Afrika: Çok sayıda yıkıcı küresel eğilim ne yazık ki Afrika’da birleşiyor. Kıtanın kamu borcu 2010’dan bu yana neredeyse üç katına çıkarak 656 milyar dolara ulaştı. Borç kriziyle birlikte, sermaye akışlarının kuruması, iklim değişikliğinin artan etkileri ve büyük kuraklık, çatışma ve siyasi istikrarsızlık artık Sahra altı kuşağı ve Nijer’den Güney Sudan ve Etiyopya’ya kadar kıtanın geniş bir kesiminde yaygın hale geldi. 2050 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun dörtte biri Afrikalı olacak ve çalışma yaşı 25-59 yaşındaki 1 milyar Afrikalı işsiz güçsüz kalacak.
Trump 2.0 yükleniyor: Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2024 ABD başkanlık seçimlerini kazanma şansı yüksek. Ana teması intikam olacak ve yeniden seçilmesi büyük ihtimalle ABD demokrasisine zarar verecek. Dünya sistemini daha da istikrarsızlaştıracak. Trump’ın geçen martta taraftarlarına söylediği gibi “Ben senin intikamınım!”
Ukrayna çıkmazı: 2023, Ukrayna’nın hayal kırıklığı yaratan karşı saldırısının çok az kazanç veya kayıpla bir yıpratma savaşına dönüşmesine tanık oldu. Putin’in savaş ekonomisi, savaşın başlamasından bu yana oldukça verimli işledi. Ukrayna’ya ise mühimmat desteği azaldı. 2024’te Batı’nın ateşkes görüşmeleri konusunda Kiev üzerindeki baskısı büyük olasılıkla artacak. Biden, yaklaşan kampanyasında çatışmalara son vererek siyasi bir fayda elde etmek isteyecek.
Devam eden İsrail-Filistin çatışması: Washington, İsrail’in 50 yıldır anlaşılması zor olan iki devletli çözüme yönelik kararlılığını göstermediği sürece, Gazze’yi yönetecek bir taraf bulmakta zorlanacak. İsrail’in katliamları, Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik yerleşimci şiddeti, Gazze’den Hamas saldırıları veya kuzey İsrail’deki Hizbullah saldırıları, İran, Suriye, Yemen, Türkiye gibi başka yerlerdeki saldırılarla bölgenin bir ateş kutusu olarak kalacağının habercisi olabilir.
İklim değişikliğini önemsemezlik: Her ne kadar G-7 liderleri geçen Nisan ayında yenilenebilir enerjiye yönelik yeni kolektif hedefler belirlese de, gereğini yapmıyorlar. Dünya nüfusunun en zengin yüzde 10’u 2021’deki karbon emisyonların neredeyse yarısını oluştururken, en yoksul yüzde 50’nin katkısı yalnızca yüzde 12’ydi.
Tayvan seçimleri: Ülkede hafta sonu yapılan genel seçimlerden ‘Tayvan’ın bağımsızlığını’ isteyen lider galip çıktı. Çin’i memnun değil. Pekin, Güney Çin Denizi veya Tayvan yakınındaki iddialı deniz tatbikatlarını azaltmıyor. ABD’de Biden ise Tayvan’ın silahlandırılmasına ve savunulmasına yönelik artan destek veriyor. Üst düzey ziyaretler, askeri yardım ve ABD-Tayvan bağlarını derinleştiren bekleyen yasalar artıyor. Biden’ın ‘Tek Çin, Tek Tayvan’ politikası Çin’i adeta kışkırtıyor.
Üçüncü nükleer çağ: Kuzey Kore, Rusya’nın yardımıyla müthiş bir saldırı füze kapasitesi inşa ediyor. İran’ın nükleer silah kapasitesine ulaşması durumunda Ortadoğu’da ve Kuzey Kore’nin yeteneklerine yanıt olarak Kuzeydoğu Asya’da nükleer silahların yayılması ihtimali var. Buna Putin’in Ukrayna’da kısa menzilli nükleer silah kullanma tehdidi de eklenebilir.
Kontrolden çıkmış yapay zekâ: Üretken yapay zekanın geniş dil modelleri, OpenAI, Google, Meta, Microsoft, düzinelerce start-up şirketi; Çin’in yarışı önde götürmesi nedeniyle de katlanarak geliştiriyor. Ancak AI’in insan kontrollü bir açma kapama anahtarının olup olmayacağı meçhul.
İslam karşıtlığı: Üçüncü Dünya Savaşı çıkarmasa bile trajik sonuçlara yol açabilir. Hemen her ülkede filizlenen İslam karşıtlığı, göçmen düşmanlığını da beraberinde getiriyor. Bu eğilim, küresel parçalanmanın yanı sıra ABD’de ve Avrupa Birliği içinde toplumsal iç kutuplaşmayı da körüklüyor. Ayrımcılığı, şiddet eylemlerini, haksızlıkları beraberinde getiriyor. Aynı şekilde İslam ülkelerinde de Batı ve Hıristiyan düşmanlığına yol açıyor.