Güney ÖztürkGençler telefona o kadar da bağımlı değil
HABERİ PAYLAŞ

Gençler telefona o kadar da bağımlı değil

Dijitalleşmenin egemen olduğu bu çağda, 1997 ile 2012 arasında doğan Z Kuşağı’nın, akıllı telefonlarına sandığımız kadar bağımlı olmadıklarını, onlardan uzaklaşıp daha analog hobilere yöneldiklerini düşünüyorum. Bu değişim sadece bir trend değil, hayatlarındaki teknolojinin yaygın etkisine derin bir yanıt niteliğinde... Z Kuşağı, parmaklarının ucunda teknolojiyle büyüdü. Küçük yaşlardan itibaren akıllı telefonlar, sosyal medya ve anında bilgiye erişim, günlük rutinlerinin ayrılmaz bir parçası oldu. Ancak, sürekli dijital bombardıman, her geçen gün daha çok gencin ekrandan uzaklaşmasına yol açtı.

Haberin Devamı

Burada aşırı ekran süresinin anksiyete, depresyon ve dikkat bozuklukları gibi çeşitli zihinsel sağlık sorunlarına yol açabileceğini gösteren raporlara girmek istemiyorum. Söylemek istediğim benim çevremde izlediğim gençlerin çoğu çevrimdışı etkinliklere katılarak hayatta denge bulma arzusundalar. İnanın bana, bazen ben onlardan daha çok telefonda boş boş gezinerek vakit harcıyorum. Mesela gençlerin çoğunda ‘akılsız telefon’ denilen eski model, açılır kapanır kapaklı telefonlara (ya da ikinci bir telefona) yönelik arzu var. Bu sadece o telefonların nostaljisinden değil, özel hayatlarının ticari birer meta haline dönüşmesinden en çok onlar rahatsız. E-kitapların ve sesli kitapların sağladığı kolaylığa rağmen, birçok genç, geleneksel basılı kitaplara geri dönüyor. Kokusu, dokunmanın keyfi ve dijital dikkat dağıtıcıların olmaması, daha derinlemesine bir okuma deneyimi sunuyor. Örneğin plakların, pikapların yeniden dirilmesi. Z Kuşağı gençler için plaklar, dijitalin taklit edemeyeceği daha zengin ses kalitesi ve müzikle bağlantı anlamı taşıyor. Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda olan film makaraları...

Anında fotoğraf paylaşımının yaşandığı bir çağda, fotoğraf kameralarıyla ya da polaroid çekim yapma popülerlik kazanıyor. Geçenlerde akıllı telefonunun lensine klasik bir film kamerası monte etmiş yönetmen adayı bir genç gördüm yolda. Çekim yapıyordu. Film geliştirme heyecanı ve analog fotoğrafların benzersiz estetiği her zaman çekicidir.

Haberin Devamı

‘NEWTRO’ AKIMI

El Sanatları, örgü, ahşap işçiliği vs. listeyi uzatabilirim. Adeta bit pazarına nur yağıyor. 90’lar kıyafetlerinden, kaset çalarlarına kadar her şey moda oluyor. Gençler yeni (new) ile eskinin (retro) birleştiği bu akıma ‘Newtro’ diyor. Vintage giysiler, modernleriyle kombinleniyor. 207 ülkeye yayılmış 800 bin üyeli, birbirine kartpostal yollayan ‘Postcrossing’ diye bir grup var mesela. Her ay 400 bin pullu kartpostal atıyor gençler hiç tanımadıkları ülkedeki birine...

Kurulduğundan beri 77 milyon kartpostal atılmış. Şaka mısınız! Dijital oyunların aksine, masa oyunları, bulmacalar yok satıyor. Neden çünkü, yüz yüze etkileşimi, stratejik düşünmeyi ve ekip çalışmasını teşvik ediyor da ondan. İlginç bir şekilde, sosyal medya platformları da bu analog hobilerin yaygınlaşmasında rol oynuyor. Influencerlar, deneyimlerini sık sık paylaşarak takipçilerini yeni bir şeyler denemeye teşvik ediyor. Özetle dijital iletişimin izole edici, rahatsız edici, takip edici ve size ticari gözle bakan tutumunun aksine; bir konsere gitmek, bir gösteriye katılmak, analog bir hayat gençler için paha biçilmez hale geliyor. Pandemide eve kapanan gençlerin nasıl akın akın konserlere, sergilere, gezilere gittiğini düşünün. Halbuki internetten izlemek daha ucuz, konforlu ve güvenliyken... Gençler, hayatta dengeyi buluyor siz merak etmeyin. Zihinsel sağlıklarını ve kişisel tatminlerini ön planda tutan, hayata gerçek anlamda dokunan bir yaşam tarzı geliştiriyorlar. Daha otantik, farkındalık dolu ve anlamlı ilişkiler arzuluyorlar. Dijital dünyanın keşmekeşinde gezinirken, yavaşlamanın ve yaşamın somut yönleriyle ilgilenmenin keyfini keşfediyorlar. Bence trend bu yönde...

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder