Güney ÖztürkKritik kararları makineler alırsa

HABERİ PAYLAŞ

Kritik kararları makineler alırsa

Karşımda kalın bir camekan, arkasında vize memuru... Önünde ise kurbanlık koyun gibi dizilmiş, sıra bekleyen parmak izi alınmış kalabalıklar...

Çeşitli sorular soruyor memur, kimine bozuk Tükçesiyle, kimine yabancı dilde... Biz Türkler biraz mahcup, biraz sıkılgan biraz suçlu gibiyiz. Elimizde haftalarca uğraşıp topladığımız evraklar...

Bakmıyor bile memur o evraklara. O önündeki bilgisayara odaklı... Sorduğu sorulara gelen cevapları giriyor klavyesiyle... Sonra ‘enter’ tuşuna basıyor. ‘Maalesef vize veremiyoruz’ diyor, siz ‘Neden’ diye soramadan, yazıcıdan aldığı bir çıktıyı kurşun geçirmez camın altından uzatıyor, ‘Cevabı burada...’

Haberin Devamı

Ve düğmeye basıyor. Dijital ekranda başka bir numara yanıyor. Güvenlik görevlisi ‘sıradaki’ diyerek o bankomattan yaylanmanız gerektiğini bildiriyor. İşte bu kadar! Sizin vize alıp alamayacağınız bilgisayarın hesapladığı algoritmaya bağlı. Kimi yüzde 52 ile vize sınavını veriyor, kimi yüzde 49’la kalıyor. Ağlayanlar, bağıranlar, çoluk çocuğu yanına katıp gelip de dönenler... Aşağılanmış insan kümeleri... Mesela bankadan ev kredisi istiyorsunuz... Telefonun diğer tarafında düzgün konuşan nazik bir kadın sesi. Ama aslında öyle bir kadın yok. O duyduğunuz ses Yapay Zekâ’ya ait. Aynı Google Navigasyon’daki kadının sesi gibi...

Sizi dinliyor gibi gözükse de, evraklarınızı inceliyor, algoritmalara sokuyor ve aynı vize olayında olduğu gibi ‘Ret’ cevabını yapıştırıyor. Yapay Zekâ kredi başvurunuzu reddettiğinde bir insana itiraz edebilmeniz gerekir mi? Yapay zekâ hayatımızın her alanına girdikçe bu ve benzeri durumlarla karşılaşacağız. Şimdiden bankalar, mağazalar, online satış platformlarının müşteri temsilciliklerini aradığımızda karşımıza hep Yapay Zekâ çıkıyor. Bir sonraki aşamada nöbetçi hakimlikler, eczaneler, aile hekimleri, futbol hakemleri de camın arkasındaki hoparlörden konuşan Yapay Zekâ programlarına dönüşürse, ki öyle olacak, biz verilen hizmetten, çalınan düdükten ya da hakkımızdaki cezadan razı olmazsak ne yapacağız?

Tekrar, ev kredisi mevzusuna dönelim. Yapay zekanın borç vermedeki rolü, öncelikle büyük miktarda veriyi hızlı ve doğru bir şekilde analiz etme yeteneği nedeniyle son 10 yılda hızla gelişti. Geleneksel borç verme süreçleri zaman alıcı ve insan önyargısına neden olurken, yapay zekâ, kredibiliteyi değerlendirmek için daha verimli ve objektif bir yaklaşım sunuyor. Kredi kararları vermek için kredi geçmişi, gelir, borç-gelir oranı ve diğer ilgili finansal veriler gibi faktörleri dikkate alıyor. Tamam da insanların algoritmalarla eğitilemeyecek bir iş deneyimi ve empatisi var. İnsanın, insana başvurma hakkı olmalı...

Haberin Devamı

Tüketici, telefonda karşısında robot olduğu konusunda daha konuşma başlamadan uyarılmalı. Zira yapay zekâ öyle hızlı gelişiyor ki, Atatürk’ü bile sesiyle konuştururlar da anlamazsınız... Yapay zekâ karşıtı falan değilim. Ancak yapay zekâ ve eğitimi olgunlaşana kadar tüm yapay zekâ değerlendirmelerinin bir insan tarafından incelenmesinin yolu açık tutulsun istiyorum. İnsanın amir olduğu yetkili üst mercilere itirazlar kolaylaştırılmalı. Zamanla yapay zekâ değerlendirmelerinin tutarlılığı ve kalitesi, insan değerlendirmelerinin kalitesini aşacak ve artık insan incelemesine gerek kalmayacak.

Haberin Devamı

Orası kesin ama o gün bugün değil. Yapay zekâ ilerlemeye devam ettikçe, özellikle insan dokunuşunun yeri doldurulamaz olduğu mesleklerde, insan etkileşiminin, empatisinin ve anlayışının değerini tanımak ve korumak bizim için çok önemli olmalı. Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyada, yapay zekânın insan ruhunu değiştirmek yerine, güçlendirmek için bir araç olarak hizmet vermesini sağlayan bir denge mutlaka bulmalıyız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder