsetmişsiniz. Hangi ülkelerde hangi sektörlere ihracat yapıyorsunuz? Veri analizi sonrası işlediğiniz verileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Global piyasalarda üretim, lojistik, depo yönetimi gibi faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde başta Almanya, İngiltere, Brezilya, Romanya ve İspanya olmak üzere 15 ülkeye teknoloji ihracatı gerçekleştiriyoruz. Topladığımız verilerle firmalar akıllı envanter yönetimi yapabiliyor, stok fazlası ve eksiği gibi üretim ve lojistik süreçlerine ket vuran sorunların önüne geçebiliyor. Bunun yanında performans ölçümüne standart getiriyor ve verimsiz süreçleri ortadan kaldırıyoruz. Şirket olarak verilerden sağladığımız fayda ise yaptığımız ve yapacağımız müşteri odaklı geliştirmeleri beslemek. Özellikle otomotiv sektöründe akıllı eldivenler, görüntü işleme teknolojisini kullanarak halihazırda kalite kontrol süreçlerini iyileştiriyor ve hızlandırıyor.
Bildiğiniz gibi pandemi ile dijital alışveriş ivmesi bir hayli arttı. Bunun yanı sıra Affilate Marketing (Satış Ortaklığı) kavramı bazı teknoloji şirketlerinin influencer ortaklıkları ile birlikte çığ gibi büyüdü. Yatırım almanızda ve ürünlerinizin kullanım yaygınlığının artmasında pandemi krizi sizin için bir fırsata dönüştü diyebilir miyiz?
Şirket olarak çok yoğun geçirdiğimiz bir dönem oldu. Bunun en temel sebeplerinden bir tanesi özellikle pandemi ile birlikte endüstriyel ortamlarda müşterilerin dijitalleşmeye verdikleri önemin artmasıydı. Bu da bizim daha büyük bir kitleye ulaşmamıza olanak sağladı. İkincisi dijitalleşmenin önemi ve sağlayabileceğimiz katkıları daha hızlı bir şekilde, daha fazla insana ulaştırmak için dijital mecralardan yararlanma fırsatımız doğdu. Üçüncüsü ki en önemli çıktılarından biri her teknoloji firmasının yapması gerektiği gibi iş ortaklarımızın istek ve ihtiyaçlarını karşılamak ve onların gerçekten sorun yaşadıkları noktalara çözüm üretmek için çalıştığımızı bir kez daha gösterme fırsatımız doğdu. Pandemi sürecinde herhangi bir pozitif vaka olduğunda o çalışma ortamını güvenli kılabilmek adına sosyal mesafeyi ayarlayan akıllı bilekliğimizi geliştirdik. Bu bileklik, sosyal mesafeyi ayarlayan, herhangi bir pozitif vaka olduğunda bir filyasyon haritası çıkarılmasına, olası risklerin bertaraf edilmesine ve karantina süreçlerinin ölçümlenmesine olanak sağlayan bir bileklik. Bilekliğimiz konusunda beklentilerimizin çok üstünde bir talep gördük. Daha çok mevcut iş ortaklarımız için tasarladığımız ürün, anaokullarından otel zincirlerine kadar çok geniş bir alanda talep gördü. Böylelikle pandemi sürecini büyük bir verimlilikle geçirdik.
Doğrudan son tüketiciye hitap eden bir ürün çıkarma fikriniz var mı? 2022’de kendinizi nerede görüyorsunuz?
Şirketimizin vizyonu gelecekte yaşamın bütün alanlarını domine edeceğini öngördüğümüz giyilebilir teknolojiler sektöründe endüstriyi ileriye taşıyan markalardan biri olmaya devam etmek. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde son tüketiciye hizmet eden teknolojileri de geliştiriyor olacağız. Stratejik planımız Türkiye pazarını domine etmek, her sektörde her noktaya ulaşmak istiyoruz. Planın ikinci aşamasında ise faaliyet gösterdiğimiz ülke sayısını daha çok arttırarak yurt dışında hızlı bir şekilde büyümek istiyoruz. Bu amaçla ekibimizi büyük bir hızla alanında donanımlı arkadaşlarla büyütmeye çalışıyoruz. Türkiye’de bugüne kadar e-ticaret, oyun ve yazılım tarafında güçlü exit’ler oldu. Bizim hedefimiz ise 3 yıl gibi bir süre içerisinde unicorn olmak.
Kısa kısa…
- Instagram canlı yayınları için planlama ve hatırlatıcı özelliği getirdiğini duyurdu. Kullanıcılar artık 90 güne kadar canlı yayınlarını planlayabilecek, takipçiler ise bu yayına bağlı olarak hatırlatıcılar oluşturabilecek. Kullanıcıların yayın duyurusunu ister hikâye ister gönderi olarak paylaşabileceği özellik, tüm dünyada kullanıma sunuldu. Ayrıca içerik üreticileri "Practice Mode" özelliğiyle de yayın öncesinde prova yapabilecek.
- Rusya’nın başkenti Moskova’da metrolar yüz tanıma teknolojisi ile yeni bir döneme giriyor. Dünyada ilk olan ve “Face Pay” olarak tanımlanan bu teknoloji 200’den fazla metro istasyonunda yer alacak. Yolcular yalnızca kameraya bakarak ödeme yapabilme şansına sahip olacak.
- Getir, hizmet verdiği ülke sayısını Portekiz ile 8’e çıkardı
- Netflix'in yayımladığı Squid Games, 900 milyon $ değerini geçti
- Araç alım satım platformu VavaCars, 50 milyon $ Seri B yatırım aldı