Cinsel terapi konusunda çalışmaya başladığım ilk günden beri; şaşırtıcı, üzücü ve sevindirici çok fazla şey gördüm, duydum ve deneyimledim. Çiftler arasında ya da bireylerin başında bazen gerçekten akla hayale gelmez ya da çözümü çok basit olduğu halde yıllarca süründürülmüş çokça sorun olduğuna şahitlik ettim. Bunların tıptaki adları birkaç başlık altında özetlenebilecek kadar azsa da; dayandıkları temel ve hikayeler inanılmaz bir çeşitlilikteydi hep. Herkesin vajinismus ya da erken boşalma sorununun temelinde çok başka öyküler yatıyordu. Ama temel ve ortak bir soruları oldu bire bir görüşmelerimizde; cinsel sorunlar boşanma oranını ne kadar etkiler ve artırır? Buna bilimsel bir yüzde vermek değil niyetim. Ama evliliklerin ya da ilişkilerin devamına nasıl ve neden etki ettiğini biraz anlatmak isterim. Çünkü insanları en çok bu kaygılandırıyor; partnerini, sevdiğini, eşini kaybetmek.
Cinsel sorunlar ayrılıkları tetiklemiyor dersem büyük yalan söylemiş olurum. Ama güzel de bir şey ekleyeyim; cinsel sorunların üstesinden el ele gelmek de çiftleri inanılmaz yakınlaştırıyor. Sosyolojik açıdan baktığımızda bizim toplumumuzda pek çok erkeğin düzenli seks yaşamı ve sürekli partner isteğiyle evlendiğini sanırım hepimiz tahmin ediyoruz. Kadınlarda ise durum daha çok çocuk sahibi olma amacına doğru giden bir yolun adımlarıyla ilgili. Yani iyi bir seks yaşamından ziyade, resmi bir seks yaşamı. Elbette burada tüm kadın ve erkeklerden söz etmiyorum. Ancak bunlar toplumsal temel motivasyonlarımız. Dolayısıyla hem erkeğe hem de kadına yüklenen roller açısından baktığımızda cinsel sorunlar asla istenmez. Erkeğin erkekliğinin sorgulanması ve kadının çocuk sahibi olamaması, hatta kadının erkeği tatmin etmekten uzak olması; bir evlilikte hiç istenmeyecek sonuçlardır. Dolayısıyla cinsel isteksizlik, vajinismus, ereksiyon bozukluğu, erken boşalma gibi cinsel sorunlar; uzun soluklu olur ve çözüme gidilmezse kadın-erkek ilişkisini olumsuz etkiler. Erkekler doyuma ulaşmadıkları bir ilişkinin içinde uzun süre kalmayı tercih etmeyebilirler. Kadınlarsa çocuk sahibi olmalarının ve tatmin edilmelerinin önündeki engelleri uzun süre tolere etmeyebilirler.
Bunlardan bahsederken amacım sizi korkutmak değil hayır. Ancak genelde uzman yardımı alarak çözme yoluna gitmediğiniz sorunlarınızla sonsuza dek mutlu mesut yaşayamazsınız. Her iki cinsin de sağlıklı cinsel yaşama ihtiyacı vardır. Çocuk sahibi olmayı hiç düşünmeseler de(ki bu asla bir zorunluluk değildir), aşkı seksin önüne koymuş olsalar da bir süre sonra cinsel açlık devreye girer ve ilişkiyi zedeler. Dolayısıyla çiftlerin birbirine desteğinin de bir sonu olabilir.
Yapılması gereken şey; el ele olmak, sorunları sağlık sorunu olarak kabul etmek ve diğer sağlık sorunlarındaki gibi doktoruna gitmektir. Şifa aramak, seks için de gereklidir. İlişkilerin devamı, cinsel şifanızla tabii ki mümkündür. Üstelik, mücadele sonrası elde ettiğiniz ve birlikte başararak yaşadığınız haz çok da lezzetlidir. Siz ayrılıklara değil, mutlu birleşmelerinize odaklanın.