Güney ÖztürkMahkemeyi dinlememek

HABERİ PAYLAŞ

Mahkemeyi dinlememek

Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), 22 yıl önce, Ruanda ve Yugoslavya’daki soykırımlar sonrası, insan doğasının o en kötü dürtüsüyle mücadele için doğdu. İyiliği, adaleti ve kararlılığı temsil ediyordu. 120’den fazla ülke kuruluş anlaşmasını imzaladı. ICC, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan bireyleri yargılamak için kurulan küresel hukuki yapının önemli kurumudur. Ulusal mahkemelerin harekete geçemediği veya geçmek istemediği durumlarda adaletin sağlanmasını amaçlar.

Görevi en ağır suçların mağdurlarına adaleti sağlamaktır. Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, Libya lideri Muammer Kaddafi hakkında tutuklama kararları vermiş, ABD’nin Afganistan’da yaptığı savaş suçlarını soruşturmuştur. Ancak ICC’nin otoritesi, siyasi ve ulusal çıkarlarca zayıflatıldığında ciddi yara alabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın geçen hafta İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı ve Hamas’ın 3 lideri hakkında talep ettiği tutuklama kararı, daha şimdiden İsrail ile mahkemeyi destekleyen ülkeler arasında gerginliğe yol açtı.

Haberin Devamı

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, kararı “Son derece yararsız” olarak nitelendirirken; ABD Başkanı Joe Biden “Çirkin” tabirini kullandı ve İsrail liderlerine yönelik tutuklama talebini temelde reddettiğini söyledi. Şaşırmadık. Zaten Amerika, Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkeler Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (ICC) tanımıyor. Bu da mahkemenin etki alanını sınırlıyor. ICC kararları siyasi çıkarlarla çatıştığından bazılarının işine gelmiyor. İsrail Başbakanı Netanyahu hakkındaki suçlamalar, Filistin topraklarındaki askeri operasyonlar sırasında gerçekleştirilen eylemlerden kaynaklanmakta. Gazze operasyonunda sivillerin hedef alındığı, uluslararası insani hukuk ihlalleri yapıldığı herkesin gözü önünde yaşanan bir gerçek. İsrail saklama gereği bile duymuyor. ICC başsavcısının tutuklama talebi, bu eylemlerin savaş suçları oluşturduğunu gösteren kanıtlara dayanmakta. Ancak söz konusu Putin olunca iştahı kabaran, mangalda kül bırakmayan Batı dünyası, konu İsrail olduğunda yan çizme emareleri gösteriyor. ICC’yi siyasi yandaşlıkla suçluyorlar ya da kararın İsrail’in egemenliğini ve meşru savunma hakkını zayıflattığını savunuyorlar.

Haberin Devamı

KİM BU BAŞSAVCI?

Bir devlet başkanına karşı tutuklama emri çıkarmak, emsalsiz, siyasi ve hukuki açıdan karmaşık bir durum. Ancak ICC Başsavcısı Karim Khan, çapsız biri değil. Başsavcı, İskoçya Edinburgh’ta doğmuş. 30 yılı aşkın süre uluslararası ceza hukuku ve insan hakları avukatlığı yapmış. Ruanda, eski Yugoslavya, Kamboçya, Lübnan, Sierra Leone’deki insan hakları ihlallerinde savcı, sanık ve savunma avukatı olarak çalışmış. Daha sonra BM Genel Sekreter Yardımcılığı’na getirilmiş. 2018-2021 arasında da BM’nin Irak’taki DEAŞ suçlarını cezalandırmak için kurduğu araştırma ekibinin başkanı olmuş.

Başsavcının kararının zayıflatılması, ciddi sonuçlar doğurur. Devletler mahkeme kararını tanımadıklarında, uluslararası hukukun, ulusal çıkarlara tabi olduğu mesajını verir. Bu da birçok devleti uluslararası yükümlülüklerini görmezden gelme konusunda cesaretlendirir. Ayrıca mağdurlar, uluslararası hukukun, güçlü kişi ya da devletler karşısında etkisiz kaldığına inanırsa, cezasızlık hissiyatı artar; şiddet, intikam, istismar geri döner. Bence YANLIŞ yapıyorlar. Kanunlar herkese eşit uygulanır. Aksi halde mahkemenin önemi kalmaz. Burada yargılanan Uluslararası Ceza Mahkemesi değil, büyük güçlerin inandıklarını iddia ettikleri uluslararası hukuk ilkelerini koruma istekliliğidir.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder