Avrupa’da Rusya’nın en büyük askeri zaferlerinden biri, son 500 yılın en soğuk kışıyla birlikte geldi. 18’inci yüzyılın hemen başında Çar Deli Petro, Moskova’ya doğru ilerleyen İsveç Kralı Charles’ı kılını bile kıpırdatmadan yendi. 1709’daki o büyük kışta kuşların bile uçarken donup yere düştüğü kaydedilmiş. İsveç Kralı, 40 bin kişilik ordusunun yarısını daha savaş başlamadan soğukta yitirip çekildi.
İsveçliler, Rusya sınırlarında kara kış felaketine maruz kalan ne ilk ne de son Avrupa ordusuydu. Ama en iyi bilinen kış yenilgisi, 1812’de Napolyon’un büyük ordusu Moskova’dan çekildiğinde meydana geldi. Rusya’nın Fransızları geri çekilme hattı boyunca yiyeceksiz ve barınaksız bırakan “kavrulmuş toprak” (yakıp yıkma) stratejisi, durumu daha da ölümcül hale getirdi.
Napolyon 400 bin askeri zayiat verdi. Darbeden korkup, ordusunu terk ederek Paris’e döndü.
CEPHEDEKİ RUH HALİ
Ya Hitler? Şubat 1943’te, Naziler’in Altıncı Ordusu’nun kalıntıları, II. Dünya Savaşı’nın psikolojik dönüm noktası olan Stalingrad’da nihayet teslim olduğunda, 90 binden fazla Alman mahkûm donmuş ayaklarla şehirden topallayarak çıktı. Eksi 40 derecelik soğuk, Alman zırhlılarını adeta bulunduğu yere çiviliyordu.
Yüzyıllar boyunca, bir dizi güçlü ordu yetersiz teçhizata, eksik ikmal hatlarına ve yetersiz hazırlıklara yenik düştüğü için, kara kış fenomeni genellikle Rusya’nın avantajına çalıştı. Ancak bu kez değil. Rus askerleri özellikle kış tüm hızıyla devam ederken her zamankinden daha donanımsız. Askerler kendi zırhlarını sağlamaları ve hatta annelerinden, eşlerinden bandaj yerine geçecek hijyenik havlu temin etmeleri konusunda uyarılıyor. Cepheden bildiğimiz kadarıyla Rus ordusunun yapısal sorunları da bu savaşta su üstüne çıktı.
Deneyimli astsubay eksikliği, silah, teçhizat ve araçların bakımını aksatıyor. Birçok asker yakıt, silah ve araçları sabote etmeye başvuruyor, kendine zarar verme ve firardan bahsetmiyorum bile. Rus birlikleri sıcak yiyecek yiyemezken, Ukraynalı askerler Kanada ve İskandinav ülkelerince sağlanan yalıtımlı kamuflaj kıyafetleri, sobalı çadırlar ve uyku tulumlarından yararlanıyor.
ZAMAN ALEYHİNE İŞLİYOR
Bunların dışında daha birçok şey, bu yıl Rusya’nın aleyhine işliyor. Saymak gerekirse;
1) Putin yaşlanıyor (71) ve belli ki hayati tehlike içeren sağlık sorunlarıyla boğuşuyor.
2) Sanayisi, Batı dünyasına ayak uyduramıyor. İran’ın katkısı yeterli değil. Geçen yıl 120 doları gören ham petrol fiyatı şu an 75 dolar seviyesinde. Bu Putin’in hiç istemediği bir şey. Çünkü ülke ekonomisinin yarısı petrole dayalı.
3) Savaş nedeniyle ülkeden muazzam bir beyin göçü yaşandı, yaşanıyor. Rakamlar en az 200 bin parlak beyinli gencin kaçtığını söylüyor. Bir başka kaynak, geçen yılın sadece ilk 5 ayında 70 bin teknoloji (IT) işçisinin, ki bu rakam ülkedeki IT iş gücünün yüzde 10’u, yurtdışına kaçtığını doğruluyor. Kalifiye eleman yok. Bu yüzden Rusya, global olarak diğer uluslarla teknolojik bir yarışa ayak uyduracak durumda da değil.
4) Rus ekonomisi maalesef yolsuzluğa dayanıyor ve bu da lojistiği çok daha zorlaştırıyor.
5) Rus ordusu, Ukraynalılardan daha az motive durumda, çünkü Ukraynalılar ülkelerini savunuyor.
Ancak gelinen noktada Rusya’nın yenilgisi gerçekleşse bile, bunun bölgesel ve küresel çapta bir dengesizliğe yol açacağını, yeni ayaklanma ve çatışmaların da olacağını görmek lazım. Dünya buna hazır mı bilemiyorum. Bu da başka bir yazı konusu...